Hasan Hastürer

Kadının adı, aklının gücüyle var…






   “Kadının adı yok”, rahmetli Duygu Asena’nın 1987’de basılan kitabının adı.

   Kitapta, erkek egemen ve de ikiyüzlü bir toplumda kadınları nesneleştirilip, değersizleştirilmeleri, Duygu Asena’nın biyografisinden izler taşıyarak yansıtılıyor.

   Kitap, 1988’de “muzır” olduğu gerekçesiyle toplatıldı ve satışı yasaklandı. Duygu Asena, açtığı davayı 1991’de kazandı. Bu dava kazanımı, bir anlamda kitabı içeriğiyle birlikte akladı. Türkiye’de yeni baskıları yayımlanırken, Almanya, Hollanda ve Yunanistan’da da o ülke dillerine çevrilerek yayımlandı. Çok da büyük ilgi gördü.

***

Dünyanın hemen hemen her köşesinde pozitif ayırım sürecine gereksinim duyulmadan cinsiyet eşitliği eksiksiz var olmadı.

   Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna önderlik ederken, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını, pek çok batı ülkesinden önce verilmesini sağlamıştı.

   Ancak şunu kabul etmek gerekir ki, kağıt üzerinde haklar var olsa da, çeşitli nedenlerle o haklarda gözü olanlar vardır. Bu nedenle kadın haklarının geliştirilmesinden önce korunması sadece kadınların değil, çağdaş düşünen erkeklerin de görevidir.

***

   Erkek egemen toplumlarda dürüstlük, hakkıyla elde etme bile “ADAM GİBİ”, “BİLEĞİNİN GÜCÜYLE” denilerek anlatılmaya çalışıldı.

İbrahim Sadri,  ünlü şiiri Adam Gibi’de, bakınız ne diyor:

   “… Sakız satan çocukları
Yeni çıkan şarkıları
Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim yandığım zaman böyle işte
BEN SEVDİM Mİ 
ADAM GİBİ SEVERİM…”

***

Yazımın tam burasında Meral Eroğlu geldi. (2.Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun eşi, yazdım ve silip sadece Meral Eroğlu bıraktım. Bir kadın ille de kocasının adıyla mı anılacak? Farkındaysanız kadın daha popüler olsa bile filan kadının kocası denmiyor.)

Ocak 2013’te siyasette parti değiştirmeyle ilgili, hâlâ anımsanan, “Politikanın Fahişeleri”, başlıklı yazımı yazmıştım.

   Yazının yayımlandığı gün, gülümseme çağrıştıran ilk tepki Meral Eroğlu’ndan gelmişti.

   Öz olarak, “Bu eleştirdiklerinin tümü erkek. O zaman neden kadınlarla ilgili bir benzetme yaptın da erkeklerle ilgili cinsel bir niteleme yapmadın?” demişti.

   Meral Eroğlu haklıydı aslında.

   Ve o günlerde bir başka yazımda şu cümlem yer almıştı:

   “P………n p…..ı” diye başlık atsam belki daha doğru olurdu.

***

Geçtiğimiz salı günü Acapulco’da Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği, Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği, Kuzey Kıbrıs Genç İş İnsanları Derneği, Türkiye İş Bankası ortak organizasyonuyla, “Girişimde Kadın Gücü”, başlıklı bir etkinlik vardı.

Katılıp bir bölümünü izledim.

   Sadece program dahilinde konuşulanlar değil, arada sohbet etme fırsatım olan kadınlardan dinlediklerim de ülkemizde kadınların hakkıyla öne çıkıp hak ettiği yere doğru ciddi mesafe almasını anlamama yetiyordu.

   GİKAD Başkanı İçim Çağıner Kavuklu’nun bir süre önce Afyon’da katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmanın TÜRKOFED Başkanı Süleyman Söylemez tarafından, coşkuyla anımsatılması önemliydi.

   Dört yıllık geçmişi olan GİKAD’ın kısa sürede koyduğu hedeflerin ötesine ulaşmasının Türkiye’ye de örnek olduğu Türkiye’den konuşmacıların söylediklerinden de çok net anlaşılıyordu.

Çarşamba günü konuşmaları dinlerken, yazımın başlığı aklıma geldi: “Kadının adı, aklının gücüyle var…”

Yarın, kaldığım yerden devam edeceğim…

Kadının adı, aklının gücüyle var…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.