Mustafa Haşim Altan

Kıbrıs’ta KKTC Devleti Siyasî İstikrarın Anahtarı Akdeniz’de Barışın Sembolüdür TC-KKTC Dayanışması ve İşbirliği Ebedidir, Engellenemez-2







Uluslararası üst düzey kurumlar iflas noktasında; Dünyamız barışa muhtaç durumda
 

   İnsan faktörünün, dünyadaki rahatlığına, Adalet kavramı tahtında ortak hareket ve işbirliği normlarıyla ulaşabileceğinde herkes ittifak etmelidir. Bencil siyasetlerle; entrikal formül, plan ve tutarsız söylem ve algı operasyonlarıyla dünya barışının tesisi mümkün değildir. BM Örgütü ve Güvenlik Konseyi, dünya devletlerinin sorumluklarını belirli kurallar çerçevesinde sınırlamak suretiyle oluşturduğu çerçevede hareket kabiliyetlerini dengelemekle yükümlü olduğu aşikârdır. Esefle belirtmeliyiz ki bugün gerek BM’nin ve gerekse Güvenlik Konseyi’nin, kurumsal ve fonksiyonel olarak tam anlamıyla randımanlı sonuçlar alamadıklarını ve dünya devletlerinin dengeli yaşam ve siyaset normları içerisinde hareket etmelerini kontrol edemediklerini görmekteyiz.
   Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yüzyılımıza damgasını vuran BM Genel Kuruluna olan hitabında, Dünya Beşten Büyüktür! İkazının ve ihtarının son derecede yerinde bir uyarı ve hatırlatma olduğunu herkes özenle dikkate almalı ve anlamaya çalışmalıdır. BM teşkilatının ve Güvenlik Konseyinin yeniden revize edilmesi; kurumlarının teker teker gözden geçirilerek daha etkin ve çalışır hale getirilmesi zamanının çoktan geçtiği gerçeğini; dünyamızdaki ülke liderlerinin, TC Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı örnek alarak, doğru ve hassas yaklaşımlarla bu hususlara çözüm üretmeleri gerekir. Sorunlarla boğuşan, adaletsizliklerden bunalan; yoksulluk girdabından kurtulamayan dünya insanlığının bu gidişle çok daha vahim geleceklerle karşılaşacağı aşikârdır. Barış ve huzurlu gelecek, herkesin hakkı ve ortak beklentisidir.
   Türk milleti, devletiyle, dünya barışının yegâne savunucusu, adaletin timsali, uygarlığın mümessilidir
   Atalarımızın ısrarla işaret ettiği üzere, her zaman için, Zararın neresinden dönülürse kardır! Anlayışı çerçevesinde, dünyamızın, barışa ve adalete saygı ittifakı üzerinden oluşturabileceği kurumların yönetimine ve hizmetlerine emanet edilmesi kaçınılmazdır. Günümüzde gıda sıkıntısı çeken fakir ülkeler, emperyal devletlerin sorumsuzca fişeklediği (kışkırttığı); istismar ettiği Rusya-Ukrayna Savaşı ile gerisinde tahıl koridorunun ve hayatî önemi olan tahıl ürünlerinin transferlerinin akamete uğratılmasından bazılarının, siyasî getirim elde etmek; ya da bu hassas durumu koz olarak kullanarak intikam almak gibi eğilimler içerisinde olması, fevkalade yadırganacak bir durumdur. Türkiye, Tahıl meselesinin çözümünde BM’den de ileri seviyede çaba göstermiş; Ukrayna-Rusya Savaşına rağmen bu soruna çözüm bulmada başarı elde etmiştir. Dünya bundan ibret alması lazımdır.
   Görüleceği üzere Türkiye, tarihte olduğu gibi, bugün de insanî konularda, her zaman için örnek bir ülke olmakta; millî kültürüyle, adet ve ananeleriyle; insancıl yaklaşımlarıyla, dünyada sorunlar karşısında, her zaman barışı koruyan ve idame ettirmeye çalışan, fedakârlıktan kaçınmayan bir ülke durumunda kendisini kanıtlamıştır. Bu noktadan bakıldığı zaman, Uluslararası üst düzeyde sorumlu olan(BM ve BMGK gibi) kurumlar, ne yazık ki yüzyılımızda iflas etmiş kurumlar olarak, olayları arkadan takip edebilen, ancak sonuç odaklı olmayan kurumlar olarak karşımızda bocalamakta olduklarına hep birlikte şahit olmaktayız.
  

