Hasan Hastürer

Uygar dünyayı ıskalamış Mollaların, İran’a ödettiği bedel…






“Yağmur bulutlarını bombalamak” ifadesi, yapay yağmur elde etmek için kullanılan bir yöntem olan bulut tohumlama tekniğini ifade eder. Bu teknikte, bulutlara özel kimyasallar (genellikle gümüş iyodür) püskürtülerek yağışın tetiklenmesi amaçlanır.

1960’lı yıllarda ABD tarafından geliştirilen sistem günümüzde 24 ülke tarafından uygulanmaktadır. Türkiye’de 1990’larda İSKİ tarafından İstanbul’da ve değişik zamanlarda İzmir ve Ankara’da uygulanmıştır. Bulut tohumlama olayı Türkiye’de günlük dilde yağmur bombası’ adıyla anılmaktadır.

***

Yazımın devamı İsrail –İran savaşı.

Peki, neden yapay yağmurdan girdim? Çağdaşlık ve çağdışılığı anlatmak için.

Zaman tünelinde oldukça uzun yolculuk yaparsak neredeyse bütün dinlerde YAĞMUR DUASIYLA buluşuruz.

Yağmur mevsiminde yağmur yağmaz ve kuraklık tehlikesi artarsa din adamlarının öncülüğünde yağmur duasına çıkılırdı.

   “Yağmur duası, Arapça’da “istiska” olarak bilinen ve yağmur yağdırması için Allah’a yapılan özel bir duadır. İslam’da, kuraklık ve su ihtiyacı durumunda yapılan bir ibadet olarak kabul edilir.” 

***

Kıbrıs’ta duayla yağmur davetinin örnekleri var mı?

Var.

   Kıbrıs’taki en önemli Ortodoks Manastırı olan Trodos Dağları’ndaki Kikos Manastırı’nın koridorlarında yüz yıllarca önce çizilmiş duvar resimlerinin birinde Ortodoks ve Müslüman din adamlarının yağmur duası buluşması vardır.

   Rivayete göre Hristiyan din adamları yağmur duasına çıkmış, ancak yağmur Müslüman din adamlarının katılımı sonrası başlamış ve kırk gün kırk gece sürmüş.

   Gerçek mi?

   Bence değil. Dini inancı artırmak için geçmişten aktarımlar masalımsı olarak anlatılırdı. Benzer örnekler bulmak olası. Bilimde uzaklaşmak, her türlü olumsuzluğa hatta felakete yakın olmaktır.

Kimyasallarla bulutların tohumlanmasıyla yağmur yağdırmak mümkün ve bunun bilimsel izahı var, sonuçta.

Eğer bu iş yağmur duasıyla olsaydı, dünyadan kuraklık yaşanmazdı.

Zamanı geldi mi dualar okunur, yağmur yağardı.

***

Gelelim İsrail – İran savaşına.

İsrail, Orta Doğu için var olduğu günden başlayarak giderek artan bir tehdittir.

İsrail’in Yüzölçümü (Batı Şeria ve Gazze Şeridi hariç): 22.072 km kare. Nüfus ise Batı Şeria ve Gazze’deki İsrailliler hariç 9 milyon 300 bin dolayındadır.

Bir avuç ülke ve neredeyse İstanbul’un yarısı kadar bir nüfus.

İran’ın yüzölçümü 1 milyon 648 bin 195 kilometrekare, nüfusu ise yaklaşık 89,5 milyon.

İran, İsrail’den 74.6 kat daha büyük, nüfusu ise 9.6 kat fazla.

Hem yüz ölçümü hem de nüfus bakımında kıyaslanamayacak bir büyüklük ve fazlalık.

Ve sayısal değerleri bu İsrail’in sınır komşusu ülkeler bir yana iki başkenti Tel Aviv – Tahran arasında 1585 kilometre uzaklık olan İran’ı vuruyor, sonuç olarak da kazanan taraf olacağı kabulleniliyor.

Kınamanın ötesinde kimse, kınamanın dışında kılını kıpırdatamıyor.

İran’a yapılan operasyonun hazırlanış geçmişi bir buçuk yılı buluyormuş. Harekat başlarken İran ordusunun komuta kademesi ve nükleer bilim insanları öldürüldü. Bir ekleme, 2010 yılından beri pek çok İranlı Nükleer bilim insanı İsrail’in hedefi olup, öldürüldü.

***

Dün akşam değerli bir arkadaşım alıntı bir paylaşımı bana da iletti.

“İran, İsrail saldırısı karşısında çaresiz. Tam bir hezimet ve tükenmişlik yaşanıyor.

Genelkurmay başkanı başta olmak üzere en üst düzeydeki 20 komutan öldürüldü. Bütün ekonomik hedefleri vuruluyor.

Mollalar süslü cümlelerle İsrail’i nasıl yeneceklerini yalancı pehlivan edasıyla sallarken, olan dost ve kardeş İran halkına oluyor.

“İrticanın kıskacında yıllardır kıvranıyorlar” girişinden sonra yazının devamında şu bölümü de paylaşmak istedim:

“İsrail’i vurmak için İran’ın konuşlandırdığı gizli füze üslerini İsrail istihbaratı aylar öncesinden tespit etmiş, yakınına silahlı dronları gizlice taşımış,  saklamış ve hareket başladığında dronları kaldırarak bütün füze üslerini yerle bir etmiş.

İki yüzden fazla İsrail savaş uçağı, İran hava sahasında yüzlerce kilometre yol kat edip bütün hedeflerini vurmuş ve tek bir uçak kaybı bile vermeden geri dönmüşler.

İran hava savunma sistemi, yerden havaya füzelerine kör ve sağır kalmış, İsrail uçaklarını ne görmüş ne de vurmuşlar…

İran’ın İnternet ağının tamamını siber saldırı ile durdurmuşlar. Bütün kurumları, bankaları, sağlık sistemi çökmüş; işlem yapamayacak durumda.

Yobaz mollalar on yıllardır kadının saçı, kılı, tüyü, giysisi, nasıl eğitil(meye)ceği, araç kullanıp kullanamayacağı, saat kaça kadar sokağa çıkacağı konularını çözmeye çalışmaktan çağı, moderniteyi, uygar dünyayı ıskalamış durumda.

İstihbarat teşkilatı muhalif kovalamaktan, kafasına uymayan yurttaşlarının yaşam biçimine müdahale etmek için takip etmekten İsrail istihbaratını izlemeyi unutmuş.

Tam bir ders çıkarıcı sonuç!”

Uygar dünyayı ıskalamış Mollaların, İran’a ödettiği bedel…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.