Hasan Hastürer

Ortadoğu’da, savaş bombasının pimi bir kez daha çekilmişken…







Yıllar önce dönemin Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Washington’da temaslarını sürdürürken, o zaman gündemde olan Irak konusunda, Türkiye’nin kaygılarının sorulması üzerine, “Gayet tabii ki kaygılarımız var. Bizim ulusal politikamız bu işin savaşsız halledilmesidir” demişti.

Çok hoşuma gitmişti Özkök’ün kısa ama özü doğru yanıtı.

***

   Bir sohbet sırasında, askeri bir yetkiliye,  askerlerin doğal olarak sürekli savaş senaryoları yaptıklarını bu nedenle sorunların çözümünü öncelikle savaşla sağlamayı hedeflediklerini söylediğim zaman, “Yanılıyorsunuz” dedikten sonra şu kısa cümleyle görüşünü netleştirmişti. “Sorunların çözümü askerlere bırakılsa hiç savaş çıkmaz.”

Bu görüşü, doğruluğu ya da yanlışlığı bir yana, üst düzey bir askeri yetkili tarafından seslendirildiği için not etmiştim aklıma.

***

   Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik füze saldırısı ve paralelinde yıldırım kara harekatıyla Ortadoğu’da savaş bombasının pimi bir kez daha çekildi.

   Kıbrıs adasının da içinde bulunduğu Ortadoğu hatta biraz daha doğuya kayarak Hazar kıyılarına kadar olan bölgede var olan yaklaşık 100 yıllık yapının ciddi bir değişim görmesi uzun yıllardır gündemdedir.

Ortadoğu da sular bir türlü soğumuyor. Sıcak bir bölge. Bu bölgenin en önemli karakteristik yanlarından biri sorunların diplomasi yerine çatışma ile çözümlenmek istenmesi.

Kuşkusuz bunun nedenini salt bölge insanının ve yönetenlerin sıcakkanlılığın ötesinde “ateşli” olmalarında arayamayız.

***

   Ortadoğu insanının belki de en önemli talihsizliği sorunlarla, gerilimlerle, sıcak çatışma ve savaşlarla yaşamaya bağışıklık kazanmasıdır.

   Bu durum bölge insanına çok ağıra mal olmasına karşılık, bölge üzerine hesabı olan güçlerin beklentilerine kapı hep uygun aralıkta tutulmuştur.

Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde şekillenen bölgedeki yapı çeşitli nedenlerle bir türlü özümsenmemiş, her zaman için bombanın patlama riskini canlı tutacak fitilde yanma olması sağlanmıştır.

***

Gerçek anlamda demokrasi, oyunlara, hesaplara karşı önemli bir güvence olacağından istikrarlı bir demokratik yapının bölge ülkelerinde kurumlaşması bugüne kadar engellenmiştir.

   Bugün bölge ve dünya barışı için tehdit unsuru görülen siyasi kimlikler, onları tehdit unsuru görenlerin gizli ya da açık destekleriyle o konuma gelmişlerdir. Hatta bu coğrafyada demokrasi unsurlarının bastırılmasına dış dünya seyirci kalarak suç ortağı olmuştur.

***

Depremde fay hatlarında enerji birikir. Büyük deprem yaşanan bölgelerde uzun süre büyük ölçekli deprem olmayacağı bilimsel yaklaşımlarla öngörülür.

   Halbuki, Ortadoğu’da savaş riski sayılan “fay hattı” her kırılmanın ardından kısa süre sonra yine, yeni kırılmanın eşiğinde kabul edilir. Depremin merkez üssü Irak olur, Suriye olur, Filistin olur, hiç fark etmez..

Her defasında bölgede taşların yerinden oynayacağı söylenir, tıpkı şimdi Hamas – İsrail savaşında olduğu gibi.

Ancak taşların en geniş alanda oturduğunu bir türlü göremedik. Kolay kolay görüleceği de yok.

***

İsrail, Gazze’ye kara harekatı için hazırlıklarını tamamlamış görünüyor.

Bu satırları yazarken henüz başlamamıştı. Belki de sizler okurken başlamış olacak.

Ancak konuyla ilgili uzmanlara dayalı yorumlara baktığım zaman, yanıtı aranan sorulardan biri şu: “ İsrail’in kara saldırısı hangi riskleri taşıyor?”

Bu soruya yanıt arayışında yapılan değerlendirmelerden bazı alıntılarla yazıma nokta koyayım:

   “Hamas’ın silahlı kanadı İzeddin El Kasım Tugayları, İsrail saldırısına hazırlanmış olmalı. Patlayıcılar yerleştirilmiş, baskınlar planlanmıştır. Tünel ağını İsrail güçlerine saldırmak için kullanabilirler.

2014’teki saldırıda, İsrail’in piyade birlikleri anti tank mayınları, keskin nişancılar ve baskınlarla ağır kayıplar vermiş, Gazze kentinin kuzeyindeki bir mahallede yaşanan çatışmalarda da yüzlerce sivil ölmüştü.

İsrail’in 1,1 milyon Filistinli’nin Gazze Şeridi’nin kuzey yarısını tahliye etme talebinin nedenlerinden biri de bu.

   Hamas’ın elindeki rehinelerin birçoğu İsrailli ama aralarında çok sayıda yabancı ülkelerin vatandaşı ya da çifte vatandaşlığa sahip olanlar da var. İsrail’in kara saldırı rehineleri nasıl etkiler?

Bölgenin en büyük askeri güçlerinden İran, İsrail Kara Saldırısıyla, savaşa fiilen katılırsa, savaşı 365 kilometre karelik Gazze şeridinin dışına çıkaracak.”

Ortadoğu’da, savaş bombasının pimi bir kez daha çekilmişken…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.