Hasan Hastürer

Bir kaşık suda fırtına yaratarak, oralarda oyalanmak…







Kıbrıs sorunu, uluslararası bir sorun mudur?

   Kabul edelim veya etmeyelim, uluslararası bir sorundur.

   Taraflar Kıbrıs Türk, Kıbrıs Rum, Türkiye, Yunanistan ve garantörlük ve adadaki egemen üsleri nedeniyle İngiltere olsa da, bölgede çıkarı olan ülkelerde kendilerini taraf olmayan taraf olarak görürler.

   Bir başka benzetmeyle, karı koca arasındaki gerginliği azaltıp, sorunu gidermek için eve girenler, ailenin parçası konumuna geliyor.

   Eğer Kıbrıs sorununun adı Hürmüz ise Kıbrıs sorunu neticede Yedi Kocalı Hürmüz’den öte yetmiş yedi kocalı Hürmüz’e döndü.

   Kendi çıkarlarını düşünerek Kıbrıs sorununa bakanlar, çözümü de işlerine gelmesi halinde isterler.

   Elbette bunu kimse açık açık söylemez.

***

Yabancılardan zaman zaman iyi niyetli kabul ettiğim şu soruya muhatap olurum.

“Kıbrıs sorununun çözümüne nasıl yardımcı olabiliriz?”

Yanıt vermeden önce şunları söylerim mutlaka:

   “Kıbrıs sorununa katkı koymak istiyorsanız, öncelikle Kıbrıs sorununu gerçekçi olarak öğrenip, objektif yaklaşımı başarın. Yabancı büyükelçiliklerin tümü Güney Kıbrıs’tadır. Kuzey’de tek büyük elçilik Türkiye’nindir. Güney’deki büyükelçilikler üzerinde Rum Yönetiminin baskısı vardır. Nedir bu baskı? Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Türklerden dinlemeyin, baskısı. Kıbrıslı Türkler, eşit davranmayan yabancılara alınganlıkla birlikte kırgındır. Eşit davranmayan, adil öneri sunamaz.”

Geleyim, “Kıbrıs sorununun çözümüne nasıl yardımcı olabiliriz?”, sorusunun yanıtına.

“Kıbrıs sorununun çözümüne katkı koymak istiyorsanız, çözüm için motivasyon unsuru olacak, ORTAK ÇIKAR ANALİZİ, yapılmasını sağlayın.

Neden?

   Çünkü, Kıbrıs sorununun ana iki tarafı Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı, pek çok etkenin birleşimiyle ayrı ayrı kendi çıkar analizlerini bir biçimde yapmaktadır.

   Ortak çıkar analizinin yapılıp, benimsenmediği sürece, taraflarca kabul edilecek bir çözüme ulaşmak neredeyse imkansızdır.

   İmkansız hale gelindiğine inanıldığı için “Müzakerelerden umut kesilmesi” seslendirilebiliyor.

***

“Kıbrıs sorunu nedir?” diye sorulsa ortak yanıt bulmak neredeyse imkansızdır.

Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara göre iki ayrı yanıt yoktur.

Yanıt çok.

   Sol pencereden bakanlar uzun yıllar Kıbrıs sorunu için, “Emperyalizmin oyunu, eseri” özlü tanımlamalar yapıldı.

   Bunu dışına çıkılması, kabul etme bir yana, tepki nedeni oldu.

   “Kıbrıs sorunu, psikolojik bir sorundur” tanımlamasını, kapsamlı açılıma uygun olduğu için neredeyse ilk sırada benimserim.

   “Kıbrıs sorunu hatalar oyunudur”u da kabul edebilirim.

   Futboldan bir benzetmeyle, Kıbrıs sorunu maçında atılan gollerin, çoğu kendi kalesine atılan gollerdir.

   İçtenlikle inanarak söyleyeyim. Kıbrıs Türk tarafı, çözüme her zaman, katkı koyan, ulaşılan noktada çözümü kabul eden taraf olmuştur.

   Rum tarafı, Makarios’un şahsında, 1974’e kadar çözüm fırsatlarını, Garantörlük var diye reddetmiştir.

Uzun yıllar Rum Dışişleri Bakanlığı yapan Rolandis, kendileri adına yitirilen fırsatları uzun uzun liste halinde pek çok kez yazıp paylaşmıştır.

   Rum tarafı Megalo İdea’nın psikolojilerinde yarattığı tahribatı tedavi edemediği için, çözüm yönünde uzlaşı noktasına gelemiyor.

   Bir kaşık suda fırtına yaratarak oralarda oynamayı, oyalanmayı tercih ediyorlar.

   En son, Lefkoşa’da ara bölgeden bize göre Nerima’nın, onlara göre Maria’nın evine kamera konulması konusunda olduğu gibi.

Bir kaşık suda fırtına yaratarak, oralarda oyalanmak…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.