![](https://kibrisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/12/reklam-1-1.gif)
![](https://kibrisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/09/Kolektif-banner-1-e1735040335220.png)
Kimlik bunalımı yaşayanlar istedikleri kadar umutsuzluk yaysınlar, KKTC’nin ortadan kaldırılması için AB ile işbirliği yapsınlar, başarılı olamayacaklar.
İstedikleri kadar karalama kampanyası sürdürsünler Rum’un tezlerini “ federal çözüm” diye savunsunlar hedeflerine ulaşamayacaklar.
Bizde marjinaller dışında Rumlarla federal çözüm olabileceğine inanan kalmadı artık.
Türkiye’de ise “Kıbrıs milli bir davadır” bilincini ön planda tutan bir Meclis ve Cumhurbaşkanlığı var.
Ne AB ne de ABD’den çekinen var.
Haklı talepler kabul edilene kadar Kıbrıs konusunda resmi görüşme olmayacak.
Kıbrıs konusu iki bağımsız devletin işbirliği esasına göre çözülecek.
Bu politikanın değişmesini umut edenler boşuna bekliyorlar.
KKTC sabırla ve ısrarla tanınma yolunda ilerleyecek.
Anavatan Türkiye Kıbrıs konusu kadar KKTC’nin ekonomik sorunlarının aşılmasında da kararlı…
KKTC’nin bir türlü aşılamayan sorunları Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görev süresini kapsayan önümüzdeki beş yıl içinde çözülecek.
KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Cuma günü Ankara’da Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’la uzun süren bir baş başa görüşme gerçekleştirdi.
Bana söylenenlere göre bu görüşme oldukça samimi ve yararlı geçti; Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da, Başbakan Üstel de toplantıda konuşulanlardan, varılan mutabakatlardan oldukça memnun kaldılar.
KKTC’nin sorunları konusunda önümüzdeki günlerde yerinde tespitler yapılmaya devam edilecek ve çözümleri için derhal harekete geçilecek.
Hedef açık…
İşte Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz’ın Sayın Üstel’le ortak basın toplantısında söyledikleri:
“KKTC’nin Türkiye Yüzyılında her alanda kapasitesinin güçlendirilmesi, kendi kendine yeten ve üreten, sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olması temel önceliklerimiz arasındadır.
Güvenilir bir kaynak bana bu görüşme ile ilgili olarak “ artık öyle uzun uzun işbirliği protokolleri içinde kaybolmak yok. KKTC’yi hakikaten ileri taşıyacak 7-8 proje var; Bunların tamamlanmasına odaklanılacak” dedi.
Doğru ve yararlı buldum…
Neden?
Çünkü uzun zamandır İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü’ne girecekler, girmeyecekler, yapılanlar yapılmayanlar görüşmeleri tartışmaları ile KKTC çok şey kaybetti.
Bana göre bu protokoller KKTC-Türkiye işbirliğini, kardeşliğini pekiştirecek, daha ileri taşıyacak yerde iki kardeş ülkenin ilişkilerinde gereksiz gerilimler, hatta uyuşmazlık ve çekişmeler yaşanmasına neden oldu…
Mali protokol tamam da bence KKTC-Türkiye arasında ekonomik protokole gerek yoktur.
KKTC hükümetinin zaten bir programı var..
O program çerçevesinde KKTC, Türkiye’den taleplerde bulunacak, oturulup konuşulacak ve yapılacak ikili anlaşmalarla projeler uygulamaya girecek.
Türkiye-KKTC ilişkileri, AB ya da IMF ile diğer ülkelerin ilişkilerine benzetilemez.
KKTC, Türkiye’nin kardeşidir.
İki ülke arasında maddi veya manevi çıkar söz konusu olmaz.
Karşılıklı çıkardan da söz edilemez.
Türkiye, kardeşi KKTC’yi her durumda desteklemeli, Mersin’den, İstanbul’dan Trabzon’dan İzmir’den ayrı muameleye tabi tutmamalıdır.
Ve tabii ki biz de üzerimize düşenleri kardeşçe yapmalı, Türkiye’mize dört elle sarılmalı ve Türkiye düşmanlarının bizim üzerimizden, bizim içimizdekileri kullanarak Türkiye’mize zarar vermeye çalışmalarına dur demeli, bu yöne gidenlere prim vermemeliyiz.
Bürokratik süreçlerle, gereken çalışmaları yapmamakla, bağnazlıkla, fesatçılara inanarak, hantallıkla, başlayan ve başlatılması düşünülen projeleri engellememeliyiz.
Bakınız Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ne diyor:
“Yeni Ercan Havalimanı başta olmak üzere işbirliği projelerinin öngördüğümüz takvimler çerçevesinde tamamlanarak Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin hizmetine sunulması hususunda kararlılığımızı teyit ettik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ne bürokratik süreçlerle ne de teknik sebeplerle kaybedecek bir tek dakikası bile yoktur.”
“Sayın Yılmaz bürokratik süreçlerle, teknik sebeplerle kaybedecek bir dakikamız bile yoktur” derken kime veya kimlere mesaj veriyor?
Bana göre Sayın Yılmaz, Meclise, Hükümete, Bakanlara, Müsteşarlara, Müdürlere , yargıya , Kıbrıs Türkü’nün tüm ilgili çevrelerine bu mesajı veriyor.
Mazaret üretmek yerine çözüm üretmeli hükümet ve parlamento.
Mevki, makam daha yukarı çıkmayı düşünmek yerine halka daha fazla nasıl hizmet edebileceğini düşünmelidir bürokrasi.
Başta da ifade ettiğim üzere çok iyi biliyorum ki Türkiye önümüzdeki 5 yıl içinde KKTC’nin elektrik, su, yol, hastane, okul, liman, e-devlete geçiş diye bir probleminin kalmaması için her türlü desteği verecektir.
Bu konjonktürü iyi değerlendirmeliyiz.
Yorumlar kapalı.