Irmak ÇAVUŞOĞLU KANBUR

Her şeyi kontrol etme ihtiyacı zihinsel yorgunluğumuzun görünmeyen kaynağı mı?






Bazı insanlar vardır; her şeyi öngörmek, düzenlemek, planlamak zorundaymış gibi yaşarlar. Sabah gözlerini açtıkları andan gece uyuyana kadar hayatı dizginlemeye çalışırlar. İşlerini, ilişkilerini, duygularını, hatta sevdiklerinin hayatını bile… Belki dışarıdan bakıldığında çok “başarılı”, “güçlü” ya da “sorumluluk sahibi” görünürler. Oysa içten içe bitmeyen bir yorgunluk hissi taşırlar. Sessiz bir mücadele içindedirler; adına da çoğu zaman “sorumluluk” derler. Oysa bu yorgunluğun görünmeyen adı çoğu zaman: kontrol ihtiyacıdır.
Peki, neden bazı insanlar hayatın her anını kontrol etmek ister?

Bu davranışın temelinde çoğu zaman güven duygusuna dair erken dönemden gelen yaralanmalar yatabilir. Belirsizliğe tahammülsüzlük, geçmişte yaşanan travmalar ya da kişiyi derinden kıran deneyimler… Zihniniz sizi korumaya çalışırken, kontrol etmeyi bir hayatta kalma stratejisine dönüştürebilir. Kontrol etmek, ilk başta güven verir gibi görünse de, sürdürülebilir değildir. Çünkü uzun süreli olarak zihnimize yarardan çok zarar verebilme gücüne sahip olabilir.
Bunun nesi zarar verici olabilir ki diye soruyor olabilirsiniz. Zarar vericidir çünkü hayat, doğası gereği akışkandır. Onu ne kadar sıkı tutmaya çalışırsanız, o kadar kayganlaşır. Tutundukça yorulursunuz. Yoruldukça kaygınız artar. Kaygı arttıkça daha fazla kontrol etme ihtiyacı hissedersiniz. Bu kısır döngü, zamanla tükenmişliğe ve duygusal kopukluğa neden olabilir.
Halbuki, içinize bir dönüp bakabilsek, muhtemelen kontrol etmeye çalıştığınız şeyin çoğu zaman dış dünya değil, içinizdeki belirsizlik ve güvensizlik duygusu olduğunu fark etmek önemli bir dönüm noktası yaratabilir. Ve bazen en büyük değişim, kontrol etmeyi bırakmakla değil, neyi neden kontrol etmeye çalıştığınızı fark etmekle başlar.
   Kendinize şu soruyu sorarak başlayabilirsiniz:
   “Hayatı kontrol etmekle meşgulken, aslında yaşamayı ne kadar erteliyorum?”
   Ve belki de bir sonraki adım şu olabilir:
   “Bugün, sadece bir şeyi olduğu gibi kabul edebilir miyim?”
Çünkü bazen en derin iyileşme, hayatı yönetmeye çalışmaktan değil, hayatla ilişkimizi gözden geçirmekten geçer. Kontrol edemediklerimiz hakkında kontrolü ve endişeyi bir kenara bırakabildiğimiz nice günlere.
 

Her şeyi kontrol etme ihtiyacı zihinsel yorgunluğumuzun görünmeyen kaynağı mı?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.