
Masamda, gündemimde, tam iki aydır, duran bir konu.
Mart ayının tam ortasında, Başkan Donald Trump tarafından hesaplı sağlık sigortaları sistemi olarak bilinen Medicare ve Medicaid Hizmetleri (CMS) İdaresi’nin yönetimi için aday gösterilen Türk Asıllı Amerikalı kalp cerrahı Mehmet Öz, Senato Finans Komisyonu önünde soruları yanıtlamış, sonrasında oylanmıştı.
Bu uygulama, bakanlar başta olmak üzere üst düzey görev alan herkes için geçerli. Büyükelçiler de, benzer şekilde Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumuna katılarak göreve gelmeleri halinde, görev yapacakları ülkede izleyecekleri çizgiyi anlatıp, soruları yanıtlarlar.
***
Mehmet Öz’le ilgili habere bir göz atalım:
“Yaklaşık üç saat süren oturuma eşi ve çocukları ile katılan Dr. Mehmet Öz’e, kişisel mali varlıkları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Medicare’e vergi ödemelerinde hile yaptığı iddiaları, sağlık endüstrisi ile olan bağlarından kaynaklanabilecek çıkar çatışmaları, Cumhuriyetçiler’in kesinti yapmayı planladığı Medicaid’e yaklaşımı ve ABD’de son kızamık salgını konusunda, Senato Finans Komisyonu’nun özellikle Demokrat üyeleri tarafından sorular yöneltildi.
Oturumun başında kendisine yöneltilen “onaylanması halinde herhangi bir çıkar çatışması olup olmadığı” sorusuna “Yok” yanıtını veren Dr. Öz, sağlık hizmetleri dolandırıcılığıyla mücadele etme ve Amerikalıların daha sağlıklı olmasını sağlama sözü verdi.
Öz, beslenme ve yaşam tarzının Amerikalıların sağlığını iyileştirmedeki rolünü vurguladı.
53 “evet” oyuna karşı 45 “hayır”la onay alan Dr. Mehmet Öz, tüm Amerikalıların neredeyse yarısı için sağlık sigortası kapsamı ve yıllık 1,5 trilyon dolardan fazla olan bir bütçenin idaresinden sorumlu olacak.”
***
Hiç kuşkum yok, yazının burasına gelene kadarını okurken, bizdeki durumu hüzünlenerek düşündünüz.
Her fırsatta kamudaki yeterlilik sınavları gibi siyasi yeterlilik sınavları yapılmasını seslendirdiğimde bazılar espri yaptığımı sanır. Şaka maka yaptığım yok.
Siyasi hedefi olanlardan, milletvekilliğini düşünenler alt, bakan, meclis başkan yardımcılığı düşünenler orta, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünenler üst düzey yeterlilik sınavına girsin.
O görevlere aday olma için gerekli koşullara siyasi yeterlilik sınavını geçme koşulu da eklensin.
***
Bu uygulama, yurt dışı temsilcilik, kamu kuruluşlarında müdürlük ve de üçlü kararname görevlerini de kapsamalı.
Rahmetli Rauf Denktaş’tan başlayarak Ersin Tatar’a kadar tüm cumhurbaşkanlarına, “Siz tasdik memuru musunuz?” sorusunu sordum.
İlgili bakan, başbakan imzayı atar, son imzayı Cumhurbaşkanı kuzu kuzu atar. Kararnamenin ekinde atanacak kişinin özgeçmişi bile yok.
Gerekçesiz atanır, gerekçesiz görevden alınır.
Bu uygulama, saydamlık, açıklık ve hesap verebilirlik ilkesine aykırı olduğu gibi, liyakat, hukukun üstünlüğü ve adil uygulamaya da aykırıdır.
***
Bizde hesap verme kültürü yoktur.
Ya da varsa –miş gibi vardır.
Uluslararası tanınmamışlık, özellikle siyaset dünyamızda niteliksiz, kalitesiz hatta dosyası kirli insanların işine geliyor.
Sonuçta, siyasi maçlar kendi “mahalli ligimizde” oynanıyor.
Bizde, hesap vermenin H’si bile yok.
Yapanın yanına kar kalırken, tutanın da elinde kalıyor.
Böyle olunca da, tekkeMSİ birlikteliklerde, “YA YA YA, ŞA ŞA ŞA” ve “CİBBANALARLA” hiçbir aşamada hesap verilmeden DÜZEN devam ediyor.
Böyle gelmiş, böyle gider mi?
Halk susarak, kabullendiği ve hesap sormayı bilmediği sürece GİDER.
Yorumlar kapalı.