Resmi veya gayrı resmi hiçbir MÜZAKERE yok ama, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart gözetiminde, Türk-Rum “Müzakerecilerin” periyodik görüşmeleri sürüyor. Son iki haftada iki görüşme yaptılar.
Rum basınına göre, görüşmelerde “İKİ TOPLUMLU KOMİTELERİN ÇALIŞMALARI VE GENEL SEKRETERİN TEMSİLCİ ATAMASI ÖNCESİNDE GENEL SİYASİ Ortam (her ne demekse)” ele alınmış.
Kanımca bu tablo sorunludur ve yeniden değerlendirilmelidir.
İşin ilginç yanı, olmayan müzakerelerin “MÜZAKERECİLERİNİN” BM gözetiminde yaptığı bu “müzakereler” konusunda kamuoyuna bilgi verilmiyor. Ve, biz bunları Güney’den öğreniyoruz.
Niye?
Şeffaf olmak gerekmez mi?
5 sorun var
Görüşmelerde, Talat-Hristofyas tarafından kurulan ve Akıncı döneminde sayıları 6’dan 12’ye çıkarılan “İKİ TOPLUMLU KOMİTELER”in çalışmaları ele alındı.
Görüşmelere BM Temsilcisi Colin Stewart gözetiminde “müzakereci” Ergün Olgun ile Rum “müzakereci” Menelaos Menelaou katıldı.
Burada, değerlendirilmesi gereken 5 sorun görüyorum:
“MÜZAKERECİ” SIFATI KULLANILMASI:
MÜZAKERE olmadığına göre ve “RUM TARAFI KKTC’Yİ TANIMADAN, EGEMEN EŞİTLİĞİMİZİ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZÜ KABUL ETMEDEN MÜZAKERELERİN BAŞLAMAYACAĞI” resmen ilan edildiğine göre, “MÜZAKERECİ” sıfatı kullanılması yanlıştır, vazgeçilmelidir. İlle de Rum yönetimi ile bir temas olacaksa, bu temasta “KKTC TEMSİLCİSİ” veya “KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI DANIŞMANI” sıfatı kullanılmalıdır.
“TOPLUM” TANIMI KULLANILMASI:
Bu “müzakereler”, “İKİ TOPLUMUN MÜZAKERECİLERİ” arasında yapılmaktadır.
Oysa biz KIBRIS TÜRK HALKIYIZ, KKTC DEVLETİYİZ ve İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ savunuyoruz. Dolayısı ile “İKİ TOPLUMUN MÜZAKERECİLERİ” değil, “İKİ DEVLETİN TEMSİLCİLERİ VEYA İKİ CUMHURBAŞKANININ TEMSİLCİLERİ” görüşmüş olmalıdır. Statülerin böyle açıklanmasında ısrar edilmelidir.
BM TEMSİLCİSİNİN GÖZETİMİ:
“İKİ TOPLUMUN MÜZAKERECİLERİNİN” yaptığı bu görüşmeler “BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi” Colin Stewart gözetiminde olmaktadır.
BM Güvenlik Konseyi’nin Genel Sekretere verdiği manda (yetki) “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon kurulması için taraflara yardımcı olması”dır. Bunun adına “GOOD OFFİCES- İYİ NİYET MİSYONU” denmiştir.
Bir başka deyişle “GOOD OFFİCES” misyonu ile hareket eden Stewart’ın görevi, “FEDERASYON HEDEFİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN TARAFLARA YARDIMCI OLMAKTIR. Stewart’ın bu amaca hizmet etmeyecek bir temas içinde olması mümkün değildir.
O nedenle , “İKİ TARAFIN MÜZAKERECİLERİNİN BM GÖZETİMİNDE” yaptığı her görüşme,objektif olarak FEDERASYON hedefine hizmet etmektedir. Dünyaya “İKİ TARAFIN MÜZAKERECİLERİ, FEDERASYON KURMAK İÇİN BM GÖZETİMİNDE GÖRÜŞMELERE DEVAM EDİYOR” mesajı vermektedir. Bu algı ise TANINMA faaliyetlerimize zarar vermektedir.
İKİ TOPLUMLU KOMİTELER:
“MÜZAKERECİLERİN, İKİ TOPLUMLU KOMİTELERİN FAALİYETLERİNİ GÖRÜŞTÜKLERİ “ belirtilmiştir.
Her şeyden önce biz “TOPLUM” değil, self-determinasyon hakkına sahip olan, devlet kuran ve kurduğu devletin tanınmasını isteyen EGEMEN BİR HALKIZ. O nedenle “HALK DEĞİL, (sözde) KIBRIS Cumhuriyeti’nin bir TOPLUMU” olduğumuz anlamına gelen “İKİ TOPLUMLU KOMİTELER”e de, ortak etkinliklere de gerek yoktur.
Bu KOMİTELER, federasyoncu Talat-Akıncı tarafından, “İKİ TOPLUMLU-İKİ BÖLGELİ FEDERASYONA HAZIRLIK YAPMAK” amacıyla kurulduğu içindir ki, “İKİ TOPLUMLU KOMİTELER” olarak adlandırılmıştır.
Amaçları, “iki toplumu, federasyon için yakınlaştırmak ve federasyona hizmet eden ortak etkinlikler düzenlemek”tir.
