Hasan Hastürer

Sahte diplomaların kara lekesi, daha da büyüyecek…







Milletvekilliği seçim sonuçları kesinleşip, seçilenler belli olduğu günün ertesinde gazetelerin alışılmış bir ön sayfa düzeni vardır.

Seçilen elli milletvekilinin, bölgelerine ve partilerine göre fotoğrafları tam sayfa olarak yayınlanır.

Haber servisleri o ön sayfayı görülebilir bir yere asar.

Gerektiği zaman yararlanır.

Bu girişi neden yaptığım, yazının devamında anlaşılacak.

   Uzunca bir süre, sahte reçete meselesiyle gündem saptırıldı.

   Meydanın büyük kesimi, anlı şanlı pek çok “gazeteci” balıklama konuya daldı.

   Toplamda 60 milyon TL’lik, tırnak içince vurgundan bahsedilirken, şu ana kadar, polisin tek yanlı olarak ulaştığı rakamın toplamının bir milyon TL’nin çok altında olduğu konuşuluyor.

   “ Sahte reçete” olayına ilk günden temkinli yaklaştım.

   Yazdıklarım ve söylediklerim ortada.

   Sahte reçete meselesinde en zorda olanlar, düğmeye basıp polisi doktorların, eczacıların kapısına dayandıranlardır.

   Örneğin Sibel Siber’in tutuklanma sürecinde iki hafta, polis artı siyasi yapı kafa kafaya vermiş. Polise sormuşlar, “Emin misiniz?”.

   Tek sözcükle, “Eminiz” yanıtını alınınca Sibel Siber’i tutuklayıp, yargı önüne çıkarmadan öte “İTİBAR KATLİAMI” için harekete geçildi.

   Şimdi söz sırası eczacılarda ve doktorlarda.

   Yapılan açıklamalarda, konuşmalarda, operasyonun karar vericileri ve uygulayıcılarına hesap soruluyor.

   Şimdi de SAHTE DİPLOMA KONUSU gündemde.

   Bu  konuya da sahte reçete konusunda olduğu gibi temkinli mi yaklaşıyorum?

   Üstüne basa basa söyleyeyim, HA-YIR…

   Sahte diploma konusu, örgütlü çete işidir.

Bizim toplumumuzda sahte diploma geçmişi, bizde yükseköğretim kurumu sadece Öğretmen Koleji, olduğu 1974 öncesine kadar uzanır.

Irak’ta 1970’te kapatılan bir üniversiteden alınmış bir diploma, bizim buralarda işleme konuldu.

Dahası hiç gidilmeden Amerika’dan, profesörlük hariç tüm yüksek lisans diplomaları alınmış.

Gelelim bugünlere…

   KKTC’de yabancı öğrenci sayısında konulacak hedeflere ulaşmak için,  yirmi kusur üniversiteye hiç gerek yoktu.

   Devlet politikasıyla, toplam kalite anlayışına sadık üç, beş, hade on üniversiteye izin verilir, onların denetim altında, üniversiteye yakışır büyümesine kapı açılırdı. Üniversiteler ticarethane, öğrenciler de müşteri olmazdı.

Konuşulan sahte diploma sayısı, yükseköğrenimde algımızın, rezil rüsva olmasına yeter de artar bile.

   Ancak herkes hazırlıklı olsun, sahte diploma soruşturması bastırılmazsa, siyaset ve üst düzey bürokrat dünyamızdan sahte diploma sahibi olanların, portre fotoğrafları sırayla dizildiği zaman gazetelerin ön sayfasını çok rahat dolduracak.

Bu satırları yazarken, azıcık bilgi toplamaya çalıştım, sahte diplomalı kimler varmış, kimler…

   Anladığım kadarıyla, sahte diploma meselesiyle, siyaset dünyamızda “BUDAMA DA” yapılacak.

   Düşünebiliyor musunuz, sahte diplomalar, sadece torpilli bazı kişilere özel “sunulmuyor.”

   Resmen, hıyar, domates, karpuz gibi satılıyormuş.

   Yeşilırmak’ta tarımla uğraşan bir köylü anlatmış: “ Bana da gelip, 50 bin TL’ye diploma isteyip istemediğim soruldu. Ben de, ne yapacağım diplomayı?, diyerek reddettim.”

Sahte diploma konusu, üniversite dünyamızda kara bir lekedir.

   Kara leke, ıslak mendille ya da birkaç kez yıkamayla çıkmayacak kadar koyu ve büyüktür.

Herkes bilsin, sahte diplomaların kara lekesi, daha da büyüyecek…

   Son bir uyarı, üniversitelerin, diplomaya da kaynak olan verilerinin bulunduğu bölümler, özel koruma altına alınsın. YANLIŞLIKLA, YANGIN ÇIKAR MI ÇIKAR!!!

Sahte diplomaların kara lekesi, daha da büyüyecek…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.