Kimse yazımın başlığını, günün anlamına uyum için atılmış bir başlık sanmasın. Objektif kriterlerle, Türkiye’den başlayarak dünyanın neresinde olursa olsun, Türklerin, Atatürk sevgisi, Atatürk ilke ve devrimlerin gönülden bağlılık belirlensin… Sonuçta ilk sırayı Kıbrıslı Türklerin alacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Sayıları çok çok az da olsa, Türkiye’deki şeriatçıların Kıbrıs Türk halkı içinde örgütlenme çabalarını anında yok edici karşılık buldu.
‘Atatürk değil Hatatürk’ demeye çalışanların sesini Dr. Fazıl Küçük’ün liderliğinde Kıbrıs Türk halkı kıstı.
Rahmetli İsmet Kotak, bir yazısında, Dr. Fazıl Küçük için şunları yazmıştı:
‘Atatürkçülük, devrimler, modern yaşam, özgürlük, bağımsızlık söz konusu olduğunda Dr. Fazıl Küçük’ün su katılmamış bir Atatürkçü olduğuna tanık olursunuz. Hayatı boyunca Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermedi. Dini istismar edenlere asla tahammül etmedi.
İngiliz Sömürge Yönetimi’nin ithâk ve de Atatürk düşmanı “Müftü ithâline” en sert şekilde mücadele etti.
Milli mücadeleyi din ile harmanlamadı. Din istismarının okullara sokulmasına en sert şekilde karşılık verdi.
İngiliz Yönetimi okulları din sömürüsüne sokmaya kalkınca buna da en sert şekilde karşılık verdi.’
Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş savaşına önderlik yapıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve varlığını hazmedemeyen şeriatçı bir grup, isyan denemesi bile yaptı.
Menemen’deki isyan denemesi bir örnektir. Bu örneği yazıma almak istedim:
“23 Aralık 1930 sabahı Manisa’dan Menemen’e gelen dördü silahlı altı kişi, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalıştılar.
Halkın katılmasıyla isyancı grup kısa zamanda büyüdü. Derviş Mehmet cemaate kendini mehdi olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi.
Eylemciler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. “Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir.” diye bağırarak bir isyan hareketi başlattılar.
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı, yedek subay Kubilay’ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderdi. Kubilay askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcilerin arasına girdi ve teslim olmaya ikna etmeye çalıştı. Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Bunu gören askerler ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı. Elebaşlarından Derviş Mehmet “Bana kurşun işlemiyor.” diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalıştı.
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığındı ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve Kubilay’ın başını bedeninden ayırdı.
Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Bunun üzerine kesik başı bayrağın sopasına iple bağladılar.”
Buna karşılık, Cezayir’in, Fransız işgalinden kurtarılmasında ve bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynayan, Cezayirli din bilginlerinden Abdulhamit Bin Badis, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938de ölümü üzerine kaleme aldığı yazıda bakın ne diyordu:
“… Muhtelif dönemlerde gelip, tarihin akımını değiştiren, yeni bir oluşumu gerçekleştiren, doğunun en bariz zeki şahsiyetlerinden, çağdaş tarihte insanlığın tanıdığı en büyük insan, mübarek Ramazan ayının 17. günü hayata gözlerini yumdu. İşte bu lider, Türkiye’yi yok olmaktan kurtaran, adını, şanını, onurunu koruyan ve bugünkü durumuna kavuşturan, Çanakkale’de Gelibolu, Anadolu’da Sakarya Kahramanı Mustafa Kemaldir.
… Mustafa Kemal, İslamiyet’e karşı hiçbir zaman cephe almadı. Onun hedefi sahte Müslümanlar idi. Kendi gitmiş adı kalmış, Hilafeti ilga etti. Alimleri yönetimden uzaklaştırdı. Mecelleyi uygulamadan kaldırdı. Zakkum ağacı benzeri tarikatları köklerinden temizledi. Müslüman uluslara: siz kendi haliniz, ben kendi halime, durumunuzu değiştiremediğiniz sürece sizinle temasta fayda görmüyorum. Kendinizi düzeltiniz, sonra geliniz, bağımsız özgür milletlerin anlaşıp yardımlaştıkları gibi, sizlerle anlaşalım işbirliği yapalım. dedi.”
Mustafa Kemal Atatürk, her yeni doğan Kıbrıslı Türk’le, yeniden doğar.
Ölümünün 86. yıl dönümünde Mustafa Kemal Atatürk’ü, eksilmeyen bir saygıyla ve özlemle anıyoruz.
Yorumlar kapalı.