Devenin yalnızca boynu değil,

her tarafı eğridir, derler ya!
 

   Dünyamıza kısa da olsa bir göz gezdirecek olursak, ilk anda karşı karşıya geleceğimiz sayısız, akla hayale gelmedik anormallikler; tehlike saçan oluşumlardır. Bunlar arasında ilk akla gelebilenler: Savaşlar, askerî darbeler; Siyasi kundaklamalar; kışkırtmalar, kaçakçılık, hırsızlık, uyuşturucu tacirliği; ekonomik ve sosyal dengesizlikler; siyaset canbazlıkları; köşe kapmacılık, hegemonyacılık, gayırmacılık, itimatsızlıklar; terör eylemleri; paralı askerlerle vekâlet savaşları; dayanışma yoksunlukları ve daha neler neler! Bunların ötesinde, Enerji kaynakları üzerinde anlaşmazlıklar; paylaşım kavgaları; üstünlük, aşağılık veya ruhsal komplekslerle aşağılamalar; tabii afetlere maruz kalanların dertleriyle ilgilenilmeyip baş başa bırakılması; duyarsızlıklar; yangın felaketlerine yol açmalar; andemik (sâri) hastalıklara karşı yeterince önlem alınmaması; Afrika kıtasındaki ülkeler gibi, uygarlıklardan yoksun bırakılıp terk edilmesi, diğer taraftan ise bunların doğal zenginliklerinin günü birlik sömürülmesi; toplumsal olarak aralarında sınıfsal uçurumların yaratılması; parçalayarak, bölerek yönetilmesi vs. bunlar gibi daha nice yaşanmakta olan acı ve tehlikeli gerçeklerin önüne geçilemediğini; finansal kaynakların dahi bir ülkenin diğer bir ülke ekonomisini batırmak, iflas ettirmek adına paranın silah olarak kullanıldığı; Döviz kurları ile enflasyonun ayyuka çıkarıldığı; herkesin geçim sıkıntısından şikâyet ettiği geniş bir dünya platformunun karşımızda durması, dünyamızın ve geleceğimizin pek de hayrına olmadığı muhakkaktır. Hani, Çöllerin simgesel hayvanı olan DEVE’YE sormuşlar: “Senin boynun neden eğridir?” sorusuna da ve: “Benim nerem doğrudur ki!” diyerek, durumunu, anlamayana ve göremeyene güzelce ve kısaca anlatması gibi.
  

