Kıbrıs Başyazı

Ezilen, sömürülenler sesini duyuramıyorsa







   Dünyanın ciddi bir değişim yaşadığını göremiyoruz. Nedeni de gayet açıktır. Bizler, Kıbrıs adasının kuzeyinde içe kapalı yaşıyoruz.

   Dünyanın merkezi Lefkoşa Sarayönü Meydanı’ndaki dikilitaştır.

   Bizim dünyayı değil, dünyanın bizi bilmesi önemlidir.

   O kadar içe kapalıyız ki, dünyada olup bitenden haberdar olmamayı, çok doğal ve olması gereken olarak kabul edenler çoğunluktadır.

   Eskiler, derken, 65 yaş ve yukarısını kast etmek gerekir artık. 1974 milatsa, o tarihten sonra doğanlar şimdi 48 yaşında. Onlar için Barış Harekatı, Birinci, İkinci Dünya savaşları gibi, yaşamadığı savaşlar listesindedir.

   Eskiler anımsar, İkinci Dünya Savaşından sonra göç başladığı zaman yurt dışına gidenler için, ‘Dışarı gitti’ denirdi. İçerisi Kıbrıs, dışarısı dünyanın her yeri. Bırakın üçüncü ülkeleri, Türkiye’den gelenlerin bile, insanların ağzı açık dinlediğini çocukluk yıllarımdan anımsarım. Kendi haber kaynaklarımızdan çok dış haber kaynaklarından geldiği var sayılana değer verdik. Bir zamanlar, İngilizce haber dinleyenler, uluslararası haber ajansı gibi kabul edilirdi.

   Günümüzde de devam eden böylesi bir kitlenme, haber kaynaklarının zenginliğine rağmen, her yaş gurubundan çok sayıda insanımızın güncel bilgi bakımından, geniş anlamıyla kültürel cehalet hattının altına itti.

   Sovyetler Birliği yıkılana kadar dünyada ağırlıkla ekonomi politikaları bakımından ülkeler arasında ideolojik farklılıklar vardı. Sovyetlerin yıkılmasından sonra dünyada güç dengesi bozuldu. İkinci Dünya Savaşının ardından dünya her bakımdan şekillendirilmişti. Bugün sorgulanmayı hak eden BM’deki Güvenlik Konseyi yapısı da o şekillenmeyle uyumluydu.

   Siyasi partilerin, yelpazedeki yerleri, soldan sağa ya da sağdan solaydı. Hâlâ öyle yapılmaya çalışılıyor. Peki bu geçerliliği olan bir durum mu? Bu sorunun yanıtını, akademik isimlerin yanıtlaması bile kolay değil.

   Dünyada sömürge dönemi kapandı. Ancak pek çok eski sömürgede, sömürgeci ülkelerin farklı gömlek giydirilmiş hegemonyaları devam ediyor. Dünyada yaşam koşullarının adaletsizliği, insanların gözlerini refah düzeyi yüksek ülkelere döndürmesine neden oluyor…

   Uygarlık, medeniyet ve insan haklarının kabesi gibi görülen ülkelere ulaşmak için ölümü göze alan insanlara yaşadıkları insanlık ayıbıdır.

   Ne kadar acıdır, göçmen politikaları beğenilmeyen bazı siyasilerin söylemleri, pek çok şeyi düşündürtüyor. İtalya’nın yeni başbakanı Giorgia Meloni için ‘Aşırı sağcı’ tanımlaması kullanılır. Peki Meloni’nin Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a şu söylediklerini okuyunca, Macron, Meloni’nin sağında mı solunda mı sormaz mı insan?

   “Fransa nükleer reaktörleri için kullandığı uranyumun yüzde 30’unu Nijer’den çıkarıyor. Hal böyleyken Nijer nüfusunun yüzde 90’ı elektriksiz yaşıyor. ‘Bize ders vermeye kalkma Macron!’ Çünkü Afrikalılar senin politikan yüzünden kıtalarını terk etmek zorunda kalıyor. Çözüm Afrikalıların Avrupa’ya göç etmesi değil. Afrika’nın Avrupalılardan kurtulmasıdır.”

   Ezilen ve sömürülenlerin seslerini duyuramaması, ezen ve sömürenleri yok, ya da masum konumuna taşımaz. Mutlu bir pazar günü diliyoruz herkese…

Ezilen, sömürülenler sesini duyuramıyorsa
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.