Yaşamın en katı, değişmez kuralı ölümdür. Söz ölüme geldiği zaman, “Allah geçinden versin” denir. Niye, “Allah geçinden versin?”
Çünkü ölüm, er veya geç, her canlının son durağıdır. Her dinin, kendine göre bir defin geleneği var. Biz Müslümanlarda, cansız beden, dini kurallara uygun olarak yıkanıp, defnedilmeye, toprakla buluşturulmaya hazır hale getirilir. Musalla taşına, ya da ona eş bir masa, üzerine bırakılır. İmama uyularak cenaze namazı kılınır. Bu törensel yolculuğun en önemli anı imamın cinsiyete göre merhum ya da merhume diyerek sorduğu şu sorudur:
“Merhumu nasıl bilirdiniz?”
Hazır bulunanlar “Çok iyi” der hep bir ağızdan. Bir de helallik istenir. İmam sorar… “Hakkınızı helal ediyor musunuz?” Biri çıkıp “Etmiyorum” derse, borcunun ödenmesi gerekir. Aksi halde bir görüşe göre namazı kılınmaz, cenaze ortada kalır.
***
Buraya kadar yazdıklarımızı, günlük hayata geçiş yapmak için yazdık. Nasıl ki hayatın başı ve sonu var, pek çok uğraşın, görevin, işin de başı ve sonu var. Başarı, uğraşın, görevin, işin ömrünü uzatır. Doğal ölüm gibi, doğal sona ulaşmak, huzur için görevi devretmek önemlidir. Bir ölü, elbette cenaze namazında yaşananları, görmez ve duymaz. Ancak, yaşarken, bir sona gelen, her türlü takdir, tepki ve değerlendirmeye tanıklık eder.
***
Siyaset için genellemeyle, “Siyaset nankördür” derler. Aslında siyaset nankör, mankör değildir.
SAYDAMLIK, AÇIKLIK VE HESAP VEREBİLİLİRKEN, her koşul altında olması gerekir. Siyaset dünyasında da mutlaka olmalıdır. Siyaset, üst düzey bir kamu görevidir. Atılan her adım, demokrasiyle uyumlu olarak toplumla paylaşılmalıdır. Kimse, “Gailesi sizi mi tuttu?” diyerek susma hakkını kullanamaz.
Kıbrıs, çok küçük bir yer. İki kişinin bildiği, asla gizli saklı kalmaz. Gerçeği toplumla paylaşmayan, yalan söylemiş, yani yalancı konumuna düşer. Siyasi konum ya da geçmişine göre de şahsından öte, mensubu olduğu siyasi yapıya daha da ötesi siyasal yaşamın bütününe zarar verir. Siyasi yaşamın, sonuna gelir. Siyasetin musalla taşına konulduğu zaman da helallik alamaz. Kimse “Çok iyiydi” demez.
***
Kıbrıs’ın kuzeyinde, KKTC’de, toplam kalite bir özlemdir. Kimse hayatın her alanında alınan mesafeyi, yok sayamaz. Ancak bir taraftan, adil olmasa da maddi temelde büyüme, ilerleme olurken, etik değerler bakımında çok ciddi gerileme yaşanmaktadır. Bu gerileme siyasal yaşamımızda da vardır. Hem de, gözle görülür şekilde.
Bu geriye gidişi durduramazsak, hiç kimsenin kuşkusu olmasın, bizi çok daha kötü günler bekliyor olacak.
Yorumlar kapalı.