Avrupa’nın an itibarıyla içinde bulunduğu ekonomik durumu bir Karadeniz fıkrasıyla anlatayım. Temel arkadaşlarıyla çukur açıyormuş, bir grup da çukurları arkalarından kapatıyormuş. Ne yaptıklarını soranlara, Temel şöyle cevap vermiş. Bizden başka bir grup daha vardı, onlarda açılan çukura fidan dikiyordu, bugün o grup gelemedi, bizde işler geri kalmasın diye çalışmaya devam ediyoruz. Teknik ve sabrınıza sığınarak birkaç kelamla devam edelim.
Enflasyon veya hayat pahalılığı her zaman doğru ölçülen bir data mıdır? Hemen cevabı vereyim, değildir. Enflasyon tipleri içinde gizli enflasyon kavramı belki de global tarafta yaşadığımız en önemli parasal olgudur. Gizli enflasyon yaygın olarak tanınan veya standart ekonomik bir terim değildir. Mal ve hizmet fiyatları yükseldiğinde ortaya çıkan gizli veya onaylanmamış enflasyona atıfta bulunmanın gündelik veya resmi olmayan bir yoludur, ifade biçimidir. Bu artış, resmi enflasyon ölçümlerine tam olarak yansımamaktadır. Belirli kalemler veya sektörlerde standart tüketici fiyat endekslerinde yeterince hesaba katılmayan fiyat artışları yaşandığında enflasyon gizli olabilir. Bu olgu özellikle KONUT, SAĞLIK, EĞİTİM veya ENERJİ gibi temel mal ve hizmetlerin pahalı hale gelmesiyle tüketicileri etkileyebilir ve birçok insanın satın alma gücünün ve yaşam standartlarının düşmesine yol açabilir. Enflasyonun tipik olarak bir mal ve hizmet sepetindeki ortalama fiyat değişikliklerini yakalamayı amaçlayan TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) ve ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) gibi çeşitli fiyat endeksleri kullanılarak ölçüldüğünü belirtmek önemlidir, ancak yeterli değildir. Bu endeksler bir ekonomideki her bireyin veya belirli grupların yaşadığı enflasyonu her zaman doğru bir şekilde temsil etmeyebilir. Bazıları bu resmi endekslerin sıradan insanların yaşadığı gerçek enflasyonu olduğundan az tahmin edebildiğinin ve bununda gizli enflasyon kavramına yol açtığını ileri sürmektedir ki bu doğru bir yaklaşımdır.
27 Avrupa Birliği ülkesinde de enflasyon doğru ölçülmüyor, yaşanan hayat pahalılığı resmi enflasyonun tam iki katıdır, bu nedenle üretimden, tüketime, harcamalara, yatırımlara ki en önemli kalem olan borçlanma rakamlarına ilişkin çok ciddi anlaşmazlıklar üye devletler arasında başladı. Bakınız, AB’de de %60’lık Borç/GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) eşiği ve %3’lük kamu açığı kuralları üye birçok devleti zor durumda bırakıyor. Bazılarımız hatırlar Yunanistan’da patlak veren ekonomik kriz ülkenin Avrupa Birliği’ne girmek için ekonomik datalarda nasıl oynadığını ve Avrupa Birliği tarafından verilen kaynakların rüşvet ve yolsuzluk eylemlerinde nasıl kullanıldığı sonucunu açığa çıkarmıştı. Hemen içerden özel bir örnek verelim, zeytin ağacı ekimi için Yunanistan’a verilen paraların Yunan politikacılar tarafından cukkalandığı ve bu ağaçların yerine plastikten maket ve resimden zeytin ağaçları konduğu, Alman istihbarat uydularının da bu durumu uzaydan tespit ederek “rezalet, bu ne rezalet” diye sorduğu günler geçirmiştik. Rum tarafında ise durum daha da vahimdi. Bakınız Yunan politikacılar zeytin ağacı paralarını cukkalarken, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Rus ve Sırp’ların kara parasını cukkalıyordu. İşte yeni dönem kahramanlarımız da İtalyan’lar olacak, İtalyan’lar yeni dönem mali kurallarını kitabına uydurmak için reformları önde deforme sonra reforme etme yanlışlığıyla an itibarıyla borçlanma krizi yaşıyorlar. Bakınız açıklamalara ve kimin söylediğine dikkat, Ekonomik strateji ve araştırma şirketi Tim Congdon Lombard şirketi direktörü Davide Oneglia olumsuz büyüme ve para politikasına dair olası anlaşmazlıkların EURO üzerinde ciddi baskı yarattığını ve Avrupa Devlet Tahvili piyasasında parçalanma riskinin arttığını, bütçe açıklarının artmasının ve bu durumun azaltılmasını öngören sıkı mali kuralların orta vadede büyümeyi daha da kötüleştirmesi ve EURO üzerinde baskı yaratmasının beklendiğini açıklıyor. Gelin görün ki bizde KKTC’de ise bilimsel temelden uzak ve sadece muhalefet yapmak için muhalefet yapan önemli bir kitle, hala daha EURO para birimi üzerinden stabilizasyon (belli bir düzenlilik içinde sürüp gitme) iddiasındalar.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ekonomik krizleri döneminde askıya alınan birçok mali sıkı kural Avrupa Birliği tarafından geri getirilecek, bunlarda başta İtalya olmak üzere özellikle Güney Avrupa ülkelerini zor durumda bırakacağa benziyor. Eski mali ve sıkı kurallar bu gevşek ülkelerin 10 yıllık tahvil faizlerini patlatmış durumda rakamlar %5 civarındadır. Mali kurallara ilişkin müzakerelerde bir orta yol bulunmazsa yakın zamanda EURO bölgesinin, bayat ekmek misali dağıldığını görebiliriz.
Dinime küfreden Müslüman olsa diye eski bir vecizi hatırlatarak, KKTC’de yapılan veya yapılmaya çalışılan büyük emeklerle hazırlanan ekonomik kalkınma planımıza laf edenlerin, daha girmek istedikleri para biriminden bir haber olmaları, beni bu ülkenin bir yurttaşı olarak muhalefet adına endişelendiriyor. Biraz akıl, biraz izan, biraz edep yahu. Kalın sağlıcakla.
Yorumlar kapalı.