Hayatın hiçbir alanında, kavgayı kabul etmem.
Bazıları, kavgaların sonrasına iyimser bakmaya çalışır.
Mücadeleyle, kavgayı asla karıştırmamak gerekir.
En büyük aşklar kavgayla başlayabilir belki, ancak dostluklar, mücadele yoldaşlığı kavgayla biter.
***
Siyasi partilerde, parti içi demokrasinin çalışması kadar, mücadelenin niteliği de ayrı önem taşır.
Birden fazla adayın olması, bir olumsuz değil, bir demokratik zenginliktir.
Ancak kazanmak bir hedefse, o hedefe yürürken bütün yollar mubah olamaz. Kurultay dönemidir, kıran kırana ve belden aşağı, belden yukarı ayırımı olmadan saldırmak, mücadelenin kalitesizliğini net bir şekilde ortaya koyar.
Keşke, siyasi partilerde, SİYASİ ETİK KURULLARI OLSA ve bu kurullar olağanüstü yetkilerle donatılsa. Etik dışı davranışların, teşhiriyle birlikte, ceza verilmesi gerekiyorsa, disiplin kuruluyla eş güdüm halinde hızlı karara katkı koymalı.
***
Partilerde, en çok seçim dönemlerinde, disiplin sorunları yaşanır.
Seçmen karşısına ellerini birleştirerek çıkanlar, daha sahneden inmeden, partili arkadaşını hançerlemenin yollarını arar. Ne kadar acıdır, bunu neredeyse tüm siyasi partiler içselleştirdi.
Hatta bunun doğruluğuna inanıp, ‘ Siyasette acırsan, acınacak hale düşersin’ diyenleri de duydum.
Allah aşkına söyleyin, böyle anlayışta olanlarda topluna, ülkeye, devlete hayır gelir mi?
Tabii ki gelmez.
Böyle davrananlar, şahsi menfaat, gelecek kaygısıyla aynı partide yola devam eder görünseler de, SİYASİ YOLDAŞ ASLA OLAMAZLAR.
***
Şu da unutulmamalıdır.
Seçimler, parti kurultayları dahil, her önemli kilometre taşının ertesi günü, bir gün sonrasıyla başlayan bir yeni dönem vardır.
Hayat devam etmesine devam eder de, nasıl devam eder?
Yine siyaset yaşamımızı çok iyi bilen bir isimden şu değerlendirmeyi dinlemiştim: ‘ Normal koşullarda, aynı siyasi partide siyaset yapan insanların, omuz omuza yürümesi, bir birlerine arkalarını dönmekten korkmamaları gerekir. Olması gereken bu iken, bizde durum tam tersidir. Siyasetin deneyimli isimleriyle konuşun tümü de size, asla unutulmayan hançerlemeler anlatacak. Siyasetteki hançerlemelerin yarası geçmez, iyileşmez.’
***
Parti içi seçim yarışları bir yere kadar önemlidir.
Parti üst yönetimine sandıktan çıkılarak seçilmek, bir aracın direksiyonuna yerleşmeye benzer. Önemli olan, önce partililerin, direksiyondakine güvenmesidir.
Seçim sonuçları, parti tabanı, partiye oy verenler tarafından benimsenmezse, o görevlerde bulunanların başarı şansı yoktur.
Bunun devamında parti içi irade, toplumsal irade için çekim merkezi yaratmazsa, seçimlerdeki hezimetin baş sorumlusu, partinin zirvesinde, başında bulunanlardır.
***
Son sözüm bugün için… BİR SİYASİ PARTİDE, BİZ DEĞİL, BEN DİYENLER İKTİDARDA OLDUĞU SÜRECE, O PARTİDEN TOPLUMA HAYIR GELMEZ VE DE O PARTİ İÇİN KÜÇÜLME, HATTA YOK OLMA KAÇINILMAZDIR.
Deniz bittiği zaman, çıkara dayalı siyasetin de sonu gelir. Bunu da unutmayalım.
Yorumlar kapalı.