Hasan Hastürer

Gerçek tek, yalan sonsuzdur…






   Geçen gün sabah saydım.

   Neyi mi saydım? Bildiğimiz gazetelerin ön sayfası gibi hazırlanan PDF olarak da isimlendirilen sosyal medya yayınlarını.

   İçlerinde ciddi ekiple hazırlanan ve internet haber sitesi olanlar da var elbette. Ancak tek kişilik ordu örneğin yapılanlar da var.

   Ciddi gazete yayınlarının sayısı onun az üzerinde, 30 küsur da diğerleri…

   Her türlü genellemeyi, ırkçılık gördüğüm için bu konuda da genelleme yapmayacağım.

***

Dedikodu Kıbrıslı Türklerin atalarından gelen mirası gibi.

Yüzeysel yaklaşıp, hafife almaya eğilimimiz yüksek. Bu eğilim, zararlı, kötü niyetli, gerçek dışı her türlü beyanı cesaretlendirir.

Psikolojik sorunu olanların “dedikoduyu” kötü niyetle kullanma eğilimleri çok yüksektir.

***

Ünlü Vatan Şairi Namık Kemal, eseri Vatan Yahut Silistre 1 Nisan 1873’te sahnelendikten sonra, oyunu izleyen bazı izleyicilerin başlattığı olaylar Namık Kemal’in İbret‘te yazdığı yazılara konu olmuştu. Bunun üzerine Mağusa’ya sürgüne gönderilmişti… Namık Kemal 38 ay süren sürgün sırasında ciddi sağlık sorunları yaşamış, sıtmaya ve başka hastalıklara yakalanmıştı.

Namık Kemal, izlenimlerini not ettiği zaman Kıbrıs’ın sivrisinekleri ve dedikodusuyla ünlü olduğunu yazmıştı.

***

   Aradan 152 sene geçti. Sivrisinekler adamızda hâlâ sorun. Ancak bilimsel yöntemlerle, kurumsal ve bireysel verilen mücadeleler nedeniyle, yıllar öncesine göre, verdiği rahatsızlık ciddi şekilde azaldı.

   Peki, dedikoduda aynı, paralel azalma yaşandı mı? Hayır. Tam tersi çoğaldı.

   Yıllar evvel, iletişim olanakları sınırlıydı.

   Sınırlı olduğu için de, dedikodular, komşular arasında, ya da köy, kasaba sınırlı içindeydi.

   İletişim olanakları, sosyal medya ile birlikte sınır tanımaz oldu.

   Bir tıkla paylaşıma sokulan, bilgi temelli olmayan yaklaşım ülke sınırlarından öte dünyanın her yerine ulaştırılabiliyor.

***

Dedikodu, doğru bilginin, yalan kadar düşmanıdır. Halbuki, toplumun, insanların sağlıklı fikir sahibi olup, sorgulama yetisinin gelişmesi için bilgi esastır.

   Bilginin doğruluğu ve güvenilirliği için kaynağının kuşku yaratmaması gerekir.

   Kaynağın taşıyıcısı da insandır. Taşıyıcı insanın kimliği önemli mi?

   Evet önemlidir.

   Neden?

   Çünkü, doğru bilgi iddiasıyla paylaşım yapan kimliğini gizlerse, orada kötü niyet var demektir.

***

Kıbrıs’ta hem dedikodu hem de asılsız, farklı ya da kötü niyetli paylaşımlar yaygındır.

   Yaşı altmış- yetmişin üzerinde olanlar, “İmzasız mektupların” yaygın olduğu dönemi anımsar.

   Baskıcı rejimlerin olduğu yerde, müstear, farklı isimlerle düşünce yazısı yazanları, kötü niyetle kimlik gizleyenlerle karıştırmamak gerekir.

   Sivilleşme ve demokratikleşme geciktiği için Kıbrıslı Türkler arasında gerçeği söylemek cesaret gerektirdi uzun süre. Şimdilerde azalma olsa da hala yalanı söylemek cesaret gerektirmiyor. Gerçeği söylemek cesaret istiyor.

***

   Kıbrıs Türk toplumunda her dönemde, toplum mühendisliğine soyunanların, taşeronları olmuştur.

   Taşeronlar, etik değerler bakımından ciddi erozyon yaşayanlar arasından seçilir. Bu gruba girenler, peçeli paylaşımlar için yetenekli olurlar. Yetenek eksiklikleri varsa, o eksiklikleri profesyonel destekle giderilir.

   Kabul etmek gerekir ki, bunlarla baş etmek sanıldığı kadar kolay değildir.

Çünkü gerçek tek, yalan sonsuzdur.

Bunların yalanlarıyla mücadele etmek için insanların işlerini güçlerini bırakmaları gerekir.

   Soyut, belgesiz, kişileri hedef alan bu tür dedikodu ve yalan yanı ağır basan paylaşımlara itibar edilmemelidir.

   İtibar edilmemelidir ki, bu yönteme başvuranlar, etkisizliği görüp, zararlı faaliyetlerine son versinler.

***

Günümüz gerçekleri ortada… Sivrisinekle mücadele kolay, dedikoduyla zor…

   Zor olsa da dedikodu ve yalanla mücadele etmek, bilgi toplumu için bir yurtseverlik görevidir.

Gerçek tek, yalan sonsuzdur…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.