100 yıl önce bugün Anadolu topraklarındaki 900 yıllık varlığımızı topyekûn tarihe gömmek isteyenler karşısında milletimiz, Çanakkale’de veya Kutü’l Amare’de olduğu gibi uzunca bir süredir devam eden savaşların ardından son bir gayretle millî mücadeleyi başlattı ve zafere ulaştırdı. Bağımsızlık ruhu ile inşa edilen Anadolu’daki üçüncü büyük devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, kendi içinde pek çok merhaleyi ve mücadeleyi barındıran, istiklâl mücadelemizi zafere ulaştıran birlik ve beraberlik ruhunun büyük eseridir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilanıyla, eğitimden ekonomiye kapsamlı bir yeniden diriliş dönemi başladı. Türkiye’nin dünyada yüzünü ağartan pek çok başarımızın temelleri bu dönemde atıldı. Tarım, endüstri, eğitim, sağlık, ulaşım, demokratik hak ve özgürlükler ve milletimizin yaşam standartlarını yükseltecek daha pek çok alanda Türk milletinin ve Türk devletinin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için kelimenin tam anlamıyla seferber olundu.
Milletimiz, geçmişten bu yana nice badireler atlatarak, nice büyük engelleri tek tek aşarak Cumhuriyetimizi 100’üncü yılına gururla taşıdı. Geçen 20 yılda ise, Türkiye’nin istiklal ve istikbal davasını sahiplenmiş milletimizin döktüğü alın terinin, gösterdiği gayretin ve fedakârlığın karşılığını layıkıyla vermek için Cumhuriyet’in asırlık geçmişindeki birikim ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyon ile yeni bir yüzyılın kapıları aralandı. Ülkemizi hedeflerine, milletimizi hayallerine kavuşturmak ve büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmek için her alanda devrim niteliğindeki sayısız eser, hizmet ve yatırım hayata geçirildi.
Bu kapsamda, öncelikle millî irade güçlendirildi ve demokrasi kökleştirildi. Aziz milletimizin vatanımız üzerinde güvenle yaşaması sağlanarak, insanımızın bugününü huzurla yaşaması, geleceğine umutla bakması temin edildi. Dahası, ülkenin tamamında altyapı yatırımlarının katkısıyla üretim ve istihdamda kat edilen mesafe sayesinde ekonomi büyütülerek, ülkemizin tüm fertleriyle birlikte zenginleşmesi sağlandı. Üretim yaygınlaştırılarak, sanayiden tarıma her alanda istihdama erişim kolaylaştırıldı. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla sosyal destekler artırılarak, ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımız kucaklandı. Diğer yandan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirilerek, devlet mekanizmasında iki asırlık arayışa cevap verecek bir büyük bir reform hayata geçirildi. Aktif ve aksiyon alan güvenlik politikası ile girişimci ve insani dış politika anlayışına geçilerek devletimizin gücü, bayrağımızın şanı ve milletimizin itibarı yükseltildi.
Elbette ki, ülkemizin sağlıktan eğitime, teknolojiden savunma sanayine, dış politikadan kültür ve sanata kadar birçok alanda başarısını ivmeleyen bu girişimler kolaylıkla gerçekleştirilmedi. Küresel yönetim ve ekonomi sistemini kökünden sarsan salgın ve savaşlar yaşanırken ülkemizi sahip olduğu güçlü altyapı üzerinde büyük bir atılıma hazırlamak için çok mücadele verdik. Sınırlarımıza saldıran ve Türk milletinin can ve mal güvenliğine yönelik nice tehditle mücadele ettik. Küresel krizlerin yanı sıra ülkece maruz kaldığımız çifte standartları, ambargoları fırsata dönüştürerek her alanda gücümüze güç kattık. Tüm bu engelleme çabalarının üstesinden gelerek demokrasi ve kalkınma devrimlerimizi birer birer hayata geçirdik.
Şüphesiz, eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan spora tüm başlıklarda Cumhuriyetimizin ilk asrının eksiklerini giderecek, ikinci asrının hazırlıklarını tamamlayacak bu atılımların meyveleri her alanda toplanmaya başlamıştır. Büyüyen, gelişen, güçlenen ve zenginleşen Türkiye, yurt içinde insanlarımızın geleceğine umutla bakabildiği; yurt dışında ise takip eden değil, takip edilen bir ülke hâline gelmiştir.
Dünyanın tarihi bir dönüşüm yaşadığı, yeni ve hayati meydan okumalarla karşı karşıya olduğu bir atmosferde bizler için bu yıldönümü yalnızca devletimizin 2. asrının başlangıcını ifade eden bir takvim değişikliği değil, bunun da ötesinde bir anlam taşımakta. Bu anlayışladır ki, Cumhuriyetimizi siyasi, ekonomik, sosyal, diplomatik alanlarda milletçe hayalini kurduğumuz seviyeye çıkaracak atılımın adı Türkiye Yüzyılı kondu. Bu atılım, ülkemizin ve medeniyetimizin tüm kazanımları üzerinde yükselteceğimiz, yeni nesillere bırakacağımız en büyük mirasımızdır.
Türkiye Yüzyılı programımızla, Cumhuriyetimizin 100. yılına, milletimizle birlikte daha büyük umutlar ve daha büyük hedeflerle girmekteyiz. Bu doğrultuda evvela, ülkemizin büyük fedakârlıklar ve çabalarla sahip olduğu kazanımları koruyacağız. Bununla birlikte, ülkemizin küresel düzeyde söz ve karar sahibi olma iradesini güçlendireceğiz. Siyasi ve ekonomik gücümüzü katlayarak, dünyanın en büyük ekonomileri arasında ilk sıralara doğru yükselmeyi sürdüreceğiz. Vatan topraklarının her karışında huzurun geliştirecek ve kalkınma iradesini milletimizin de desteğiyle yükselteceğiz. Her bir vatandaşımızı layık olduğu haklara, özgürlüklere, refah düzeyine gelecek güvencesine kavuşturacağız.
Türkiye Yüzyılı ile Cumhuriyetimizin ikinci asrını, “telafi değil, terakki devri” hâline dönüştürmekte kararlıyız. Bu motivasyonla, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ülkemizi her alanda bir üst seviyeye taşımak, ecdadımızın emaneti bu aziz vatanı ilelebet payidar kılmak için var gücümüzle çalışmaktan geri kalmayacağız.
Türkiye olarak, tüm sıkıntıları ve kazanımlarıyla ilk yüzyılımızı geride bırakırken, İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere toprakların vatan olması için canını hiçe sayan şehit ve gazilerimizi minnet ve rahmetle anıyor, millî mücadeledeki destansı meydan okumanın ve küllerinden yeniden doğuşun öncülerini selamlıyoruz. Bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyoruz.
Tüm milletimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Prof. Dr. Fahrettin Altun
Türkiye Cumhuriyeti
İletişim Başkanı
Yorumlar kapalı.