Dünya ekonomik anlamda da çok hızlı değişimler yaşıyor.
Vahşi kapitalizmin sürdürülebilir olmadığı kabul edildiği için, yumuşamaya gidilmiş, ekonomide liberalizm daha yaygın kabul görmüştür.
Bu bağlamda değişim yaşanırken, dünyada geniş alanda kooperatifçilik, ekonominin bütününde, daha demokratik, daha katılımcı yanıyla varlığını etkin ve yaygın olarak sürdürmektedir.
Kooperatifçilik, hayatın pek çok alanında tek başına başarılamayanın, birlikte başarılma yoludur.
Almanya’da kooperatifler ekonomik değerlerden öte Alman manevi kültürel mirasının da parçası kabul edilir. Almanya’da 7 bin 500’ün üzerinde, 20 milyonu aşkın aktif üye bulunuyor.
Dünyadan bazı rakamlar paylaşalım:
“Kanada’da her üç kişiden biri bir kooperatife üye.
Fransa’da kooperatifler 700.000 kişilik istihdam sağlıyorlar.
Japonya’da çiftçilerin yüzde 91’i kooperatiflerde örgütlü.
Kuveyt’teki perakende ticaretin yüzde 80’i tüketim kooperatiflerinden oluşuyor.
Bolivya’da ulusal birikimlerin dörtte biri kooperatifler tarafından yönetiliyor.”
Kıbrıs’ta kooperatifçilik, İngiliz Sömürge yönetiminden kalan en olumlu miraslardan biriydi.
Kooperatifler finans sektöründen, tarıma, konut yapımına kadar her alanı kucaklayabiliyordu.
Hemen hemen her köyde bir kooperatif vardı.
Kentlerde, kent ismi taşıyordu kooperatifler.
Öğretmenler, kamu çalışanları kooperatifleri öne çıkan kooperatiflerdi.
Hem tasarruflar kooperatif çatısı altında toplanıyor, hem de gereksinim halinde en az işlem, en uygun faiz koşullarıyla kredi kullanılıyordu.
İyi günde, kötü günde, kooperatifler, insanların yanı başındaydı.
Köylü, çiftçi her aşamada kooperatifinin yanında olduğunu biliyordu.
Kıbrıs’ta 1960 yılına gelene kadar tek Kooperatif Merkez Bankası vardı.
Genel Müdür Rum, yardımcısı ise Kıbrıslı Türk’tü.
Birlikte olunan dönemde son Kooperatif Şirketler Mukayyidi Kıbrıslı Türk Ragıp Kenan’dı.
Surlar içinde, mahkemelerin yanındaki Kooperatif Merkez Bankası binası, 1959’da Vakıflar tarafından otel olarak inşa edilmiş, kooperatifler ayrılınca Kooperatif Merkez Bankası binası olmuştu.
Özellikle 1974 sonrası kooperatifçilik, siyasi erki elinde tutanlar tarafında, “hançerlendi”.
Siyaset, bir virüs gibi kooperatiflere girdi.
Denetimler aksadı.
Denetimsizliği istismar edenler, en yalın tanımlamayla, kooperatifin parasını çaldı.
Kooperatiflerin özelliklerinden biri, demokratikliğidir.
Üyeler yönetimi, kendi iradeleriyle belirler.
Kooperatif Merkez Bankası, bizdeki kooperatiflerin üst yapısıdır.
Siyasiler bir anlamda Kooperatif Merkez Bankası yönetimini, 1984 Şubat’ında darbeyle ele geçirdiler, işgal ettiler.
İki yıl süreyle kayyum atadılar.
1990’dan sonra kayyumla yönetme süresi 10 yıla çıkarıldı.
Bunun anlamı, “Hiçbir zaman gerçek, sahiplerine devretmeyeceğiz”dir.
Her seçim döneminde Kooperatif Merkez Bankası’nın gerçek sahiplerini devredileceği yazıldı, söylendi.
Ancak hiçbir siyasi parti bu sözünün arkasında durmadı.
Şu an tam ve yarı zamanlı 215 dolayında kooperatifimiz var olmasına karşın, hükümetler, kooperatiflerin, ekonomik işlevini tam kavrayamadığı, değerini bilmediği için, kooperatifler “üvey evlat” muamelesi görmektedir.
Yorumlar kapalı.