Emile Roux difteri tedavisine muazzam katkıları olan ancak bazı nedenlerle gerekli değerin verilmediği büyük bilim adamlarından biridir. Pasteur enstitüsünün en önemli araştırmacılarındandır, immünolojinin (bağışıklık ve farklı organizmaların bağışıklık alt biliminin) kurucu babasıdır. Roux zor bir adamdı, Nobel’i hak eden bir bilim adamı olmasına rağmen Nobel ödülü verilmedi. Ancak Emile Roux bir o kadar vizyoner ve büyük bir bilim insanıydı. Fransızca vision (görüş) veya Latincedeki visio (görme), videre görmek fiili, zaman içinde ileri görüş kavramına dönüşmüştür. Emile Roux’un ünlü “Vizyonun başı bulutlardadır, ama ayağı yere basar. Vizyon bugünün hayalini, yarının gerçeği kılmak için ortaya konan beyinsel çabadır. Geleceğin gerçekliğini yakalama azmidir.” cümlesi vizyon kelimesiyle ilgili sayfalar dolusu makalenin en güzel özetidir.
Değerli okuyucularım, sürekli tekrarlıyoruz, bir daha yazalım, KKTC’de vizyoner, zihinsel bir devrim ve dönüşüm yaşanmadan, ekonomideki fasit daireyi kıramayacağız. Aslında hep gündelik olarak ta şikayet ettiğimiz, aynı konulardaki farklı problemlerde defasit daireleri bu zihinsel dönüşüm olmadan maalesef kıramayacağız. Zihinsel devrim şarttır. Bana göre bu zihinsel devrim konusu, önümüze şöyle gelecektir, ya büyük bir ekonomik ve finansal kriz sonrası dibe vurmamızla yaşanacaktır, ya da biz derhal bu zihinsel devrimi hayata geçirerek gelecek olan büyük finansal değişime karşı kendimizi planlı bir şekilde hazırlayacağız.
Özgür bey, KKTC’de dibe hiçbir zaman vurmadık, vurmayız diyorsunuz, ekonomimizdeki mevcut görünüm ve borçluluk düzeyi hiç öyle söylemiyor. Unutmayalım, bugünkü satın alma gücümüz, 2001 yılından kötü durumdadır. KKTC yüksek enflasyon rakamlarını daha öncede gördü, ancak Anavatan başta olmak üzere bu düzeyde muazzam borçluluk rakamlarını ilk kez görüyoruz. Pandemi sonrası tuzu kuru kitle, parasına para katarken, ekonomik sistemin bel kemiği olan memurun ve işçinin borçluluğu pik (zirve) yapmış durumdadır.
Artık vatandaş bankalara olan borcunun, kredisinin sadece faizini ödeyecek duruma düşmüştür. Borcun ana parası sistemde duruyor ve hızla yükselen faizler yakın bir zamanda sistemde ciddi kilitlenmeye neden olabilir. Niye böyle yazıyorum, çünkü ülkemiz realitesi değişken faizli kredi sistemi üzerine inşa edilmiştir. Bankalarımız, kendilerince haklı olarak sistemlerini korumak adına yükselen kredi maliyetlerini tüketicilere ve şirketlere yüklemektedir. Böyle bir borçluluk durumunda dünyada yaşanması muhtemel büyük bir ekonomik finansal kriz ülkemize çok ciddi bir dibe vuruş yaşatabilir.
Ekonomi hayatımızın odağındaki en önemli konudur. Vatandaşımızın temel konusu geçimdir. 2024-2025 yılında finansal tarafta yaşanması muhtemel kaos ve krizleri planlı, programlı ve çözüm odaklı bir kalkınma programı ile aşabiliriz. Hazırlanan bu kalkınma programı büyük bir fırsattır. Buda ancak vizyoner yöneticilerimizle ve her konuya vizyoner bir bakış açısıyla yapılacak planı bilfiil uygulayan bürokrasi ve siyasetle mümkündür. Gerisi lafü güzaftır.
Bakınız finansal mühendislik ürünleri ve sermaye piyasalarının KKTC’de hayata geçirilmesi konusunda her fırsatta görüş ve önerilerimi sıralıyorum. Örnekler verdik, vermeye devam edeceğiz. Bu konu o kadar önemlidir ki, belki de siyasetin bile önünü açacak, ekonomik kalkınmayı bir temele oturtacak ana durumdur. Finansal ve muhasebesel tarafta mevcut durumumuz 1980’lerin sonundaki Anavatana benziyor. Herşey el yordamıyla ilerliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti finansal ve muhasbesel taraftaki devrimini SERMAYE PİYASALARI ile gerçekleştirmiştir.
1989 yılında kurulan o zamanki adıyla İstanbul Menkul Kıymetler Borsası hem Türkiye’deki şirketlere çeki düzen vermiş. Bir dönem suistimallere açık olan Türkiye Sermaye Piyasaları bugün kullandığı teknoloji, sistemler ve alt yapısı ile dünya finans piyasalarında saygın ve etkin bir birim olmuş ve Türkiye Ekonomisinin lokomotifi durumuna dönüşmüştür. Önümüzde Anavatan gibi hataları ve doğrularıyla Sermaye Piyasalarına güzel bir örnek vardır.
KKTC olarak yapmamız gereken bu eşsiz tecrübeden azami düzeyde faydalanarak en ivedi şekilde yasal olarak halen faaliyette olan Kuzey Kıbrıs Menkul Kıymetler Borsamızın yasasını günümüze revize ederek düzenlemek ve KUZEY KIBRIS SERMAYE PİYASALARINI en yeni finansal ürünlerle birlikte hayata geçirmektir. Bu vizyoner bakış açısını siyaset ve bürokrasimizden bekliyoruz. Kalın Sağlıcakla.
Özgür Yeleğen
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.