
24 Nisan 2004 Annan Planı süreci her bakımdan yoğundu… Kıbrıslı Türkler EVET Rumlar HAYIR dese Kıbrıs Tarihinde yerini almıştır. Yumuşak iniş yapar gibi konudan yavaş yavaş uzaklaşırken, 27 Nisan 2004’te “Eşekler uyanınca” başlıklı yazımı okurlarla buluşturmuştum. Hade hep birlikte okuyalım.
***
“Günlerdir benzer konuların etrafında dönmekten yorulduk…
Kıbrıs’ın eşekleri ünlü ya… Bize takılmak isteyenler, “Kıbrıs eşekleri ile ünlü” derler. Ne kadar ilginçtir. Hiç alınmadım. Elimde yetki olsa Kıbrıs bayrağına eşek figürünü yerleştirirdim.
Eşekler hizmet hayvanıdır. Bizi de yıllarca hizmetli olarak kullandılar.
Yeteneklerimizin gelişmesine izin vermedikleri için dıştan bakıldığı zaman yeteneksiz olduğumuz sanıldı. Eşekler için de yeteneksiz deniyor. Canlı ve inatçı oluşumuz ortak özelliklerimiz sayılır.
***
Pazar günkü (25 Nisan 2004) Hürriyet’te Yalçın Bayer’in köşesinde Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali GÜLER’in “Eşekler Uyanınca” başlıklı yazısı yayınlandı.
Cumartesi yapılan referandumdan sonra “Eşekler Uyanınca” başlıklı yazı yayınlanınca bize gönderme mi yapılıyor, diye aklımdan geçmedi desem yalan olur. Gönderme olsa ne yazar?
Bizim hoşgörümüz neleri kaldırmadı ki?
***
Okumayanlar olacağını düşünerek Prof. Güler’in yazısını sizlere bir de ben taşıyorum. Hem de gündemin bunca doluluğuna rağmen:
“Eşekler Uyanınca, başlıklı bir yazı başlangıçta oldukça yadırganabilir.
Türk argosunun önemli yarenliklerine eşlik eden bu sevimli hizmetli, Türkçe sözlükte şöyle tanımlanmaktadır.
‘Atgillerden uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, kaba, yeteneksiz, inatçı, canlı’.
Tüm suçu hizmette kusur etmemek olan bu evcil hayvana birçok sıfat yakıştırılmaktadır:
Eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek/ Eşeği düğüne çağırmışlar, ‘ya su lazımdır ya odun’ demiş/ Eşeğini sağlam kazığa bağlamak/ Eşek derisi gibi/ Eşek hoşaftan ne anlar, suyunu içer, tanesini bırakır/ Eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz/ Eşek kuyruğu gibi ne uzar, ne kısalır/ Eşek sudan gelinceye kadar dövmek/ Eşekten düşmüş karpuza dönmek…
Yüzyıllardır, insanlarca köle olarak kullanılan bu özverili, güzel gözlü varlık, hep bağlılığından ötürü aşağılanmış, hor görülmüştür. Oysa onu aşağılayan milyonlarca insan, ondan daha beter aşağılanmıştır. Bu insanları insandan saymamayı ilke edinen uygar insanlar, insanlara eşekçe bir tutum bile sergileyememişler.
Eşekler, tüm geçmişlerinde uyanışlarına tanıklık edecek lider eşek bulamamışlardır. Tarihte masalımsı da olsa ilk örneği 15. yüzyılda Şeyhi’nin Harnamesi’nde görülmektedir. O dönem uyanmak isteyen eşek tüm çabalarına karşın başarılı olamamıştır.
BİLİŞİM ÇAĞI
Aradan beş yüz yıl geçti. Bilişim çağının eşekleri de çağın gereklerine uygun olarak bilinçlenmekteydi.
Bunun canlı örneği, Anadolu Ajansı’nın haberinin 3 Nisan’da Hürriyet’te yer almasıydı. Bayramiç’in Muratlar köyünde çiftçilik yapan Murat Kabak (72), huysuzluk yapan eşeğini sopayla dövdü.
Dört gün sonra tarlasına gitmek üzere yola çıkan Kabak, dinlendiği sırada eşeğinin saldırısına uğradı. Sahibini çifteleyen eşek, çeşitli yerlerini de ısırarak hastanelik etti.
Burada, şu fırsat eşitsizliğinin tüm canlılar arasında hüküm sürdüğü haberin özünde bulunmaktadır.
Yaralı eşeğe hiçbir sağlık hizmeti verilmemiştir. Oysa eşeğin sahibi hastanede steril alet ve ilaçlarla özenle tedavi görmüştür. Görünen odur ki eşek ezilmişliğinin yazgısını yaşamaktadır. Şeyhi’nin eşeği kuyruğundan olmuştu. Günümüzde eşek hâlâ çuvaldızın işkencesi altında bulunmaktadır. Bilişim çağında eşekler eşeklenmektedirler.
Eşeklerin düşünebildikleri konusunda kaygılar bulunmaktadır. Canlılara işkence yapan insanların eşekçe tutumları, onların da düşünebildikleri konusunda kaygıları daha da artırmaktadır. Düşünen insana ilişkin yargılar bir tükenmişlik sürecine girmiş durumdadır. Bu eşek eziyeti şu yönlerden insanlara uyarılar sunabilir.
EŞEK VE BAŞKALDIRI
İnsanlar neden uyumlu, çalışkan, vefalı her canlıyı hor görürler. Horlayanın hoş görüldüğü söylenemez. Artık uyanan eşekler tüm uyuşuklara örnek olmak üzeredir. Bu dünyada eşek işlemi gören sadece eşekler değildir. Eşek gibi mağdurlar da uyanmalıdır.
Eşek kısmen fanatik sayılır. Hep aynı yerde otlanır. Milyonlarca fanatik önce kısmen eşek gibi fanatikleştirilmeli, sonra fanatiklikten arındırılmalıdır.
Sonuç olarak doğa tarihi birçok canlının yok oluşunu belgelemiştir. Diğer canlılar eşek gibi bir başkaldırı içinde bulunmazlarsa yok oluşları kaçınılmazdır. Bu eşek ile ilgili haberin tüm canlıların uyanışına tanıklık etmesi umulur.”
Yorumlar kapalı.