Bir bebek dünyaya geldiği zaman, yaygın olarak, “Analı, babalı büyüsün” temennisi seslendirilir.
***
Bir… Allah, kimseye evlat acısı vermesin.
İki… Allah, hiçbir çocuğa, ana veya babasının ölüm acısını yaşatmasın.
Temenniler ne olursa olsun, her ikisinin de yaşandığı bir gerçek.
Sağlık sorunu ya da beklenmedik bir kaza böyle sonuçlar yaratabilir.
Ancak savaşlarda çocuklar, evlatlar da ölüyor, babalar ya da analar da…
***
Her yıl içinde bulunduğumuz hafta Milli Mücadele ve Şehitler Haftası olarak değerlendirilir. Özellikle yaşamını yitiren şehitler anılır.
Siyasiler için, kalıplaşmış içeriklerle açıklama yapmak kolaydır.
Ne kadar, bilip, hissettiklerini söyleseler de, eşini yitiren kadının, babasını yitiren şehit çocuğunun hiç dinmeyen acısını, asla yeri doldurulamayan, eş-baba boşluklarını kimse ama hiç kimse anlayamaz.
Hemen hemen her Kıbrıslı Türkün ailesinde, yakınlık derecesi farklı olsa da şehit vardır.
Bu ateşin düştüğü yeri nasıl yaktığını görenimiz çoktur.
Şehit anne babalarının, eşlerinin, çocuklarının, yitirdiklerinin acısından da beslenen tepkilerini, öfkelerini her zaman saygıyla karşıladım.
Tepkilerinin, öfkelerinin şiddetini kimsenin sorgulama hakkı olmadığına da inandım her zaman.
***
Nilgün Ecvet Orhon, Şehit Ecvet Yusuf’un kızı.
Mücadele ve Şehitler Haftası, bahane oldu, duygularını facebook hesabından paylaştı.
Okudum…
“Bir şehit kızı, bunları neden yazıyor”, diye sordum.
Öncelikle sorumlu konumda olanlar da, okuyup, aynıyı soruyu sorsun diye Nilgün Ecvet Orhon’un metnini, aynen sizlere aktarıyorum…
***
“ 21 Aralık Şehitleri Anma gününde biri de çıkıp açıklamayacak mı bize, Tekke Bahçesi Şehitliğinde neden şehitler adının yazılı olduğu mezarlardan değil de, başka mezarlardan hatta başka şehitliklerden çıkıyor???
Tek kişilik mezarlardan, neden beş şehit çıkıyor?
Kayıp ilan ettikleri şehitler, neden şehitlikten çıkıyor?
Başından vurularak öldü, dedikleri Şehidin başında neden kurşun deliği yok?
O şehitlikten kaç tane Rum kayıp çıkardınız ve onları neden öldürüp oraya gömdünüz?
Dilekçe ve DNA örneğini aldınız, Bakanlar Kurulu’ndan karar da çıktı… O mezarları ne zaman açıp bizi rahatlatacaksınız?
Bunlar ve bunlar gibi sizin ayıbınız, bizim de geçmeyen acımız olan sorunlar ortada dururken, siz hâlâ Şehit Albümleri hazırlayıp, sahte madalyalar dağıtıp (annemi de aradınız ama biz çocukları olarak o madalyayı almasını istemedik), hamasi ve savaş kışkırtan söylemlerle anıyorsunuz ya babalarımızı…
İnanın bir gram bile değeri yok yaptıklarınızın.
Sadece babalarımızın kemiklerini bizim de yüreklerimizi sızlatıyorsunuz…
O yüzden, en azından kendi adıma konuşayım…. Benim babamı anmayın ya… İstemiyorum… Sadece o mezarda yatan babam mı değil mi onu öğrenmek istiyorum?
Ve elbette o mezar açılırken orada olacağım…
Çünkü sizin yaptığınız ve yapacağınız, söylediğiniz ve söyleyeceğiniz hiçbir şeye güvenmemek için, çok geçerli ve haklı nedenlerim var…
Ve onlar… Sadece 21 Aralık’ta aklınıza gelen şehitler, biz başka bir ülkenin rehinesi olalım, ülkemiz askeri üs olarak kullanılsın diye ölmediler… Onların canları ve kanlarıyla korudukları bu toprağı, siz talan edin diye de ölmediler…
Benim babamı anmayın… İstemiyorum…”
Yorumlar kapalı.