Seyrüsefer harçlarına yapılan yüzde sekizlik artış, toplumsal tepkide yeni bir örnek denemesini gündeme getirdi.
Şiddetli yağmur engeline takılmasaydı, dün akşam eylem gerçekleşecekti.
Yapılan açıklamaya göre, eylem, önümüzdeki hafta, 15 Ocak, Çarşamba aynı saatte yapılacak. Bu tepki ve eylem kararlılığı, Kuzey Kıbrıs’ta sivil itaatsizliğin sesli düşünülmesine de neden oldu.
Sivil itaatsizlik, çağdaş ülkelerde, gelişmiş toplumlarda pozitif bir işlevle gerçekleşir. Sistemin zayıf halkalarının, bir araya gelmesiyle hayat bulur. Sivil itaatsizlik bıçağın kemiğe dayandığını hissedenlerce gerçekleştirildiği zaman, daha etkili, daha fazla ses verici olur.
Gelişmiş ülkelerin göstergelerinden biri de örgütlülüktür.
Kuzey Avrupa’da, İskandinav ülkelerinde, aktif sivil toplum örgütlerinin toplam üye sayısı, ülke nüfusuyla yarışır. Çünkü, insanlar, birden fazla örgüte üyedir. Bu örgütlerin tümü de aktiftir, tümünün de toplumsal yaşama katkısı vardır. Sivil toplum örgütleri, insanların toplumsal yaşama, örgütsel disiplinle pozitif katkı koymasını da sağlar. O ülkelerde, örgütler tarikat ya da tekke olmadığı için, şeyhler ve müritleri yoktur.
İster sivil toplum örgütü, ister siyasi parti olsun, üyeler, birbirinin benzeri değil, demokrasiyi özümsemiş bireylerdir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde işlevsiz örgüt enflasyonu vardır.
Sendikalar pek çok etkenin birleşimiyle, işlevsiz hale gelmiştir. Toplumsal değişim isteyen sendikalar, kendi içlerinde değişime şiddetle karşı çıkıp, her türlü değişime direnmektedirler. Değişim isteyenler, faşizan anlayışlarla dışlanmaktadır.
Siyasi partiler, kendi içlerine kapalıdır.
Parti içi demokrasiler, katılımcılıktan uzaktır.
Küçük bir ülkede, küçük bir toplumda yaşıyoruz. Böylesi bir yapıda gizli-saklı iş olmaz. Herkes görür, duyar ve bilir. Sesini çıkarmaması görmediği ya da bilmediği için değildir. Umudunu kestiği içindir.
Gençler sosyal medya üzerinde örgütlenip, seyrüsefer harçlarındaki zammı protesto etmek için çağrı yaptı. Oluşan grubun üye sayısı 34 bin 648’di dün akşam saatlerinde. Eylem yapılsın veya yapılmasın, çağrı sivil itaatsizlik amaçlıdır.
Grubun sözcülerinin ısrarla bir vurguları var; “Siyasi ve sendikacıları aramızda görmek istemiyoruz.”
Aralarında görmek istememe bir yana, desteklerini de istemiyorlar. Nedenini görmek için, yüksek analiz yeteneğine gerek yoktur.
Toplum, siyasilerden beklentilerinin karşılığını alamamıştır. Muhalefette söylenilenlerle, hükümette yapılanlar örtüşmüyor.
Harçlara yapılan zamlar, hayat pahalılığına endeksli uygulansa da, bir yıl önce yüzde 30 artış yapanların, şimdi eyleme destek vermesi, samimi ve inandırıcı bulunmuyor. Böyle olduğu için, sivil itaatsizlik eylemi yapanlar siyasilerin s’sini bile duymak istemiyor. Sendikalara tepki de farklı yoldan aynı yere çıkmaktadır. Bu toplum sadece çalışanlardan oluşmaz. Sendikalar, özellikle kamudaki sendikalar, dar zümre çıkarlarının dışında toplumu düşünmüyorlar. Genelde ülke, özelde hükümette istikrarsızlık karşısında göstermelik tepkiler bir biçimde kolay sonlanıyor.
Mizahla beslenen sınırlı eylemler, tepkisel unsurları tatmin edecek, uca kaymış sloganlarla günü geçiriyorlar. Sonuçta, muhalefet kapasitesi, nitelik bakımından yerlerde sürünüyor. İstikrardan değil, istikrarsızlıktan medet umuluyor. Halkın, gençlerin gelecek kaygısı giderilemiyor.
Baskı grubu olmayan yerde demokrasi kalitesi eksiktir. Başarısız hükümet geçmişi nedeniyle en başta CTP’nin muhalif söylemleri inandırıcı bulunmuyor. Baskı işlevi yerine getirmiyor. Aynı durum sendikalar için de geçerlidir.
Kuzey Kıbrıs’ta baskı grubu boşluğunu sivil itaatsizlik için bir araya gelen potansiyel doldurabilir. Yararlı olabilirler.
Bir şartla, güçlerini istismar etmek isteyenleri önlemeleriyle.
Sivil itaatsizlik, kaybettirmemeli, kazandırmalı.
Kıbrıs Başyazı
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.