
Kıbrıs konusunda taraflar arasında ortak bir zemin olmadığı konusu artık çok net.
Bu nedenle de müzakerelerin yeniden başlaması söz konusu değil.
Hele de yeniden federal çözüm arayışlarına dönülmesi hiç değil.
Aslında ortak bir zeminin olmadığının tespiti ile nereden bakılırsa bakılsın yeni bir döneme kapı aralandı.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
BM Genel Sekreteri Yardımcısı Rosemary DiCarlo adada her iki tarafla da temaslarda bulundu. Ardından Yunanistan’a gitti, daha sonra da Türkiye’ye Ankara’ya geçti.
DiCarlo’nun ziyaretindeki esas amaç Mart ayı ortasında Cenevre’de yapılacak gayri resmi toplantı ile ilgili hazırlık çalışması yapmaktı.
DiCarlo bunu en iyi şekilde yapıyor.
Uluslararası sistemin her açıdan sorgulandığı bir süreçte Kıbrıs konusunda bilinen ezberlerle yola devam edilmesi mümkün değil!
Taraflar arasında ortak bir zemin olmadığı tespiti yapıldıktan sonra Cenevre’de Mart ayında yapılacak gayri resmi toplantıda taraflar bundan sonra ne istediklerini ortaya koyacaklar.
Mart ayının ortasında Cenevre’de yapılması öngörülen gayri resmi görüşmede BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in masaya bir paket ya da çözüm planı koyması söz konusu değil.
Bu arada gayri resmi görüşmede tarafların Kıbrıs konusuna ilişkin pozisyonlarında da bir değişiklik beklenmiyor.
Bu aşamada yeni ve resmi bir süreç başlayamayacağına göre, adanın ihtiyaçlarına dönük ne yapılabileceği gündeme gelebilir.
BM Genel Sekreteri Guterres de büyük bir olasılıkla gayri resmi toplantıların devamını sağlama stratejisi ile masada olacak. Herhalde koskoca BM Genel Sekreteri dünya üzerinde çok daha büyük sorunların yaşandığı bir ortamda sırf bir toplantı için çıkıp Cenevre’ye gidecek değil.
İşin özeti, Kıbrıs konusunda yeni ve resmi bir sürecin başlayabilmesi için ortak bir zemin olmadığı ve tarafların pozisyonlarının çok farklı olduğudur.
Ancak bu gerçek bir tarafa not edilerek Kıbrıs konusunda ne yapılabileceği üzerine odaklanılabilir.
Herhalde Cenevre’de bu yapılacak.
Hem bölgesel hem de çok büyük küresel krizlerin çözülebilme arayışlarının öne çıktığı bir dönemde, Kıbrıs’ta ne yapılabileceği konuşulacak.
BM Genel Sekreteri Yardımcısı DiCarlo Mart ayındaki gayri resmi görüşme için hazırlıklarını sürdürürken Rum Lider yapıcılıktan çok uzak bir anlayış içerisinde işleri yokuşa sürmeye devam ediyor.
Rum tarafı yeni geçiş kapısı açılması meselesinde isteksiz. Yeni açılacak kapılarla birlikte her iki tarafa geçme ihtiyacında olan insanlara yardım etme iradesini Türk tarafı ortaya koyarken Rum liderliği buna karşı çıkıyor.
Rum Lider Kuzey’den Güney’e yeni bir geçiş kapısı açılması yerine, Güney’den Güney’e kendi alanında geçiş koridorları açma peşinde koşuyor.
Rum lider, 2003’te iki taraf arasında açılan geçiş noktaları ile yaratılan olumlu algı sonucu insanların daha fazla bir etkileşim içerisine girmesine olanak sağlayan gelişmelere fırsat yaratma düşüncesinin tam tersi bir anlayış içerisinde hareket ediyor.
Yıl 2025, Rum Lider savaş mantığı içerisinde kontrollü yollar ya da iki tarafa hizmet etmeyecek koridorlar açma peşinde. Bu anlayış Kıbrıs konusunda bizi ileriye değil, geriye götürmeyi amaçlayan bir anlayıştan başka bir şey değildir.
Bu arada elde ettiğim bilgilere göre Kıbrıs Türk tarafının 7 Şubat’ta BM Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo gelmeden liderlerin bir araya gelmesi için yaptığı öneri de Rum lider tarafından reddedildi.
Sürekli bir şekilde kendi iç kamuoyuna Türk tarafı ile bir diyalog istediğini söyleyen Rum Lider, Cumhurbaşkanı Tatar ile görüşmeyi reddederek samimiyetsizliğini ortaya koydu. Aslında Rum lider herkesin aklı ile resmen dalga geçiyor. Ortaya bir paket atan Hristodulidis, bu paketine hem yapılan istişareler sırasında hem de kamuoyu önünde red yanıtı almasına rağmen hala paketine yanıt beklediğini söyleyebiliyor.
Rum Liderin anlaşmazlık noktalarını artırdığı net olan, daha önce çok defa konuşulmuş konuları bir paket olarak sunmaya çalışması aslında niyetinin uzlaşı aramak olmadığını, herhangi bir ilerleme sağlamayı değil, olası ilerleme fırsatlarını da ortadan kaldırmayı hedeflediğini gösteriyor.
Kısacası dünyada uluslararası dengeler yeniden bir şekillenme arayışı içerisindeyken Kıbrıs konusunda mevcut koşullarda gündemde federal bir çözüm arayışı yok.
Federal bir çözüm arayışına dönüş için zemin yaratma uğraşı da söz konusu değil.
Durum bu kadar net.
Uluslararası toplum Kıbrıs konusunda yeni ve resmi süreç başlatmak istiyorsa tarafların statülerini eşitleyerek işe başlamak zorundadır.
Yorumlar kapalı.