Nazım Beratlı

Devlet kavim ve ulus







Sözün sahibi şimdi aklımda değil, ama der ki: “Gens’ten yukarı bütün sosyal örgütlenmeler, politiktir!”
Aile, Gens, Tribu (Kabile-Aşiret), Etnos (Kavim), Nationality (Ulus)…
İlk ikisinde, kan bağı söz konusudur. Ötekilerin bütünü, güç ve dayanışma duygusu ile bir araya gelmiş değişik “gens”lerden oluşur. Doğan Avcıoğlu, Türkler’in Tarihi’nde, Asya bozkırında “Türk”adının, değişik zamanlarda, değişik topluluklara verildiğini anlatır. Yoksa, Orhun Anıtlarında, bir yerde “Tuttum Türk budunu esir ettim…” başka bir yerde de “Dokuz Oğuz’u okladım”diye yazılı olmasını kimse izah edemezdi. Çünkü, Göktürkler’in kurucu unsuru olan Oğuzlar’a verilen isimdir de aynı zamanda Türk! Hem kurucusu, hem de onu esir almaktan, oklanmasından falan bahsediliyor! Onun için değil Ulus, etnos (kavim) bile bir kan bağı değil; politik bir birlikte duruş tercihidir. Gönüllüdür ve iradidir… Bir anlamda…
Örneğin Ruslar, bugün bulundukları yere, oldukça geç bir tarihte gelmiş, Finlandiya’lı bir kabileler topluluğudur! Hatta eski Vikingler’in bir kolu oldukları ve Rus kelimesinin, Viking dilinde “kürekçi” anlamında olduğu da söyleniyor! Ruslar’ın bir güç olarak tarih sahnesine çıkışı, hadi hadi, 16.yy’dır… Bir ara bir Rus arkadaşım vardı… İddia ederdi ki Lenin Sibiryalı olmakla, aslında Hristiyanlaşmış bir Türk’tür…  Geçenlerde okudum ki Zeki Velidi Togan, kendisine sormuş: “Yoldaş siz Türk müsünüz?”Lenin “Hayır”dememiş! “Ben bütün hayatımı sınıf mücadelesine harcadım. Siz de gelmiş bana etnik kökenimi mi soruyorsunuz?”diye sitem etmiş! Lenin de reddetmemişmiş zaten… Bir yerde de annesinin dedesinin, Hristiyan olmuş bir Kalmuk olduğunu okumuştum. Puşkin, Turganyev v.s. gibi yığınla böyle sonradan Hristiyanlaşmış ünlü Rus vardır. İlber Ortaylı, anlatır… Hemşehrileridir, bilir…
Britanya Adası’na bugünkü halkının atalarının Fatih William döneminde göçmüş, Germenik (Alman) kabileler (Saxonlar)’e eklenen, günümüz Danimarkası’ndan gelen Angıllar, Dan’lar ve Jutlar’ın; yerli Kelt kabilelerini (Galliler ve İskoçlar) dağlık yörelere sürmesi ile yerleştikleri, biliniyor. Bunlara, günümüz Fransa’sından gelen Normanlar ve Franklar da katılıyorlar! Roma İmparatorluğu dağıldıktan sonra oluyor bütün bunlar. Kal-ü belâ zamanı değil! Zaman içinde Shekspeare ve Chauser marifetiyle Angıl dili egemen olunca, ülkeye de Angılland denmeye başlanıyor! England! Halkına da English! Manş denizinin güneyinde kalan Norman Fransız oluyor; kuzeyine göçmüş amcaoğlu da İngiliz! İngiltere’ye göçmüş bulunan ama Fransa’da da miras yolu ile malı mülkü bulunan Norman soylularının çıkarlarına dayalı, İngiliz Kralları’nın, Fransa Kralı da olması lâzım geldiği iddiasına bağlı olarak, savaşlar oluyor; iki ülke arasında… Meseleye bir de kılıf olmak üzere, mezhep kavgasını sıkıştırıp, adına da Yüzyıl Savaşları dediler… İngiliz okul kitaplarında anlatılıyor bunlar…  Tarih açısından, dün kadar yakın bir geçmişte yaşandı…
Bugün bildiğimiz ulusları bırakın, bütün etnoslar için de aynı hikâyeyi anlatmak, mümkündür… aslında politik bir irade birliğidir. Ama nerde? Batı’da…
Kerim’in adı doğru okunsun diye “Karim”diye yazarsınız, milli takımınızda da oynatır, “Fransız futbolcu”da dersiniz ama adam Arap çıkar ondan sonra… Enver el Gazi, de Anvar el Ghazi demekle, Hollandalı olmuyormuş, baksanıza… Faslı bir Arapmış, meğer! Sadece Hollanda pasaportu da var… Bir başka Kerim, Kerim Abdül Cebbar ise, kendi egemenlerini protesto ediyor diye adını değiştirir ama Arap değil, bal gibi Amerikalı’dır… Özeniyor, o başka…
Ne dediydik yukarıda? Batı’da…
Çünkü “bir ulus olmanın koşulu, bir ulus devletin vatandaşı olmaktır” tespiti, ona aittir ve batı Avrupa için geçerlidir.
Yakın dostu F.Engels’e yazdığı bir mektupta, “Batı Avrupa’da kapitalizmin başlangıcına ilişkin tarihsel eskizimi… tüm ulusların alnına yazılmış genel gelişme yolunun tarifsel-felsefi teorisine dönüştürmekte ısrar ediyorlar”( K. Marx-F.Engels  1996:106) diyerek, bu toptancılığı daha 1890’da eleştirmişti.  Engels daha çok erken bir zamanda “Avrupa Frank devleti için yaptığımız bir tahlili, cihan şümul hale getirdiler”diye yakınmaktadır. ( Engels F. –Marx K. (1998) Seçme Yazışmalar. Sol Yayınları. Ankara)
Massimo D’Azzeglio ne demişti? “İtalya’yı kurduk. Şimdi sıra İtalyan ulusunu kurmakta…” Batı’da belki (!) ki orda bile olmuyor ama doğuda bunun koşulları var ki son derecede maddidirler…
Ortak bir dil ile anlaşan, ortak bir dine inanan, ortak bir kültürü olan, ortak bir tarihten dolayı ortak bir hafızası bulunan, ortak bir toprak üzerinde, ortak bir pazarda yaşayıp da bütün bunlardan dolayı ortak bir gelecek tahayyülü oluşturan ve bir arada yaşamaya devam etmek isteyen insanlar topluluğuna Ulus (Nation) deniyor…… Bu bir tarihsel,  sosyal kategoridir…
Şimdi bu anlamda, bir Kıbrıs Ulusu, tarih boyunca hiç oluştu mu be “boys”?
Beni bırakın iki Kıbrıslı Helen cevap versin:
“Kıbrıslı diye bir ulus yoktur. Kıbrıslılar Yunan devletinin geri kalanı ile birleşmeyi bekleyen Elenlerdir… Kıbrıs’ta Elen’den başka bir uygarlık yoktur. Kıbrıs’ın ulusal anlamda yeniden doğuşunun, Yunanistan’la birlik anlamına geldiğine kuşku yoktur.”
Plutis Servas… AKEL Genel Sekreteri… Limasol seçim konuşmasından. Kaynak? Anexartitos Gazetesi…18 Mart 1943.
“Biz soylu Helenler’iz. Eşşeklerden başka Kıbrıslı yoktur.” Başpiskopos 2. Makarios, İngiliz Vali Sir Ronald Storrs’a söylendi…
Papaz haklı çıktı… Eşekler ayrı tabii…

Devlet kavim ve ulus
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.