
Daha önceki yazımlarımda da bahsettiğim üzere, dünya nüfusunun 8 milyara ulaştığı bir dönemde yaklaşık 800 milyon nüfusa sahip Batı (ABD-AB) merkezli küresel düzeni oluşturan ülkelerin çok uzun zamandan buyana, dünya genelinde meydana gelen, adaletsizliklere, çatışmalara, savaşlara, vesayet savaşlarına, terör saldırılarına, ekonomik krizlere, adaletsizliklere, sömürgeci zihniyete sahip güçlü aktörlerin zayıf mağdur durumdaki ülkelere acımasızca saldırıları engelleyemediği görülmüştür.
Ayrıca Batı bloğunda yani Tek Kutuplu Atlantik Merkezli Dünya Düzeni/Uluslararası Sistemi meydana getiren ülkeler (ABD-AB) arasında da gerek ekonomik alanda, gerekse güvenlik alanında çeşitli görüş ayrılıkları ve kırılmalar yaşanmaya başladığı görülmüştür.
Batı bloğunda yaşanan ekonomik krizlerin başında 2008 krizi gelmektedir. Ekonomik alanda yaşanan bir diğer kriz ise günümüzdeAvrupa Birliği’nin ABD’ye her türlü ürününü satmasına karşın ABD’denbenzer ürünleri almaması almadığı iddiası ile gündeme gelmiştir.
ABD Başkanı Donald Trump, bu süreçte, AB’den ithal edilen çeşitli ürünlere (çelik ve alüminyum, alkol, otomobil ve otomobil parçaları) yüksek vergi uygulamaya başladığı görülmüştür.
Bir diğer kırılma da güvenlik alanında yaşanmaktadır. ABD Başkanı Donald Trump, NATO’nun daha adil bir finansman yapısına kavuşması gerektiğini belirterek, NATO üyeleri ödemelerini yapmazsa ABD olarak onları savunmak için hiçbir şey yapmayacağım, açıklamasında bulunmuştur.
Avrupa Birliği, ise 2017’de kendi güvenliğini sağlamaya yönelik olarak bir hamlede bulunarak NATO’ya alternatif olarak “Daimi Yapısal İş Birliği Savunma Anlaşması’nı (Permanent Structured Cooperation)” kısa adı PESCO olan yapıyı kurmuştur. PESCO her ne kadar aktif durumda olmasa dNATO’ya alternatif olarak kurulduğu bilinmektedir.
Görüldüğü üzere 8 milyar nüfusa sahip dünyada yaklaşık 800 milyon nüfusa sahip Batı (ABD-AB) bloğu ülkeleri arasında ekonomik ve güvenlik alanlarında çok derin görüş ayrılıkları ve güvenlik sorunları yaşanmaya başlamıştır.
Bu durumun bir yansıması olarak ABD’nin geçmişe oranla günümüzde Rusya ve Türkiye ile yakın diplomatik ilişki içerisinde olduğu görülmektedir.
Yine bu kapsamda, uluslararası alanda BM ve NATO gibi kuruluşlar yerine ikili ilişkiler ön plana çıkmıştır. Ülkelerin son dönemdeki ittifak ve müttefiklik konusundaki yaklaşımlarında önemli değişimler yaşanmış, dünya genelinde herhangi kritik bir gelişme yaşandığı zaman ise, ülkelerin BM’ye bakmak yerine ABD, Çin, Rusya ve Türkiye gibi ülkelerin ne yaptıklarına baktıklarına şahit olmaktayız…
Bu bağlamda, tek kutuplu küresel sistem, zamanla güçlü devletlerin çıkarlarını önceleyen bir yapıya dönüşmüş ve adil bir sistem olmaktan uzaklaşmıştır. Batı’nın belirlediği kapsamda şekillenmekte olan uluslararası düzen artık sürdürülebilirliğini kaybetmiştir. Bu kapsamda kuralsız ve kaotik süreçler yaşanmaktadır.
