Başlığı, yazımın sonuna bırakmadan, en başta yazdım.
Şimdi devam ediyorum.
Devam kısmına geçtikten sonra KIB-TEK’in resmi internet sayfasında bulunan, “KKTC’de Elektrik Üretim Santralleri” başlığının altında yer alan bilgilerden bir bölümü sizlerle paylaşayım:
“1994 yılına kadar elektrik ihtiyacının az bir kısmı 1970’lerden kalma, ilkel, motorinle çalışan gaz türbini santrallerden üretilirken, enerji ihtiyacının büyük bir kısmı Güney Kıbrıs’tan karşılanmaktaydı.
1990 yılında Türkiye’nin desteği ile elektrik üretimi için ciddi anlamda adım atıldı ve tamamı Türkiye tarafından karşılanan 125 milyon $’lık yatırımla günün şartlarına göre çağdaş Buhar Türbini Santralı Teknecik bölgesinde kurulmaya başlandı. Tamamlanan ilk ünite 1995 yılında diğeri ise 1996 yıllarında devreye girdi. Santral, iki üniteden oluşmaktadır ve her ünite 60 Megawatt (MW) olup toplam 120 Megawatt gücündedir. Santrallerde yakıt olarak no:6 fuel oil kullanılmaktadır. Buhar Türbini Santralinin devreye girmesiyle Güney Kıbrıs, K.K.T.C.’ye verdiği elektriği 1996 yılı Mart ayında tamamen kesti. Bu tarihten itibaren bu santral, 2003 yılına kadar ülke enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını tek başına karşıladı. Bu amaçla o dönemde hem zaman, hem de üretim açısından % 95’in üzerinde çok yüksek bir emre amadelikle çalıştı.”
Alıntı yaptığım bölümün tamamına şu linkten ulaşmak isteyen ulaşabilir.
https://www.KIB-TEK.com/uretim/
***
Birinci paragrafta, örtülü bir çekingenlikle yazılanın öz şudur.
“21 Aralık 1963’ten 20 Temmuz 1974’e kadar değil, Mart 1996’ya Rum tarafı bize elektriği verdi. Hem de ücretsiz. 1974 sonrası küçük çaplı üretime başlandı. Dikmen’de sesi çok uzaklardan duyulan bir santral vardı.
Uzun yıllar Rum’dan bedava alınan elektrik, kendi yönetimimiz tarafından halka parayla satıldı.”
***
KIB-TEK elektrik üretiminde talihsiz diye niteleyeceğimiz kazalar oldu.
Onları bu yazının bütününde sıralarsam, vurgu yapmak istediğim önceliklerin dışına çıkarım.
***
Ancak şunu belirtmek isterim.
Teknecik elektrik santrali, 1990- 1996 aralığında Türkiye’nin 125 milyon dolarlık katkısıyla var edildi.
Ancak o günün şartlarında, sıkıntısız sürdürülebilirliği konuşulup, tartışılmadı.
O dönemde Türkiye’den bilirkişilerin hazırladığı bir raporda, orta ya da uzun vadede Teknecik Elektrik Santrali’nin sorun kaynağı olacağı çok net bir şekilde yazıldı.
Bu rapor KKTC’nin kurumsal yapılarından birinin arşivinde olması gerekir diye düşünüyorum. Ancak söz konusu saman ince kartonlu, kapağıyla birlikte TC Lefkoşa Büyükelçiliği arşivinde bulunduğunu adım gibi biliyorum.
***
1963 – 1974 arası elektriği Güney’den değil Rum’dan aldık. Hem de parasal karşılık vermeden. “Bizi devletten dışladılar. Bir de elektriksiz bırakamazdılar” görüşünün altına da imzamı atarım.
***
Bugün için fazla söze gerek yok.
Rum elektriği kesip, KIB-TEK’le baş başa kaldıktan sonra elektrik derdimiz hiç bitmedi. Elektrik tarifeleri halkın gelirine göre pahalı oldu. Elektrik değil ama elektrik faturaları hem garibanları hem üretim tesislerini çarptı.
KIB-TEK, her dönemde kötü yönetildi.
KIB-TEK ihalelerinden zengin olmaktan öte servet sahibi olanları, bu toplum isim isim bilir.
KIB-TEK’in kötü yönetimi halkın KIB-TEK’i sahiplenmesi neredeyse ortadan kaldırdı.
***
… Çok bildik ve doğruluğu tartışmasız bir söz var. DOĞA BOŞLUK TANIMAZ…
Kötü yönetimler, KIB-TEK’i ve toplumu düşünemeyen karar ve uygulamaların bütünü, bu gün yaşananların kaynağıdır.
Elektrik konusunda, kimin tenceresinin dibinin ne kadar kara olduğu halkın, merak listesinde yoktur.
Neyse, bugünlük bu kadar…
Yorumlar kapalı.