Kapitalizmin babası The Theory of Moral Sentiments (Ahlaki Duygular Teorisi) kitabının ve daha birçok başucu kitapların yazarı büyük insan Adam Smith, tekelleşmenin her anlamda doğru olmadığını, rekabetin ve serbest piyasa ekonomisinin düzgün çalışması gerektiğine inanan, yakın zaman tarihinin en büyük filozofudur. Devletlerin en büyük servetleri toprakları veya yeraltı zenginlikleri değil yurttaşların emeğidir. Smith’e göre “Emek, ülkelerin zenginliğini arttıran temel etkendir.”
Emeğin en büyük düşmanı bana göre EFLASYONDUR. Bugün ayın ortasında biten maaşlarımız, aslında emeğimizin nasıl berhava edildiğini, alın terimizin fiyat enflasyonu ve artan hayat pahalılığı ile birlikte nasıl sıfırlandığının sonucudur. Türk Lirasını geçtiğimiz son üç yılda zibil eden ve Türk Lirasının alım gücünün muazzam ölçüde zayıflamasına neden olan 20 Mart 2021 tarihli TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) eski başkanı sayın Naci Ağbal’ın görevden alınması ile birlikte başlayan istikrarsızlık, tam 3 yıl sonra 21 Mart 2024 tarihinde TCMB’nin tüm spekülasyonlara rağmen piyasayı ters köşe yaparak 500 bps (baz puan) faiz arttırmasıyla birlikte bana göre sonlanmıştır. Bu yılın başından beridir endişeli şekilde bekleyişimde, bir nebze olsun yerini öngörülebilir bir duruma devretmiştir. Çoğu döviz borçlusu KKTC yurttaşı aslında alın terlerinin nasıl hiç edildiğini, özellikle son üç yılda tatbiki olarak yaşamıştır. Bundan sonra dövizde ceteris paribus (diğer tüm şartlar aynı kalmak kaydıyla) radikal bir artış beklemek an itibariyle boşunadır. Çok önemli bir durum ve olay yaşanmaz ise dövizdeki yükseliş kısmen kontrol altına alınmış gözükmektedir.
TCMB iradesini net şekilde beyan etmiştir ve yine bana göre Türk Lirasını ipten almıştır. Türk Lirasının çöküşüne pozisyon alan ve avcunu kaşıyanlar çok özür dileyerek avuçlarını yalamışlardır. Unutulmasın ki milli paradaki büyük devalüasyonla para kazandığını zanneden ahmaklar, hiper enflasyonla bu kazancın tamamının silindiğini ve aslında alım güçlerinin enflasyon karşısında nasıl zavallı hale geldiğini yaşayarak tatbik etmişlerdir. Bundan sonraki piyasa dinamikleri sadece TCMB’nin istikrar çabasıyla yetmez. Tam ve kapsamlı bir mali politika ile birlikte ancak sımsıkı bir para politikasının yanında Türk Lirası istikrara kavuşabilir ve hiper enflasyona doğru gitmekte olan anomali kontrol altına alınabilir.
Maalesef bunun faturası da ağır olacaktır. Kaçış yoktur. Büyümenin sert şekilde küçülmesi ve artmaya başlayacak olan işsizlik, son üç yılda Anavatan ekonomisinde yapılan deneme yanılmaların sonucu olarak karşımıza çıkacaktır. KKTC’yi tüm bu gelişmelerden ayrı düşünemeyiz, ANCAK bizim kendi iç ve dış dinamiklerimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada ekonomimizi anavatan Türkiye’ye kıyasla daha esnek ve krizlere karşı daha az kırılgan hale getirecektir. Nitekim bankalarımızda tutmuş olduğumuz döviz mevduatlarımız bir yastık etkisi göstererek kötü günlerde yedek akçemiz olarak kalmaya devam edecektir.
Bu atıl mevduatların en azından bir kısmının ekonomiye kazandırılmasını bu köşenin yazarı olarak defalarca dile getirdim. Bir ülkede sadece konvansiyonel bankacılık işlemleri ve lokomotif birkaç sektörle ekonominiz tam olmaz. Ekonomiyi bir sacın üç ayağına benzetirsek, Bankacılık ve Ticaretin yanında Sermaye Piyasaları olmazsa, ekonominin etkin ve verimli şekilde çalışması beklenemez. Tüm modern devletlerde Sermaye Piyasaları dizayn edilmiştir. Etkin piyasa ekonomisi için sermaye piyasası enstrümanları olmazsa olmazımızdır. İngiltere’nin finansal piyasalar düzenleyici kurumu (Financial Conduct Authority – FCA), Türkiye’de Semaye Piyasası Kurulu – SPK, Malta adası Finansal Servis Otoritesi – MFSA, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Menkul Kıymetler Komisyonu (Cyprus Securities and Exchange Commission -CySEC ve benzeri otoritelerin ülke ekonomilerine yapmaya devam ettikleri büyük katkılar ortadadır. Biran evvel KKTC’de Başbakanlığımıza bağlı SPK – SERMAYE PİYASASI KURULU, kurulmalı ve Sermaye Piyasaları dizayn edilerek hem hane halkının hem şirketlerimizin ve devletimizin finansal enstrümanlardan yararlanmasının önü açılmalıdır. Sermaye Piyasaları KKTC için yeni bir hikaye ve dinamizm demektir. Bu otoriteye bağlı birçok piyasa oluşacak, istihdam sağlanacak, know how kazandırılacak, finansal teknoloji gelişecek, yatırımcı networku artacak ve ekonomimiz üzerindeki atalet yerini dinamizme bırakacaktır. Kalın sağlıcakla.
Yorumlar kapalı.