
“Gizli Akşam Yemeği”, dini yazıtlardan ortaya çıkmış bir ifadedir. Buna göre, İsa öğrencilerini sadece kendilerinin bildiği, başka kimsenin bilmediği bir yere çağırmıştı. Tutuklanmasından önceki son akşam yemeği için kendilerini çağırmıştı. Öğrencilerinden birinin kendisine ihanet edeceğini ve kilisenin kurulu düzenini, özellikle de cahil Yahudilere din satarak zenginleşen Farisileri eleştirmek suretiyle suları bulandıran kişinin sesinin kesileceğini öğrenmişti. Farisiler, Roma İmparatorluğu tarafından İsrail kabilelerinin temsilcileri olarak tanınmışlardı. Tıpkı Kıbrıs’ta Ortodoks kilisesinin tanınması gibi. Kıbrıs’ta da Ortodoks Kilisesi Osmanlı İmparatorluğu döneminde vergi toplamak suretiyle zenginleşmişti. İsa, o gece öğrencilerine aralarındaki bir kişinin kendisine ihanet edeceğini, tutuklanacağını ve o dönemin yasaları çerçevesinde çarmıha gerileceğini açıklamıştı. Dolayısıyla, o zamandan beridir birileri gizlice buluşup kendi aralarında görüştüklerinde “Gizli Akşam Yemeği” ifadesi kullanılır. “Gizli Akşam Yemeği” devlet temsilcilerini, partileri, ekonomik faktörleri ve durumlara etki edebilecek ve sorunların çözümüne katkı koyabilecek çeşitli grupları ilgilendiriyor olabilir. Bu, iç politika veya uluslararası ilişkilerde takip edilen bir uygulamadır. Böyle yemeklerden uluslararası sözleşmeler ve uluslararası anlaşmalar da çıkar. Örneğin Kıbrıs’ın bağımsızlığına İsviçre’nin Zürih kentinde Yunanistan ve Türkiye dışişleri bakanları Sayın Averof – Tositsa ve Sayın Zorlu arasında gerçekleştirilen gizli görüşmelerle ulaşıldı. Daha sonra gizli akşam yemeklerinin sonucu Londra konferansında ortaya konuldu ve imzalandı. O anlaşmayla Kıbrıs bağımsız bir devlet oldu. Yasadışı amaçlar veya terör faaliyetini örgütlemek veya ordu tarafından hükümetlerin devrilmesi amacıyla yapılan toplantılar “gizli akşam yemeği” olarak değil, gizli illegal toplantı olarak adlandırılır. Bu gibi toplantılar sonrası ortaya çıkan sonuçlara komplo denir ve kararların zorla geçirilmesi veya sonucunu vatandaşın doğal sonuç gibi kabulleneceği oldubittilere götürecek süreçlerin izlenmesi suretiyle vatandaşların demokratik haklarına kastedilir.
Anastasiadis – Özersay görüşmesi birçok gazeteci ve siyasi analizci tarafından “gizli akşam yemeği” olarak nitelendirildi. Eğer ifadenin resmi anlamını analiz edersek bu noktada hemfikiriz. Sayın Anastasiadis Sayın Özersay ile gizli bir görüşme yaptı ve bu durum duyulduğunda Sayın Musa’nın daveti olmasına sığındı. Sayın Musa siyasi bir şahsiyettir, Maronitlerin Temsilciler Meclisi’ndeki temsilcisidir ve herkes bu görüşmenin sosyal bir görüşme olabileceğini, ancak siyasi de olabileceğini anlamıştır. Zira aynı hafta Sayın Anastasiadis’in başkanlık yaptığı Bakanlar Kurulu, köylerine dönmek isteyen Maronitlere yönelik ekonomik yardımı onayladı. Muhtemelen Sayın Musa’nın Sayın Akıncı ile geçmişte yaptığı görüşme de hem sosyal içerikli hem de siyasi bir görüşmeydi. Bu görüşmede Maronitlerin köylerine dönmelerine ilişkin ayrıntılar görüşülmüştü. Oysa paradoksal bir şekilde bu akşam yemeğinde Akıncı değil, siyasi rakibi ve belki de 2020 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisiyle birlikte aday olacak olan Sayın Özersay vardı. Sayın Musa’nın sadece bu hamlesi çerçevesinde bakacak olursak davet edenin yani ev sahibinin Sayın Musa değil, diğer iki katılımcıdan birinin olduğu açıkça görülüyor. Bu kişinin Anastasiadis mi Özersay mı olduğu çok da önemli değildir. Masadaki esas ve yanıt bekleyen soru şudur: Özersay’ın federasyon karşıtı ve Kıbrıs sorununun iki devlet kurulmasıyla çözümlenmesi görüşleri bilinirken Sayın Anastasiadis neden Özersay’ın önerisini kabul etti?
