Irmak ÇAVUŞOĞLU KANBUR

İçimizdeki eleştirmeni susturmak, özgüvenimizi uyandırmak






Hepimizin içinde konuşan bir ses var. Bazen bir fısıltı gibi duyulur, bazen ise diğer tüm sesleri bastıracak kadar yüksek bir çığlık. Bu ses, genellikle kim olduğumuzu sorgulayan, bizi yetersiz hissettiren ve cesaretimizi elimizden almaya çalışan bir sestir. “Bu işi yapacak kadar iyi değilim.” “Yine başarısız olacağım.” “Neden daha iyi olamıyorum?” gibi acımasız eleştirilerle zihnimizi doldurur. Ne kadar susturmak istesek de çoğu zaman bu sesi duymazdan gelmek oldukça zordur.
Bu ses yalnızca düşüncelerimizi değil, hayatımızı yönlendiren kararlarımızı da etkileyebilir. Bizi bazen harekete geçmekten alıkoyar, bazen de kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemize engel olur. Ancak bu sesin nereden geldiğini, işlevini ve onu nasıl susturabileceğimizi anlamak, bu içsel mücadelede bir dönüm noktası yaratabilir.

Eleştiren sesin kökeni

İçimizdeki eleştirmen, genellikle farkında bile olmadan çocukluk yıllarımızda zihnimize yerleşir. Belki bir öğretmenin sert sözleri, belki bir arkadaşın küçümseyici bakışı, belki de ebeveynlerimizin iyi niyetle yaptığı bir kıyaslama… Tüm bu deneyimler, kendimizi yetersiz ya da eksik hissetmemize neden olan inançların temellerini oluşturur.
Bu sesin bu kadar güçlü olmasının arkasında iki temel yanılgı vardır:
1-Mükemmeliyetçilik: Hata yapmanın bir başarısızlık ve dolayısıyla bir zayıflık olduğuna inanmak.
2-Kendi değeriyle bağ kuramama: Başarılarımızın ya da yeterliliklerimizin, kim olduğumuzu ve değerimizi belirlediğini düşünmek. Örneğin, bir işi başaramadığımızda bunu sadece bir deneyim olarak görmek yerine, kişisel bir yetersizlik olarak algılamak.

Bir ressam ve çatlak bir vazo

Bu konuyu anlamak için çok sevdiğim ve harika bir metafor sunduğunu düşündüğüm bir hikaye var:
Bir zamanlar genç bir ressam, ustasıyla birlikte bir atölyede çalışırmış. Her gün büyük bir titizlikle çizimler yapan ressam, yaptığı hiçbir işten memnun kalmazmış. Sürekli daha iyisini yapması gerektiğini düşünerek kendisini acımasızca eleştirirmiş.
Bir gün ustası ona eski, çatlak bir vazoyu çizmesini söylemiş. Ressam, vazoyu çizerken çatlağı saklamaya çalışmış. Çizimini ustasına gösterdiğinde, ustası gülümseyerek şöyle demiş:
-“Çatlağı neden sakladın? O çatlak, vazonun hikâyesiydi.”
Bu hikaye, aslında içimizdeki eleştirmenin gerçekliğini sorgulamamız gerektiğini harika bir şekilde özetler. Çünkü hayatta her şey kusurlarıyla bir bütündür. Kusurlarımız, yaşanmışlıklarımızın ve hikâyemizin bir parçasıdır.
İçimizdeki eleştirmeni susturmanın yolları

Bir psikolog olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Hepimizin içinde bu eleştirel ses var ve hepimizin geliştirmesi gereken yönleri de var. Ancak bu sesi susturmak ya da etkisini azaltmak mümkün.
1-Kendi hikayenizi yazın
Hatalarınızı bir kayıp ya da başarısızlık olarak görmek yerine, bir öğrenme fırsatı olarak kabul edebiliriz. İnsan, hatalarıyla büyür ve olgunlaşır.

2-Kendinize nazik olun
İçsel eleştirmen yükseldiğinde, derin bir nefes alıp, kendimize şu soruyu sorabiliriz: “Bu sözleri bir arkadaşıma söyler miydim?” Muhtemelen kendinize söylediğiniz birçok eleştiriyi başkalarına söylemediğinizi fark edeceksiniz. Bu yöntemle, kendinize daha şefkatli davranmayı öğrenebilirsiniz.

3-Mükemmeliyetçiliği yeniden tanımlayın
Hayat, mükemmel olmakla ilgili değildir. Kusurlarınız, sizi siz yapan detaylardır. Unutmayın ki kusursuzluk değil, samimiyet ve özgünlük daha değerlidir.

4-Küçük zaferleri kutlayın
   Büyük başarılar için beklemek yerine, günlük hayatta attığınız küçük adımları fark edin ve bunları kutlayın.

5-Eleştiren sesi tanıyın
Bu sesin hangi durumlarda devreye girdiğini ve sizi nasıl etkilediğini anlamaya çalışın. Bu farkındalık, sesi yönetme gücü kazandırır.

Kusurlarla gelen huzur

İçimizdeki eleştirmeni tamamen susturmak belki mümkün değil. Ancak onunla barış yapmak ve sesini yumuşatmak elimizde. Hayatı daha huzurlu ve anlamlı kılmak, kendimize daha nazik olmakla başlar. Ve belki de en önemlisi, çatlaklarıyla hikayesini anlatan bir vazoyu sevebilmeyi öğrenmekle…
Bugün kendinize küçük bir iyilik yapın: Kendi hikayenizin, kusurlarınızla güzel olduğunu hatırlayın. Çünkü bu yolculukta kusurlarımız, özgüvenin en sessiz ama en derin izlerini taşır.

İçimizdeki eleştirmeni susturmak, özgüvenimizi uyandırmak
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.