KKTC’de en önemli eksiklerden biri devlet otoritesidir.
Bunun en büyük sebebi ise bozulmaya yüz tutan toplum yapımız ile ona yön vermesi gerekirken bir türlü veremeyen siyaset kurumumuzdur.
Sivil toplum kuruluşlarımızın da bozulmada hiç küçümsenemeyecek rolü vardır bence.
Daha önce de yazdım; Sezen Aksu’nun şarkısında ifade ettiği üzere, “masum değiliz hiçbirimiz”…
Ama şikayet ederiz hepimiz.
Neden ve nereden başlayarak bozuldu toplum yapımız.
Bence eğitimde yaşananlardan başladı bizim sıkıntılarımız.
Orada yaşandı devlet öğretmenlerinin “özel ders verme” olayı…
Bu olayı küçümsemeyiniz lütfen.
Fedakar, milli dava savunucusu, halkçı, köyün, kentin sözüne güvenilir, değer verilen öğretmeninden, öğrencisini para olarak gören öğretmene geçilmesi asla küçümsenecek bir olay olmaz.
Azınlıkta olan bir öğretmen grubu bunu yapsa da etkisi bence büyük olmuştur.
20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı ile özgürlüğe, güvenliğe kavuştuk, Devlet kurduğumuz topraklarımız oldu ama dağıtımdaki adaletsizlik, başarısızlık adalet terazimiz ile algımızın bozulmasına neden oldu.
Zaman içerisinde her alanda geliştik ama toplumsal dayanışma, milli birlik alanında geride kaldık bu hataların etkisi ile.
Bireyselliği ön plana çıkararak, kendi çıkarlarını toplumun, milletin, kedisine korunma, barınma, sağlık, eğitim ihtiyaçlarını karşılayan devletin önünde gören bir toplum olduk maalesef.
Egolar tavan yapmış durumda.
Herkes her alanda kendi zevklerinin, istemlerinin, beklentilerinin tatmin edilmesini bekliyor, bunlar olmadı mı veryansın ediyor.
Tabii ki bunda ortaya çıkan sanal dünyanın, sosyal medyanın da büyük etkisi var.
Siyasal sistemimiz buna zemin yaratıyor.
Sürekli değişen Başbakanlar, Bakanlar ve bürokratlar, siyasal istikrarsızlık olarak toplum yaşantısına yansıyor.
Bu durum icraatlarda sıkıntılara, icraatlardaki sıkıntılar da kişi memnuniyetsizliğine neden olduğu için de memnuniyetsizler, Devlet’e tepki içinde olanlar ordusu büyüyor.
Hükümetlerimizin doğruları bildikleri halde popülizm uğruna yanlışları yapmaları, doğruyu yapanları değil, yanlışı yapıp da kendilerini tehdit edenleri gözetmesi, koruması da sistemin getirdiği önemli olumsuzluktur.
KKTC’de anarşiye doğru bir gidiş var maalesef ve tedbir alma zamanı da geçmektedir.
Eğer bir süre daha gereken tedbirler alınmazsa sıkıntılar azalmayacak, artacaktır.
Son günlerin moda konusu laiklik bizim ülkemizde hiç sorun olmadı, olması da mümkün değildir.
Kıbrıs Türk halkı inanışı, yaşantısı ile laiktir, Atatürkçüdür.
Yani din ve devlet işlerinin birbirine karışır olmasını asla onaylamaz.
Peki, ama böyle bir tehlike yokken birileri neden ve nasıl ortaya çıkıp da okul kitaplarındaki üç beş resmi bahane ederek sorun yaratmaya yönelebiliyor.
Boşluk var da ondan yönelebiliyor.
Ne boşluğu olduğunu başta yazdım; devlet otoritesi boşluğu var.
Peki, devlet otoritesi nasıl oluşur?
Anayasa ve yasalarla oluşur.
Eğer anayasanız ve yasalarınız artık devlet otoritesinin sağlanmasına yetmiyorsa onlar günün ihtiyaçları göz önünde tutularak değiştirilir.
Kimse kendi mutluluğu için toplumsal huzur, toplumsal mutluluğu ortadan kaldıracak tutum içine giremez.
Kimse kendi düşüncelerini devletin anayasasına, yasalarına rağmen hükümete, topluma empoze edemez.
Kimse özgürlükleri kendi keyfine göre yorumlayamaz..
Kimse bu özgürlükleri devleti yıkmak, millete zarar vermek için kullanamaz.
Silahlı eylem, ya da başkaldırı olmazsa sorun yok, herkes düşüncesini açıklasın demek saflıktır.
Dünya değişmiştir.
Bugün internet üzerinden, sosyal medya yolu ile savaşlar yapılmaktadır.
O yüzdendir ki devletler siber savaşlara hazırlanmakta, iletişim başkanlıkları, iletişim birimleri kurarak sosyal medyanın devlete millete vereceği zararları önlemeye çalışmaktadır.
Peki, KKTC Devleti, hükümeti ne yapıyor? Anavatan Türkiye tarafından kendisine bu yönde yapılan önerileri görmezden geliyor, değerlendirmiyor.
Büyük hata…
Yorumlar kapalı.