Adalet mülkün esası ve temelidir
 

   Bu konuya, İnsanlığın ilk belgeleri olan Mukaddes kitapların, dil, din, ırk farkına ve etnik kökenine bakılmaksızın, tüm dünya insanlığına olan ikazlarına ve ihtarlarına bakarak açıklık getirmeye çalışalım: Kur’an-ı Kerimde: “Ve’l-Asri İnne’l-İnsane Lefi Hüsrin İllellezine Amenu Ve Amilu’s-Salihati Ve Tevasav Bil Hakki Ve Tevasav Bi’s-Sabri” (Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.) Bu ayette, herkesin ders çıkarabileceği çok önemli uyarılar yer almaktadır. Artık, Dünyada barışın ancak, Hukukun korunması ile mümkün olabileceğinin; başkalarının haklarına saygı gösterilerek huzur içinde kalınabileceğinin farkında olunması ve bir an önce bu uyarıların hayata geçirilmesinin şart olduğu anlaşılmalı ve bir an önce yanlışlıklardan geri dönülmelidir.
   Ayni şekilde, Nah Süresi 90.ayetinde: “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı(iyilik etmeyi),akrabaya (yakınlara, komşulara, çevreye)karşı, toplumsal veya bireysel olarak cömert olmayı emreder. Zorbalığı, hayâsızlığı, kötülüğü yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye böyle öğütler veriyor” buyurmaktadır. Tüm Mukaddes Kitaplar, İslamlar, Hristiyanlar, Yahudiler dâhil, her türlü Dine mensup olanlara; ayni hitapta bulunmakta, birbirlerine adaletle hükmetmelerini; yardımlaşmalarını emretmektedir. Bu tarihî bir olaydır; üzerinde durulması gereken önemli hususlardır.
   Din, insanlığın vazgeçilmez unsurudur. Yobazlıklar, dinle bağdaştırılamayacak birer insanlık ayıbıdır ve asla kabul görmezler
   Sosyal bir faktör olan Din, insan toplumlarının manevî gücünün dayanağı ve sürükleyici unsurudur. Din, istismar unsuru olamaz. Her türlü inanç bir dinin uzantısıdır. Doğruluğu veya yanlışlığı tartışılır niteliktedir. Dinlerin temel ögeleri, değişmeyen bazı ortak noktaları ON EMİR (Eva mir-i Aşere veya Ten Commandments veya) üzerine, EVAMİR-İ AŞERE’DİR. Söz konusu emirler arasında en çok dikkat çeken maddeler arasında: ‘Adam öldürmeyeceksin; Zina yapmayacaksın; Çalmayacaksın; Yalan yere şahitlik yapmayacaksın bir diğerisinise, komşunun malına göz dikmeyeceksin!” dişözü konusu emirleri bireysel olarak değil, toplumsal olarak ele aldığımızda; ’bir toplumun başka topluma mecbur olmadıkça savaş açmaması; insan neslini ve ahlakını bozan eylemlerden uzak durulması; komşu haklarına saygı gösterilmesi, ayrıca nesil akışının düzeninin bozulmamasına özen gösterilmesi. ’gibi hususlar, Devletler ve Toplumlararası ilişkilerde karşılıklı olarak korunması ve uyulması gereken hususlardır. Dinler, bu konularda ortak bir çizgidedir”.
   Dünyamızda İnsanlık tarihinde, sosyal bir faktör olarak Din kaynaklarını bir tarafa itmemeli, üzerinde durarak, geçmişten ders çıkarılmalıdır. İnsanlığın dinden koparılması mümkün değildir. Zaten insanın yaratılışında din unsuru esastır. Bunun aksine hareketler ve zorlamalar abesle iştigaldir. Din kurumu, Yobazlıkla bağdaştırılamaz. Yobazlık bir insan ürünüdür ve kabul edilemez bir yaşam tarzıdır. Din müessesesi, uzaktan yakından alakası bulunmayan Yobazlıklarla yan yana konulamaz. Yobazlık bir insanlık ayıbıdır. Din ise yobazlığı şiddetle reddeden bireysel ve sosyal nitelikli vazgeçilmez bir insan unsurudur. Yobazlıkların, ekonomik boyutunda çıkar ve hırsızlıklar yatmaktadır. Tarih boyunca, Kilise organlarının, Haçlı ittifaklarının, Filiki ve Etinki Ete riyaların, yakın tarihlerde, Enka’nın ve Akritas’ın, gerilerde Balkanlarda Terör Çetelerinin, gerçekleştirdiği zulüm, fesat, hile ve desise, yağmalama, işgal ve istimlak hareketlerini, İkonalara dayalı Ayyos Hurafeciliği ve Yobazlıkları ile elde ettikleri parasal gelirleri Milli Kasalarda (Ethniki Kasa)biriktirip, silah ve mühimmat satın alarak ve Kâlet savaşları tahtında yüz binlerce masum Müslüman kanı akıttıklarını tarih sahifelerinde görebilmekteyiz.

