Hasan Hastürer

Palm Beach örneği… Ve devlet yargısıyla birlikte, mallarına sahip çıkmazsa…






Şimdiki uygulamayı bilmem. Ancak uzun süre, ayın yirmisi gibi, hazinenin maaş ödemesine uygunluğu kontrol edilir, eksik kalan kısım da Ankara tarafından karşılanırdı.

   Kıbrıs Türk Toplumu, geniş çaplı sorun yaşadığı zaman da, örneğin 2000’li yılların başındaki banka krizi gibi, mevduatlarının kuruşuna kadar ödenmesi Türkiye’nin katkısı ile mümkün olmuştu.

   Türkiye’nin bize yardım etmesinden şikayetçi olmam elbette. Benim şikayetim, devletin gelir kaynaklarına sahip çıkmaması ve birileri devlet olanaklarından haksız kazanç elde ederken, devletin avuç açar konuma getirilmesidir.

***

   Bu satırların yazarı olarak inancım, yüzde yetmişlere dayanan hatta aşan, kayıt dışı ekonominin geriletilmesi ve olması gereken vergi disiplinin sağlanması halinde, KKTC’nin kendi öz kaynaklarıyla Doğu Akdeniz’in İsviçre’si olabileceğidir.

Sadece refah düzeyleri, seyahatler, harcamalar takip altına alınsa, vergilendirilmeyen kaynaklara ulaşmada ipuçlarına ulaşılır.

Adamın ödediği vergi ortada. Gönyeli Yenikent’te oğluna 750 bin sterline ev alır. Bir Allah’ın kulu da bunun hesabını sormaz.

***

   Yıllardır Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi ile Vakıflar’a basit bir istekte bulunuyorum.

   “Kiraladığınız taşınmaz malların ne kadara, hangi sözleşme koşullarında kimlere kiraladığınızı kamu oyuna açıklayın.”

   Kişisel taşınmaz malları kiralanmasıyla ilgili değil talebim.

   Devleti, bir anlamda devlet sayılan vakıf mallarını soruyorum.

   Gık yok.

***

Palm Beach bu bağlamda en çarpıcı örnektir.

   Birinci kiracı diye isimlendirilen kişi, yaklaşık 50-60 bin dolar yıllığına Palm Beach Hotel’i kiraladı. Mükellefiyetlerini eksiksiz yerine getirmezken, dönüp devletin malını ikinci kiracı diye tanımlanan bir başkasına, yıllık 500- 600 bin EURO’ya kiraladı. Dahası öyle bir sözleşme yaptı ki, devlete ödediği kiranın on katından fazlasını talep etmeyi kendinde hak gördü, görmeye devam ediyor..

Bu konunun yıllardır takipçisiyim.

   Derdim, birinci ve ikinci kiracı arasındaki haklılık haksızlık değildir. Derdim devletin malı üzerinden birinci kiracı konumunda olanın haksız kazanç elde etmesidir.

   Efendim, Devlet Emlak ve Malzeme Dairesiyle yaptığı sözleşme kendini devletin malını istediği gibi kiralama hakkı verirmiş.

Hade canım sen da…

   Bu durumda birinci kiracıya haklı diyen, en aşağıdan, savcılığa oradan yargının her kademesinde herkese sorarım, “Siz şahsi taşınmaz malınızı birine kiralasanız ve size verdiği kiranın on katına bir başkasına kiraladığını duysanız, su içip yerinize mi oturursunuz?”

   Bir süre önce öğrendim. Şu an Palm Beach Hotel’i, yirmi milyon doların üzerinde yatırım yaparak işleten ikinci kiracı, herhangi bir statü kazanımı olmaksızın devlete ayda 50 bin EURO vermeyi teklif edip bir ay da vermiş… Sonra savcılık, Maliye’ye bu parayı alamazsınız, demiş.

   Kamu vicdanın kabul etmediği hiçbir uygulama ve yargı kararı adil sayılmaz.

   Yargının görevi, kitabına uydurulmuş, haksız kazançlara, KILIFI TAMAMDIR DİYE ONAY VERMEK DEĞİLDİR.

***

2025 yılının bütçesi komitede ve sonrasında Meclis’te olacak.

2025’in Maliye açısından kolay olmayacağı ortada.

Çalışan ve emekli maaşları, bütçede önemli bir kalemi oluşturuyor. Bütçe geçen yıla göre daha büyük.

   Peki gelirlerin, giderleri karşılaması kolay olacak mı?

   Eğer devlet, yargısıyla birlikte, mallarına, gelirlerine sahip çıkarsa kolay olabilir. Ama Palm Beach ve benzeri örneklerde devlet, yargısıyla birlikte, mallarına, gelirlerine sahip çıkmazsa, devletin ensesinden haksız para kazananlar kahkahalarla gülerken, devlet ağlayacak…

Palm Beach örneği… Ve devlet yargısıyla birlikte, mallarına sahip çıkmazsa…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.