Nihal Salman

‘Aşkın ömrü 3 yıl’ deniyor…






   (Geçtiğimiz haftadan devam)

   18 ya da 24 aydır aşkın ömrü… Aşk insanın en güzel duygularından biridir. Aslında aşkın sebebi ilkel beynimize dayanıyor, yani limbik sisteme. Bu sistem beynimizin altındaki bir sistem. O bizim zevklerimizi belirliyor, temel güdüler burada yer alıyor; yeme, içme, saldırganlık ve cinsellik. Bunlar hayvansal beynin istediği şeyler. Ama insanın bir özelliği daha var; insanın korteksi yani kabuğu var. Korteks nasıl gelişiyor peki? Eğitimle. O hayvansal beyin yani limbik sistemle korteks arasında bağlantılar oluşmaya başlıyor. Böylece insan sadece cinsellikten zevk almıyor; aynı zamanda kültürden, sanattan, bilimden, felsefeden de zevk alıyor. Yani bu noktada, zevk alma devrelerimiz hayvandan farklı. Onlarda da yeme, içme, cinsellik var ama bizde ona ek olarak korteks var.
   Mesela biz bilimle uğraşıyoruz ve bu uğraşımıza ödül verildiği zaman çok seviniyoruz. İnsanların bizi onamasını, bize değer vermesini, sözümüzü dinlemesini, bizi saymasını istiyoruz. Yani bizim olayımız korteks. Korteksimiz eğitimle büyüyor ve böylece zevk almamız da artıyor. Çünkü korteksle o zevk alan beyin arasında bağlantı artıyor. O yüzden eğitim, dil öğrenme, felsefeyle uğraşma senin o haz alan limbik sistemle olan bağlantını artırıyor ve daha çok zevk alıyorsun. Ama eğitimsiz adam üç şeyden zevk alıyor sadece; birilerini dövmek, yemek yemek ve cinsellik. Yani kısaca eğitim arttıkça korteks gelişiyor ve aşk da artıyor. Korteks geliştikçe sadece cinsellik değil, onu düşünmek, hayal etmek, onunla yemek yemek, vakit geçirmek de çok zevk veriyor. Çünkü o bağlantın o kadar gelişmiş ki onu düşünmek bile zevk alan beyni uyarmaya yetiyor.

 

Kara sevdanın tıbbi açıklaması nedir?

   Bazen o düşünmek işi o kadar çok gelişiyor ki, düşün-zevk al mekanizması sürekli olarak çalışıyor. O zaman da kafaya takıyorsun. İşte bunun adı da ‘KARA SEVDA’dır, tıp literatüründeki adı da obsesyondur. Aşk obsesyona böyle dönüşüyor. Bu da bir bağımlılıktır ve sonra hastalığa dönüşür. Eğer kişi işine gitmiyor, arkadaşlarıyla bile görüşmüyor sürekli cep telefonunu kontrol ediyor, ne zaman arayacağını bekliyorsa, yani onu düşünmek sosyal hayatını bozuyorsa o zaman hastalık oluşmuş demektir ve bundan kurtulmak gerekir.
  

Bizi güldüren insanlara aşık oluyoruz

   Yeni gördüğümüz birinden korkarız doğal olarak, onu tanımayız çünkü. Bize zarar verir mi vermez mi bilmeyiz. Ama konuştukça, karşımızdaki bize açıldıkça ona güvenmeye başlarız. Bu yüzden çok konuşan, bize kendisinden bahseden insanlara güveniriz. Bir de bizi güldürürse daha çok güven duygusu oluşur. Bunlar bize o kişinin tehlikesiz olduğu sinyalini verir. Onu çok görür ve severiz.
   Statü de bizi etkiler. Çünkü statü demek eğitimli demek, bir noktada da kibar demektir. Korteksimiz bundan hoşlanır. O yüzden kibar, felsefe bilen, iki kelime konuşabildiğin kişilerden daha çok hoşlanırsın. Bunların hepsi de eğitimle ilgili… Eğitim almamışsa ne konuşacaksın, neyinden hoşlanacaksın? İnsanın kültürist bir yaklaşımı vardır ve onu kendine göre seçer. Yani ‘tencere kapağını buldu’ derler ya işte o doğrudur. Kim ne eğitim almışsa karşındakinden de onu arar. Adam Alman Filolojisi okumuştur, o konuyu bilenle sohbet etmekten hoşlanır. Ama sen git ona kimyadan bahset, o kadar çekici gelmez. Onun için biz aslında benzerimizi seviyoruz. Herkes kendini arıyor aşkta.

 

Aşkın formülü var mı?

   Aşkın oluşması için onunla konuştukça, güven de oluşuyor ve oksitosin hormonunu artırıyor. Bu hormon da senin korkularını bitiriyor. Korku bitince dostluk başlıyor. Yani esasında aşktan önce arkadaşlık başlıyor. Bu bağ arttıkça da oksitosin onu aşka dönüştürüyor. Yani aşkın formülü şu; güven, oksitosin ve bir tutam da obsesyon. Oksitosin çok güzel duygular yaşatırken, kişiyi rahatlatırken bir yandan da stres hormonları da artıyor. Çünkü insanda kaybetme korkusu başlıyor; ‘ya giderse’ demeye başlıyorsun. Yani güven ve güvensizlik aynı anda yaşanıyor. Aşkın içinde hem stres var hem stres yatıştırıcı. Kendi içinde böyle dönüyor. Aynı yinyang gibi… İşte o tutkulu aşk aslında stresli bir şeydir ve 24 ay sürer. Zaten sürekli olsa yapamazsın, kaldıramazsın. Sonra cinsellikle de oksitosin pik yapıyor ve daha çok bağlanıyorsun.
(Kaynak kullanılmıştır)

‘Aşkın ömrü 3 yıl’ deniyor…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.