 

Doğal afetler, pandemik hastalıklar,

yangınlar insanlığın kaderini değiştirebilir 
 

   Dünyada meydana gelen doğal afetler, felaketler ve musibetler, insanlığı bir anda zora sokan olaylardır. Bu durumlardan, insanların ders çıkarması gerekir. Bu gibi hallerde, yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğu; kenetlemenin ve dertlere ortak olmanın yapılabilecek en doğru davranışlar olduğu herkes tarafından anlaşılır hale gelir. Din, dil, ırk ve kültür ayırımı gözetmeksizin, insana insan gibi davranarak felaketler karşısında yaşanan acılara ortak olmak her milletin ve devletin üzerine bir vazife olup, yapması gerekir. Bu gibi hallerde, dargınlar barıştırılır, elbirliği ile desteklenir, politik ve stratejik argümanlar bir tarafa itilir.
   Yakın tarihimizde COVİD 19 Andemisinde, dünyamızın, yardımlaşma konusunda iyi bir not aldığını söyleyemeyiz. Bu dönemde ‘gemisini kurtaran kaptan’ gibi hareket eden devletlerin yanı sıra, aşıları ve ecza maddelerini ağır fiyatlarla muhtaç olanlara dayatmaya çalışıldığına şahit olunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, başta Afrika ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine, ilaç, maske ve benzeri tıbbî yardımlarda bulunmuş; karşılıksız yardımlar yapmıştır günleri hatırlayanlar, bugün için geriye dönüp baksınlar ve değerlendirmede bulunsunlar. Özellikle süper güç olarak nitelediğimiz Devletlerin bu konularda yeterli derecede duyarlı davranmadıklarını da esefle izlemiş bulunduk.
  

İnsanları birbirine kırdırarak

 kendi yaşamlarına refah

katanlar erdemli olamazlar
 

   Emperyalist Devletlerin, yalnızca kendi çıkar hesaplarıyla uğraşan; başkalarına yararları dokunmayan; kendilerinden gayrısını köle durumuna sokmaya çalışan; böylece insanlığı birbirine kırdırarak felakete sürükleyenlerin ortaya koydukları para politikaları, faiz ve getirim ekonomileri, liberal anlayışa dayalı sınırsız rekabetlerle insan yaşamını ipotek altına alma faaliyetleri; doğal afetlerin ötesinde insan eliyle toplumlar üzerinde servis edilen İnsan felaketleri olarak nitelenebilir. Bunların tümü üzerinde nesiller, yaşamları boyunca bedeller ödemek zorunda bırakılırlar. Bir zamanlar, Osmanlı Devleti, Düyun-I Umumiye(umumî borçlar) nedeniyle Düvel-İ Muazzama (büyük-emperyalist- devletler) tarafından ipotek altına alınmıştır. Türk Milleti, bu safhada, Batılı korsanların ve haramilerin soygununa maruz kalmış; mağdur edilmiş bir millettir. Bir tarafta devletimizin, haksız yerde, toprakları birer birer elinden alınırken, diğer tarafta borçlu durumuna düşürülmüş ve insafsızca ipotek altına(rehin) alınmıştır. Bu nasıl bir çarpık dünya düzeni? Anlaşılır gibi değildir. Ortadoğu Petrol kaynakları, Filistin, Suriye Toprakları, ayrıca Mekke ve Medine Harameyn Muhteremeyn üzerinde tarihten kaynaklanan Türkiye Hakları bütünüyle, Batılı devletlerin, İngiltere ve ABD’nin işgalinde yıllarca sömürülmüş, sömürülmeye de devam etmektedir. Sömürgeci devletlerin Türkiye’ye ödemesi gereken bedeller vardır. Bunlardan her nedense, hiç söz edilmemektedir

Kıbrıs’ta KKTC Devleti Siyasî İstikrarın Anahtarı Akdeniz’de Barışın Sembolüdür TC-KKTC Dayanışması ve İşbirliği Ebedidir, Engellenemez-2
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.