Kıbrıslı Türklerin özgüven sorunu olup olmadığı, zaman zaman sorgulanır.
Çok zor dönemlerden de geçildiği bir gerçek.
1571’den 1974’e gelene dek, Kıbrıslı Türklerin, adada iz bırakacak büyük ölçekli başarısının olmadığını da söylenir.
Kıbrıslı Türklerden işadamları, 20. Yüzyıl’ın başlarında sayılıydı.
Hem Rumlar hem de Ermeniler, özel sektör girişimciliğinde Kıbrıslı Türklerden öndeydi.
Kıbrıs Türk sermayesinin oluşması için, Türkten Türke kampanyaları düzenlendi.
Bazı Kıbrıslı Türk işadamları, özel izinle Rum tarafı diye tanımlanan bölgeye geçip, istenileni alıp getirip, müşterisine satıyordu.
Bireysel geçişler yasaktı.
***
O zor koşullarda un, makarna ve kola fabrikaları kuruldu.
Bu üç yatırım Kıbrıslı Türklerin girişimcilik örnekleriydi.
1974 sonrası her türlü girişimcilik imkanları doğdu.
1974 sonrası Kıbrıslı Türklerin üretime dayalı en büyük motivasyonu İşadamı Asil Nadir’in dünya ölçekli başarılarına Kuzey Kıbrıs’ı dahil etmesiydi.
Asil Nadir’in büyük başarıları Kıbrıslı Türklerin üretkenliğini motive ederken, uluslararası başarı, Kıbrıs’ta da özgüveni artırdı.
***
Özgüvenin, cesaretle bütünleşmesi gerekiyordu.
Bildik alanlarda yatırım denemeleri olan dönemler geçirdik.
İş dünyasında, yatırımcıların, girişimcilerin hayalleri, kopyacı nitelikliydi.
Ya da daha önce yapılanın daha iyisini yapmak.
Dünya ölçekli başarılar için, dışa yatırım yapmak gerekir, diyenler vardı. Tam da o noktada özgüven eksikliği, cesaretsizlik, ayak bağı oldu.
***
1980’li yılların ortalarında Suat İrfan Günsel ismi duyulmaya başlandı.
Yapılanları yapmıyordu.
Yakın çevresine seslendirdikleri, inanç paylaşımıyla değil, anlamlı gülümsemeyle karşılanıyordu.
Cemaat Meclisi diye tanımlanan binada eğitimin ilk adımlarını dershanecilikle attı.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Üniversite kurma fikrini harekete geçirirken, asla yaşam alanı olmaz denilen Dikmen yolu üzerindeki Koçero tepelerini, hayallerinin adresi olarak kabullendi.
***
Suat Hoca, bugün YDÜ Kampusu’nun ortasında anıt gibi duran kırmızı kiremitli çatısıyla rektörlük binası etrafında, kırmızı tuğlalarla inşa edilen binalarda hayallerini somutlaştırmaya başladı.
Suat Hoca, adımlarını atarken, ondan başka kimse geleceği göremiyordu.
Ortaokul ve liselerin sayılı olduğu bir toplumun, dünyanın dört bir yanından on binlerce öğrenciye kucak açacağını kimse hayal etmiyordu.
YDÜ’den önce DAÜ vardı, diyenler olabilir.
Ancak şunu herkes çok iyi bilsin. Suat Günsel’in YDÜ’ye hayat veren geniş vizyonu olmasaydı, DAÜ bugünkü DAÜ olmaz, öteki üniversite yatırımları da gerçekleşmezdi.
YDÜ, Kıbrıs adasında Kıbrıslı Türk özel girişimciliğinin yarattığı, kapalı alanlar bakımından da en büyük projedir.
YDÜ ve devamında hastane ve benzeri yatırımlar, Kıbrıslı Türklerin, başarabileceğinin
anıtsal simgeleri oldu.
Kıbrıslılar, dış dünyaya, kıtalara giderken, YDÜ’nün öncülük yaptığı en başta yüksek öğretimle, kıta insanları bizim küçük adamıza gelmeye başladı.
Bugün neredeyse çekirdek nüfusumuz kadar, Türkiye ve üçüncü ülkelerden gelen öğrenciler var.
DAÜ için amiral gemisi denilse de, gerçek amiral gemisi Suat Hoca’nın kaptanlığındaki YDÜ’dür.
***
Suat Günsel’i yakından tanıyanlar, çocukluktan gelen araba yapma tutkusunu bilir.
Baf’ın Melandra (Beşiktepe) köyünde küçük bir çocukken çamurdan araba yapmaya çalışırdı.
YDÜ büyüdü. Tıp Fakültesi’ni ve dünya ölçeklerinde harika bir üniversite hastanesini KKTC’ye kazandırdı.
Otomobil üretme hayali, hiç eksilmedi.
Genç yaşta görevi üstlenen oğlu Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, babasının en büyük hayali için kolları sıvadı.
Çok zor kabul edilen bir sektörde, yaklaşık beş yılda müthiş adımlar atılmasını sağladı.
… Ve dün akşam bugünün değil geleceğin teknolojisiyle Günsel marka otomobillerin sunuşu, tanıtımı mükemmel bir organizasyonla yapıldı.
***
1960’lı yıllarda Kıbrıslı Türklerde araba sahibi olanlar sayılıydı.
Kimse bir gün Kıbrıslı bir Türkün otomobil markası yaratıp, örneklerini üretip, geleceğe yönelik üretim planlaması yapabileceğini hayal etmiyordu.
Hayal edilmeyen, Günsel ailesinin akıl dolu yürekli girişimiyle gerçekleşti.
Bu başarı, Suat Günsel’den, İrfan Suat Günsel’den, Günsel ve YDÜ ailesinden öte Kıbrıs Türkünün neler başarabileceği bakımından, ayakta saatlerce alkışlanacak tarihi bir kilometre taşıdır.
Günsel ailesine, gönülden bravo…
Yorumlar kapalı.