Söz konusu süreç, uluslararası kamuoyunda mevcut düzenin, BM’nin ve BMGK’nin 5 daimî üyesi bulunan yapısının, ekonomik, güvenlik ve sağlık alanları başta olmak üzere çok yönlü olarak sorgulanmasına yol açmıştır.
Çok kutuplu uluslararası sistemin, nasıl ve ne şekilde inşa edileceği büyük önem arz etmektedir. Bu sistemin inşa edilme sürecinde, yeni bir güç ve güvenlik mimarisi çerçevesinde, küresel siyasetin dinamiklerinin en adil biçimde şekillendirilmesine yönelik beklenti yüksektir.
Uluslararası sistemde, çok çeşitli adaletsizlikler, kapsayamama, eşitsizlikler, uluslararası sorunlara/krizlere etkili çözümler bulunamaması, küresel yönetişim eksiklikleri, ekonomik krizlere çözüm üretilememesi, barış ve güvenliği sağlama mimarisinin sağlanamaması ve korunamaması, şeffaf ve hesap verebilir olunamamasıgibi çeşitli olumsuzluklar yaşanmaktadır.
Küresel yönetişimde işbirliği ve koordinasyon eksiklikleri sonucu, uluslararası krizlerin çözümü sağlanamamaktadır. Bu durum, kaotik bir ortamın oluşmasına, güçlülerin, daha zayıf/mağdur durumdaki ülkelere güç uygulamasına ve oluşan zalimlikler karşısında da uluslararası kamuoyunun çıkar/menfaatlerine göre sessiz kalmalarına neden olmaktadır.
Kötü yönetim, artan terörizm tehdidi ve dış müdahaleler ile iklim değişikliğinin etkisi Afrika’da milyonlarca insanı olumsuz etkilemekte, kitlesel ölümlere, ülke içinde yerinden edilmelere, göçlere ve açlık ve kıtlıktan kaynaklanan acılara sebep olmaktadır.
Hedef; daha demokratik, meşruiyeti/temsiliyeti geniş ve yüksek, şeffaf, etkin ve hesap verebilir, yeniden yapılandırılmış daimî üye sayısı daha adil bir sayıya ve niteliğe ulaşmış BMGK olmalıdır.
BMGK içerisindeki fikir ayrılıkları ve veto yetkisine sahip beş ülkenin farklı krizler karşısındaki uzlaşmaz tavırları, bu kurumu uluslararası sorunları önleme ve çözme noktasında etkisiz bırakmaktadır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kuruluş misyonunu yerine getirememektedir. BMGK, süreç içerisinde giderek işlevsiz ve atıl bir yapıya dönüşmüştür.
Tek Kutuplu Atlantik Merkezli Dünya Düzeni/Uluslararası Sistemde, sorunlar çözülememekte bilakis yeni sorunlarortaya çıkmaktadır.
Uluslararası Küresel Sistemin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyumlanması gerekmektedir. Uluslararası barış ve güvenlik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimî ülkenin onay ve veto kararlarına bırakılamaz…
BMGK’nin beş daimî üyesinin (ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa) veto yetkisine sahip olması, dünyada barış ve adaletin önünde engel teşkil etmektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesinin veto yetkisi, diğer ülkelerin haklarını kısıtlayan bir imtiyazdır. Beş ülkenin veto hakkı, adil bir küresel yönetişimi engellemektedir. Bu yetki kaldırılarak, karar alma süreçleri daha demokratik hale getirilmelidir.
Küresel krizlerin çözümünde genellikle uluslararası hukuk ve kurumların etkin çalışması gerekmektedir. Ancak, koordinasyon eksikliği nedeniyle mevcut uluslararası örgütler (BM, NATO, AB gibi) yeterli ve hızlı kararlar alamamaktadır.
Küresel yönetişimde, işbirliği ve koordinasyon eksiklikleri söz konusudur. Koordinasyon eksikliği, krizlere müdahale sürecini yavaşlatmaktadır. Uluslararası sistemin, artık daha kapsayıcı ve etkin bir yönetişim yapısına kavuşturulması gerekmektedir.
Yorumlar kapalı.