Bu yemeğin, Kıbrıs sorununun iki kesimli iki toplumlu federasyon ve Sayın Guterres’in Crans Montana’da oluşturduğu çerçeve temelinde çözülmesine katkı koyacak bir “gizli akşam yemeği” olmadığı açıktır. Çünkü öyle bir durumda yemekte Sayın Akıncı’nın olması gerekirdi. Sayın Akıncı iki kesimli iki toplumlu federasyona ve Guterres’in ortaya koyduğu parametrelere sadık kalmaya devam ediyor. Oysa Sayın Anastasidis bunun yerine yemekteki partneri olarak Sayın Özersay’ı seçti. Sayın Musa yapılan görüşmelerle ilgili bize gerçeği tam olarak yansıtmadı. Ne de Sayın Anastasiadis’ten böyle bir şey duyduk. Başka bir deyişle, “gizli akşam yemeği” gizli illegal toplantı olarak nitelendirilebilir. Bu toplantıda iki siyasinin ifade ettikleri tez ve görüşlerin harmanlanmasına çalışılmış olabilir. Sayın Anastasiadis’in son “yeni fikirlerden” kaçıp iki devletliliği tartışmamış olması mümkün müdür? Suskunluk asla ret olarak yorumlanmadı, hep rıza göstermek olarak yorumlanır. Sayın Anastasidis susuyor. Yalnızca Musa’nın evine balık yemeye gittiği ve orada tesadüfen Özersay ile karşılaştığı, Özersay’ın da Musa’nın evine davetsiz gidecek kadar yakın ahbabı olduğu yönünde herhangi bir açıklama yapmıyor. Sayın Anastasiadis bu hareketi ile Kıbrıs Türk toplumunun temsilcisi olan ve müzakerecisi pozisyonunda olan Sayın Akıncı’nın kurumsal konumunu önemsizleştirmenin yanı sıra kendisinin temsil ettiği devlet ciddiyetini de zayıflatmış oldu. Zira bu hareketi ile Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin BM Güvenlik Konseyi parametreleri dışındaki farklı süreçlerle ve fikirlerle uyum sağladığını ortaya koymuş oldu. Sayın Anastasiadis aynı siyaseti sürdürdükçe Sayın Lute’un yeniden gelmesini beklemesin. Elbette zaten Anastasiadis de kendi işini bozacağı için Sayın Lute’un Kıbrıs’ta olmasını istemiyor.
BM Genel Sekreteri Guterres, Sayın Anastasidis’in Kıbrıs sorununu çözmek istemediğine, adil bir uzlaşı çabalarını havaya uçurmak adına elinden geleni yaptığına ikna olmuş durumdadır. İşte bu yüzden şimdi her iki toplumdaki yurttaş toplumunun zamanının olduğunu, sorunun çözümü doğrultusunda faaliyet göstermek ve belirleyici bir şekilde baskı yapmak durumunda olduklarını vurgulamaktadır. Elbette ki burada baskı olduğu gibi Sayın Anastasiadis’e yöneltilmelidir. Sayın Anastasidis iki yıldır sorunun çözümüne yönelik diyaloga dahil olmayı reddediyor. Sayın Akıncı tekrar tekrar açık bir şekilde uzlaşılanlara sadık kaldığını ve Sayın Guterres’in müzakerelerin çöktüğünü açıklamadan önce ortaya koyduğu parametreleri stratejik anlaşma olarak imzalamaya hazır olduğunu ifade etmiştir Söz yurttaş toplumunda.
Yorumlar kapalı.