Hasan Hastürer

Dome Hotel çalışanları, Vakıfların namus bekçisidir…







   Girne’deki DOME Hotel, sadece Girne’nin değil, tüm Kuzey Kıbrıs’ın hatta tüm Kıbrıs’ın en önemli turizm simgelerindendir.

   1939’da hizmete girdiği zaman, çok büyük olasılıkla Girne’nin ilk çok katlı binasıydı. Girne de büyük bir köy ölçeğinde bir Akdeniz kasabasıydı.

   1974 Barış Harekatı sırasında Girneli Rumların Güneye göç edene kadar toplu olarak kaldığı mekandı.

Vakıflara verildi.

Vakıflar uzun yıllar işletmesini sürdürdü.

   Zamanla kötü yönetim anlayışının sonucu olarak Dome Hotel zarar etti, zarar ettiği için de Vakıfların sırtında kambur haline geldi. Ya da öyle taktim edildi.

   Çalışanların sendikası, çalışanlardan da onay alarak yüzde 30 maaş indirimini kabul etti. Ancak hatalı istihdam ve kötü yönetimle zarar devam etti.

                                                              ***

Vakıflar Yönetiminin CTP tarafından belirlendiği dönemde Dome Hotel’le ilgili karar aşamasına gelindi.

   Özelleştirmenin yoldaş, yandaşları çoktu.

O yıllarda, CTP ile iyi ilişkiler içinde olan Ozan Ceyhun’un da katkılarıyla Almanya’dan yatırımcıların talip olduğu konuşuldu.

   Gazetecilik hayatımın, vicdan huzurundan beslenen en onurlu duruşlarımdan birini sergileyerek Dome Hotel’de özelleştirmeye, basında tek başıma karşı çıktım. Devamında da Dome Hotel çalışanları ve Turizm Emekçileri Sendikası’nın (TES), oluşturduğu Dayanışma Turizm Ltd’in Dome Hotel’de işletme hakkını devralmasını savundum.

   2008 yılında yıllık zararı 3 buçuk milyon TL’ydi.

   2008 Mayıs ayında Vakıflar adına Hüseyin İnan ile Dayanışma Turizm Ltd. adına Bayram Karaman imzaladı.

   En yalın tanımlamayla o günden başlayarak Dome Hotel, vakıflardan para çeken bir işletme olmaktan kurtarıldı. Çalışanlar ekmek kapılarına sahip çıktı. Türkiye’den gelenlerin de dikkatini çeken örnek bir işletme var edildi.

***

Bu modeli hazmedemeyenler yok mu?

   Her zaman, tüm iktidar dönemlerinde hazmetmeyenler hep olmuştur.

   Vakıfların, taşınmaz mallarına kene gibi yapışanlar, görmezlikten gelinirken Dome Hotel’deki işletme modeline kara çalmak isteyenler, gerçek niyetlerini gizleyerek konuştu hep.

   Dome Hotel, çalışanları ekmek kapılarına sahip çıkarken Vakıfların namus bekçiliğini de yapıyor.

Dome Hotel, tarihi eser nitelikli bir hoteldir.

Yıkılıp baştan, bir otel inşası, çevreye ve tarihe duyarlı toplum kesimlerini ayağa kaldırır.

İçten yapılacak düzenlemelerle Dome Hotel’in alt yapı kalitesi yükseltilebilir. Çalışanların, kurumsal yapısı bunu yapmaya çalışıyor da…

Keşke Vakıflar, çalışanlarla birlikte hareket etmeyi becerip, yatırımların daha hızlı olmasını sağlasa.

***

   Elbette bu bir anlayış ve de vizyon meselesidir.

   Acı ama gerçek, taşınmaz malları en çok yağmalanan kurumsal yapıların başında Vakıflar gelir.

   Dome Hotel’deki model Vakıflara uygundur. Kişisel çıkar, haksız kazanç, şaibeli kiralama da yok.

   Mevcut model özü korunarak geliştirilebilir mi?

   Mutlaka mümkündür.

   Yeter ki Dome Hotel’deki çalışanların varlığına düşman gözüyle bakılmasın.

***

Dome Hotel yönetimi devralındığı zaman bir çalışan şunları söylemişti:

    “Oteli almaya karar verdiğimizde zarardaydı. Vakıflar özelleştirmek istediğinde kendi iş güvenliğimiz açısından almak istedik. Çünkü özel sektöre gitseydi tüm çalışanları durdurup oteli tadilata alacaklardı. Hepimiz ekmeğimizden olacaktık… Şimdi, çalışıyoruz, kazanıyoruz bölüşüyoruz. Bizi yönetecek kişileri seçmek bambaşka bir duygu. Bizim için doğru kararların alınacağını bilmek iyi hissettiriyor.”

***

16 sene önce Dome Hotel’de çalışanların etkin olduğu bir yönetim devri başlarken ne düşünüyorsam şimdi de aynı düşüncelere sahibim…

Dome Hotel, güzel bir modeldir. Bilene…

Dome Hotel çalışanları, Vakıfların namus bekçisidir…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.