Bir toplumun, sivil ve nitelikli demokratik yaşama sahip olması için, kısa sayılmayacak bir zamana gereksinimi vardır.
Rumların, Kıbrıs adasında Megalo İdea’ya bağlı, Helen Milliyetçiliği temelinde sürdürdüğü mücadele, doğal olarak Kıbrıs Türk Halkı’nı kendi değerlerini koruyan bir mücadele noktasına getirmiştir.
Sivil toplum örgütlenmeleri de, bütünlüklü mücadelenin izin verdiği oranda gerçekleşti.
Ticaret Odası, Kıbrıs Türk Sermayesinin oluşması amaçlı “Türk’ten Türk’e kampanyası”yla eş zamanlı olarak 1958’de başlatılan çalışmaların ardından 15 Mayıs 1959’da resmen kuruldu.
Türk – Sen’in var oluş sürecinde siyasi bir misyon vardır.
***
21 Aralık 1963 sonrası, Kıbrıs Türk Halkı gerçek anlamda en zor döneme girdi. Urup sivilleşmenin olduğu 1968 yılında sendikalaşmaya izin verildi.
Bugünkü Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası o yıl Kıbrıs Türk İlkokul Öğretmenler Sendikası olarak kuruldu. Kıbrıs Türk İlkokul Öğretmenler Sendikası’nın kuruluşu KTÖS’ün kuruluşu olarak kabul edilir.
KTÖS’ün kuruluşunda en ön saflarda TMT’de önemli görevler üstlenen ilkokul öğretmenleri vardı. Bir anlamda KTÖS’ün örgütlenme alt yapısı, TMT’deki deneyimli kadrolarla oluştu.
Sendikal mücadele, Kıbrıs Türk Halkı’nın varoluş ve yükselişinin parçası olarak sürdürüldü.
***
Bu anlayış KTÖS’e siyasi anlamda da görevler yükledi.
Gün geldi Bayraktarlıkla çatışıldı. Ancak o çatışmalar bile KTÖS’ü farklı uçlara savuramadı. Kimse KTÖS’e “HAİN” diyemedi.
KTÖS’te 1975 – 1993 yılları arasında aktif görev üstlendim… Kişisel çıkarların, zümresel çıkarlardan, zümresel çıkarların, toplumsal çıkarlardan önde olamayacağını da KTÖS’te hem öğrendim, hem uyguladım.
Bu satırların yazarı olarak BARIŞ, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ’NE EK KIBRIS TÜRK HALKININ ÇIKARLARINI KORUMA İLKESİNDEN HİÇ KOPMADIM. Bunu KTÖS YILLARIMDA ÖĞRENDİM.
***
Siyaseti, sadece partilere teslim etmemek gerektiğini de, genel geçer doğru kabul ettim. Her birey ve her sivil toplum örgütü, toplumsal kazanıma hizmet özeniyle, siyasete katkı yapmalı.
Bu temel anlayışı benimsemem nedeniyle, sendikaları, nitelikli sivil toplum örgütlerini, demokrasimiz için sigorta, Kıbrıslı deyişiyle asfalya gördüm.
Sendikalar, toplumcu düşünceden uzak, dar, zümre çıkarı örgütü olmaz. Böyle davranış içine girenler, önce üyelerini devamında Kıbrıs Türk Halkına, zarar verir, ihanet eder.
***
Turgut Avşaroğlu, KTÖS’ün kuruluşunda aktif yer almış, devamında Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nde KTÖS’ü temsil etmiştir.
Avşaroğlu, sosyal medyadaki bir paylaşımında, bakınız, KTÖS’ün yola çıkış yıllarını, ne güzel anlattı:
“İki tür sendikacılık vardır.
1.Devrimci sendikacılık
2.Sarı sendikacılık
KTÖS 1968’de kurulurken, sarı nedir, devrimci sendika nedir bilmeden, meğer biz devrimci bir sendika kurmuşuz. Bizim solculuğumuz, kitaplardan değil, pratikten geliyordu. BEY yönetimine karşı baş kaldırırken, Denktaş’a karşı mücadelenin dozunu artırırken, “Toplum sorunları ile zümre sorunları iç içe bir bütündür. Toplum sorunları çözülmeden zümre sorunları çözülemez” derken, meğer solculuk yapıyormuşuz.
İlk yaptığımız sendikal eylemde, Denktaş karşımıza geçip, “Ben işçiden, ben köylüden, ben göçmenden, ben memurdan kesip, öğretmene artış veremem der demez, hemen arkasına sendikamızın devrimciliğini tescil eden şu komünistlik ilkesini ortaya attık:
“Biz asla, memurdan, işçiden, çiftçiden, göçmenden kes ve bize ver demiyoruz ve demeyeceğiz. Öncelikle herkes hakkını alacak ve ondan sonra da öğretmen alacak.”
İşte kıyamet ondan sonra koptu. Tüm kesimler hakkını öğretmen sayesinde almaya başladı ve en son da sıra öğretmenlere geldi. KTÖS, TOPLUMDA SAYGIN BİR YER EDİNMİŞSE BU İLKE SAYESİNDE EDİNDİ.”
***
Sağlıklı bir bedende, her organ görevini yapar… Yapmazsa, o beden sağlıklı olmaz. Sağlıklı bir toplumsal yapı içinde, tüm kurum ve kuruluşlar da görevini yapacak Toplumsal işlevini yapmayan sivil toplum örgütleri, sendikalar, -MİŞ gibidir..
Yorumlar kapalı.