Devamla, Rumlar ve BM, adada “İKİ TOPLUMDAN OLUŞAN TEK HALK, TEK DEVLET OLDUĞU” safsatasını savunduğu içindir ki, adlarına “İKİ TOPLUMLU KOMİTE” denmiştir.
O nedenle İKİ TOPLUMLU KOMİTELER GEREKSİZDİR.
Rum tarafı ile ilişkiler “TANINMA VE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” talebimize uygun olarak “DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİ”temelinde olmalıdır.
KKTC TANINMADIĞI SÜRECE, Rum temsilciyle görüşme, SADECEİ NSANİ KONULAR İÇİN, GEREKTİKÇE ve KKTC’NİN EGEMEN DEVLET STATÜSÜNE ZARAR VERMEYECEK ŞEKİLDE/İÇERİKTE olmalıdır.
Yani “İKİ TOPLUMUN MÜZAKERECİLERİNİN BM TEMSİLCİSİ GÖZETİMİNDE PERİYODİK GÖRÜŞMELERİ” çerçevesindebir görüşme olmamalıdır.
Tanınmaya engel
BM ve Rum yönetimi,“İKİ TOPLUMUN MÜZAKERECİLERİNİN BM GÖZETİMİNDE” yaptığı bu türden görüşmeleri, dünyaya “federasyon müzakereleri sürüyor” şeklinde takdim ediyor. Çünkü, KKTC’nin tanınmasını, ancak görüşmeler devam ederse önleyebileceklerini biliyorlar.
Federasyoncuların kurduğu iki TOPLUMLU komitelerin ortak faaliyetlerini de bu amaçla kullanıyorlar.
Bilindiği gibi federasyon görüşmeleri sürerken yabancı devletlere “KKTC’Yİ TANIYIN” dediğimizde bize “AMA SİZ FEDERASYON KURMAK VE RUMLARLA TEK DEVLET ÇATISI ALTINDA BİRLEŞMEK İÇİN GÖRÜŞÜYORSUNUZ. SİZİ ŞİMDİ TANIRSAK GÖRÜŞMELERE DARBE VURMUŞ OLURUZ. FEDERASYON OLDUĞUNDA ORTADAN KALKACAK BİR DEVLETİ TANIYAMAYIZ” yanıtı vermekteydiler.
Liderimiz Denktaş, KKTC’nin tanınmayışının nedenini bu sözlerle ifade etmekteydi. Ve KKTC’yi ilan ettikten sonra, “ TOPLUM” statüsü ile federasyon görüşmeye devam etmemizi “tanınmayı engelleyen en büyük tarihi yanlışımız” olarak ortaya koymaktaydı. O’na kalsa, asla “iki toplumlu federasyon” görüşmezdi.
Hal böyle iken şimdi, “ TANINMA VE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” aşamasına geçmemize karşın, MİSYONU veyetkisi federasyonu gerçekleştirmekle sınırlı olanBM temsilcisi gözetiminde, olmayan müzakerelerin MÜZAKERECİLERİNİN PERİYODİKgörüşmeler yapması ve bu görüşmelerde, “ İKİ TOPLUMLU KOMİTELERİNİN” ortak faaliyetlerinin planlanması nasıl izah edilebilir?
Nitekim geçmişteki görüşmelerde, Türk-Rum kadınlarının, Türk – Rum sanatçılarının, Türk-Rum çocuklarının ve gençlerinin buluşturulup ortak etkinlik yapmaları için karar alınmış ve uygulanmıştır.
Daha da kötüsü, bu ortak etkinliklerin “iki TOPLUMUN yakınlaşmasına, ÇÖZÜM MÜZAKERELERİNE VE ÇÖZÜM SÜRECİNE katkı yapması “ amacıyla düzenlendiğinin açıklanmasıdır.
Hangi toplum, hangi çözüm, hangi çözüm süreci?
Hiç şüphesiz FEDERASYON ÇÖZÜMÜ!
Bu, “İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” hedefimizle nasıl bağdaşmaktadır?
Ne gerek var?
Federasyon süreci olmadığına, artık olmayacağına, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ ve TANINMAYI savunduğumuza göre, BM GÖZETİMİNDE, FEDERASYON AMAÇLI İKİ TOPLUMLU ortak etkinliklere gerek yoktur.
Yeniden vurguluyorum:
İnsanlık dışı ambargolar ve izolasyonlar acımasız şekilde sürerken, Rum silahlanması ve düşmanlık politikaları doruğa çıkmışken, Hristodulidis, ENOSİS afişleri önünde EOKA’yı ve EOKA’cıları kutsarken, tarih kitapları Türk düşmanlığından temizlenmemişken, “MÜZAKERECİLERİN PERİYODİK GÖRÜŞMESİ ve İKİ TOPLUMLU ORTAK ETKİNLİKLER GEREKSİZDİR.
Rum yönetiminin yaptığı bu düşmanlıkları hiç gündeme getirmeden “MÜZAKERECİLERİN BM GÖZETİMİNDE PERİYODİK GÖRÜŞMELERİ” ve İKİ TOPLUMLU KOMİTELER vasıtasıyla yapılan ortak etkinlikler, ambargoların, izolasyonların, düşmanlık politikalarının perdelenmesine ve federasyonculara yaramaktadır… KKTC’nin TANINMASI çabalarına ters düşmektedir.
Yorumlar kapalı.