Sulandırılır gibi olsa da, bizde Anglosakson hukukunun hâlâ geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Adaletin tecellisi sürecinde, önemli olan, suçsuza suçlu, suçluya da suçsuz muamelesi yapmamaktır.
Çok önemli olan bir diğer nokta. BİR SUÇLUYU BELİRLEMEK İÇİN 100 KİŞİYE SUÇLU MUAMELEMESİ UYGULANMAMASIDIR.
Bizde özellikle son yıllarda, bir miktar suçluyu yakalamak için onlardan kat kat fazla kişi tutuklanıp, yargı huzuruna çıkarılıyor.
Daha mahkemeye çıkarıldıkları ilk gün özellikle bir grup medya tarafından yargısız infaz edilirler.
Yargı da, yargısız infaza gıkını çıkartmıyor.
Hele polis… Polis, yargısız infaz için ORGANİZATÖR GÖREVİNİ YERİNE GETİRİYOR.
Tutuklananlar, mahkemeye getirilirken, ilgili duyan medyaya önceden haber verilir. Tutuklular, mahkeme salonuna ulaştırılırken, görüntü almak isteyenlere imkan sunmak için yavaş yürünür.
Kısa sayılacak süre içinde önce sahte reçete, meselesiyle yüzleştik.
Eczacılar, doktorlar ciddi töhmet altında kalırken. Kişilerden öte, meslekler itibar erozyonu yaşadı.
İlk günden, ortaya atılan iddialara itibar etmedim. Kuşkuyla baktım.
Bazıları ASRIN VURGUNU dedi.
İddialardan siyasi rant elde etmek isteyenler oldu.
Hiç o rüzgara kapılmadım.
Sözlü ve yazılı olarak tavrımı çok net ortaya koydum.
Suçlu varsa, suçu saptanıp cezasını çekecek.
Suçsuzlara, vaziyeti kurtarmak, iş yapar görünmek istenirse yarı yolda kalınır. Sürecin ayıbı da kişisel hanelerinden çok kurumlarına yazılır.
Sahte diploma konusu gündeme geldiği zaman, temel yaklaşımım saklı kalmasına rağmen, suçun, suçluların çok daha kolay saptanabileceği çok kolay göründüğü için, ‘sahte reçete’ meselesinde olduğu gibi suçlananlardan yana tavır koymadım.
Gelelim Yenidoğan Bebek Yoğun Bakım Ünitesi’nde, bebeklerin mamasına, alkol katılması ve 20 günlük bir bebeğin ölümüne.
İlk iki konuya göre çok daha hassas, çok daha insani bir konu.
Bu satırların yazarı olarak kişileri hedef almak yerine sistemin sorgulanmasını öne çıkardım.
Neden?
Çünkü, ortaya çıkan tablo net görünse de, fikir ortaya koymak için kesin bilgiye gereksinim vardı.
Bu coğrafyada bilgiye değer verenler azınlıktadır.
Halbuki bilgi olmadan, fikir sahibi olunmaz. Fikir sahibi olunmadan da sağlıklı sorgulama olmaz.
Önce tutuklanan hemşireler, suçlu kabul edilip, görevden el çektirilirken tutuklanıp yargı huzuruna da çıkarıldı.
Acılı bebek aileleri de ortada tek suçlu onlar göründüğü için, öfkelerini onlara yansıttı.
Araştırma ilerledikçe, alkolü mama yedirilen yedi bebekten, sadece birinin, Mihrimah Toymuradov’un ölüm nedeninin üzerinde duruldu.
20 günlük bebek Mihrimah Toymuradov’un ön otopsisini yapan Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz’in yaptığı açıklamada şu ifadeler önemli: “Ben babaya alkol tespiti olduğunu söyledim. Alkol olduğu tespitinde bulunduğumuzu söyledim. Ölüm nedeninin alkole mi herhangi organ hastalığına mı ya da basınçlı hava verilmesine bağlı olduğunu henüz bilmiyoruz.”
Mihrimah Bebeğin ölüm nedeni alkollü mama değilse, hemşirelerde yoğunlaşan suçlama, farklı bir boyut kazanacak. ‘Alkol kullanımı, hata mı hata, ama ölüme neden olan bir hata değil’, denilebilecek.
Ölüm hatalı bir tedaviyse, o hatalı tedavi yapan aranacak.
Mihrimah Toymuradov bebekle ilgili bir eksik bilgi de, annesinin hamilelikten, doğuma kadar hangi kadın hastalıkları ve doğum uzmanının kontrolünde olduğudur…
Erken doğum, beklenen bir erken doğum muydu?
Eğer beklenen bir erken doğum iseydi, bebeğin akciğer gelişiminin hızlanması için, hamilelik döneminin 24 – 34 haftaları arasında anne adayına, 24 saat ara ile 2 defa 12 mg olmak üzere, toplamda 24 mg Betametazon, kalçaya, kas içine iğne ile verildi mi?
Annenin hamileliğinden başlayarak Mihrimah bebeğin, erken sonlanan yaşam yolculuğu eksiksiz bilinmezse, herkesin kabul edeceği bir sonuca ulaşılamaz.
Yorumlar kapalı.