Hasan Hastürer

Portekiz Başbakanı’nın istifası… Bizde olsa, ne olurdu?






Önceki akşam saatlerinde dünya haberlerine göz atarken, “Portekiz’de yolsuzluk skandalı: Başbakan istifa etti”, başlıklı bir haberle buluştum.

   Haberin girişindeki özet de şöyle: “ Portekiz’de polisin yolsuzluk soruşturması kapsamında Başbakanlık konutu ve bakanlık binalarına düzenlediği baskının ardından Başbakan António Luis Santos da Costa istifasını açıkladı.”

***

Daha haberin detayına gitmeden, polisin, Başbakanlık konutu ve bakanlık binalarına baskın düzenlemesi, dikkatimi yukarılara taşıdı.

   Biraz daha habere göz atınca soruşturmanın, Montalegre’deki lityum madeninin ruhsat sürecinde ve Sines kenti yakınlarındaki yeşil hidrojen üretimi planlarında rüşvet ve adam kayırma suçlamalarını da içerdiğini öğrendim..

Konuyla ilgili Başsavcılıktan yapılan açıklamada, polisin baskın düzenlediği yerler arasında Başbakanlık konutu ile Çevre ve Altyapı bakanlık binalarının da bulunduğu ifade edildi.

Ve oldukça ilginç, Yüksek Mahkeme’nin, şüphelilerin kanunsuz işlerde Başbakan’ın adını kullandığı ve Başbakan’ın bu işlere dahil olduğu şüphesini incelediği kaydedildi.

***

Sekiz yıldır Portekiz Başbakanı olan Sosyalist António Luis Santos da Costa’nın Sosyalist Partisi 2026’da yapılacak parlamento seçimlerinin de favorisi görünüyor.

Bu gelişmeler üzerine António Luis Santos da Costa’nın canlı yayında istifasını açıklarken söylediği şu sözler, siyasi ahlakla bağlantılı olarak kitaplarda yer alacak içeriktedir:

   “Benim anlayışıma göre Başbakanlık makamı, makamda bulunan kişinin doğruluğu dürüstlüğü hakkında hiçbir şüphe bulunmamasını, hele bir suç işlediğine dair hiçbir şüphenin olmamasını gerektirir.”

***

“… Başbakanın adı kullanılmış ve Başbakan’ın bu işlere dahil olduğu şüphesi inceleniyormuş.”

Yani Başkanla ilgili eldeki veriler, ilk açıklamalara göre kesin değil.

Buralardan bakınca, bu boyutta bir operasyonda polis ve de savcılık çürük tahtaya basmaz herhalde.

Başbakan António Luis Santos da Costa, sonuçta suçlu bulunmayacağından emin. Ancak ne diyor… Bu koltukta oturan hakkında şüphe olmayacak, hele bir suç işlediğine dair hiç şüphe olmayacak…

***

   Bizim işimizin bir parçası da bizim dışımızda yaşananları bize uyarlayarak olası sonuçları tartmaktır.

   Hiç kuşkum yazıyı okurken ilk satırdan  başlayarak, “Bizde olsa, ne olurdu?” diye sordunuz.

   Aslında “bizde” derken Kıbrıs’ın bütününü ve parçası olduğumuz yakın coğrafyamızı kastediyorum.

   Savcılık ve polis, böyle bir operasyonu yapıp, Başbakanın konutunu ve bakanlıklara soruşturma kapsamında baskın düzenleyebilir miydi?

   Kendi soruma, tek kelimeyle yanıt vereyim: “İMKANSIZ.”

Portekiz Başbakanı’nın istifası… Bizde olsa, ne olurdu?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 9 Kasım 2023, 11:37

    Birzamanlarin koltukta oturan zat, iskeleyi peskes cekti, hatta iskele planlari RANT ismini aldi. Aile uyesi vede diger ortak hep birlikte Iskelede satmadiklari arazi birakmadilar. Koltukta oturan, ranti geciriyor ortaklarda hemen ise koyuluyor ne kadar guzel, soru soran yok, hesap soran yok, gosterimli bir sorusturma aciliyor sonra unutuluyor, raflarda tozlanmaya birakiliyor, geleneksel bir aliskanlik, herhalde koltuklari tutanlarin hepside ayni gemide, koyun keci olayi. Hepsi suclu.

    Cevapla