Gökhan Güler

Uluslararası sistem ve BMGK’nin neden olduğu sorunlar…






Geçtiğimiz Çarşamba günü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığınca “Stratcom Public Forum” etkinliği kapsamında İletişim Başkanlığı tarafından dünyanın 20 farklı ülkesinde düzenlenen “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” paneli KKTC’de yapıldı.

Uzun yıllardır farkındalık yaratmaya yönelik olarak yazmış olduğum köşe yazılarımda Uluslararası Sistem ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dünya genelinde meydana gelen çeşitli adaletsizlikleri, savaşları, krizleri, mağduriyetleri, düzensiz göç hareketlerini, ekonomik haksızlıkları vb. birçok sorunu çözmede başarısız olduğunu sıklıkla dile getirmekteyim.

TC Cumhurbaşkanlığınca “Stratcom Public Forum” etkinliği kapsamında İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” panelinin sabah ilk olarak düzenlenen yuvarlak masa toplantısına davetliydim. Yuvarlak masa toplantısındaki sunumumun yarısını Uluslararası Sistem ve BMGK’nin neden olduğu sorunlara, diğer yarısını da Uluslararası Sistem ve BMGK’nin sorunlarının çözümüne ilişkin önerilerimi ifade ettim. Bu yazımda Uluslararası Sistem ve BMGK’nin neden olduğu sorunlara değinip bir sonraki yazımda ise Uluslararası Sistem ve BMGK’nin Sorunlarının Çözümüne İlişkin Önerilerimi özetle bilgilerinize getireceğim…

Gerek Uluslararası Sistem, gerekse Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, dünya genelinde meydana gelen; adaletsizliklere, çatışmalara, savaşlara, vesayet savaşlarına, terör saldırılarına, ekonomik krizlere, adaletsizliklere, sömürgeci zihniyete sahip güçlü bazı aktörlerin zayıf mağdur durumdaki ülkelerin hidrokarbon rezervlerine, değerli madenlerine, stratejik konumunun sağladığı avantajlı durumlara sahip olmaya kalkışmasına ve bu doğrultuda acımasızca güçlü bazı ülkelerin mazlum/mağdur ülkelere saldırılarını engelleyememektedir…

***

 

Uluslararası sistem ve BMGK’nin tarihsel süreci

 

1870 yılında başlayan Endüstri Devrimi sonrasında önce sömürgeci politikalar daha öne çıkmaya başlamış. Ardından liberal ekonomik sistem çerçevesinde şekillenmeye başlayan küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan dünyayı paylaşma rekabeti, küresel bir savaşa dönüşmüş ve bu çerçevede 1. ve 2. dünya savaşları yaşanarak büyük yıkımlara neden olmuştur…

ABD Başkanı Franklin D.Roosvelt, 4 Mart 1933-12 Nisan 1945 tarihleri arasında görev yapmış ve Japonya’ya atom bombası atılması gündeme geldiğinde bu silahın kullanılmayacağını, caydırıcı bir güç olarak elde tutulacağını belirterek, kullanılmasına karşı çıkarak direnmiştir. Nitekim 12 Nisan 1945 tarihinde ABD Başkanı Roosvelt, ansızın beyin kanaması sonucu hayatını kaybetmiş ve ardından ABD Başkanlığı görevine, o güne kadar başkan yardımcısı olarak görev yapan Harry S. Truman seçilmiştir. Truman’ın göreve gelmesinin ardından 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya, 9 Ağustos 1945’te ise Nagazaki’ye atom bombaları atılmıştır!

ABD Başkanı Harry S. Truman12 Nisan 1945 ile 20 Ocak 1953 tarihleri arasında görev yapmış ve bu süre zarfında onun imzası ile uluslararası sistem içerisinde Birleşmiş Milletler, BM Güvenlik Konseyi, NATO, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Sağlık Örgütü benzeri birçok kritik organizasyon kurulmuştur…

  1. Dünya Savaşı sonrasında (1946), ABD ile SSCB liderliklerinde, Doğu Bloğu ile Batı Bloğu arasında kurgulanan iki kutuplu küresel sistem kurulmuştur.

Bu kapsamda uluslararası hukuk düzeninin dünya genelinde sağlanabilmesi amacıyla önce 10 Ocak 1920’de ‘Milletler Cemiyeti’ kurulmuştur. Milletler Cemiyeti 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyememesi neticesinde dağılmış ve ardından 20. yüzyılın ilk bölümünde meydana gelen savaşların ve barışa yönelik tehditlerin tekrardan yaşanmasını engelleyebilmek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 51 ülke tarafından 26 Haziran 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler’in kurucu antlaşması niteliğindeki BM Şartı, San Francisco’da imzalanmıştır.

24 Ekim 1945 tarihinde ‘Birleşmiş Milletler’ organizasyonu, 26 Haziran 1945 tarihli BM Şartı’nda öngörüldüğü üzere, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesi olarak belirlenen; ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin dahil olmak üzere BM’nin üye devletlerinin çoğunluğunun BM Şartı’nın onay işlemlerini tamamlamalarıyla, resmen kurularak faaliyete geçmiştir.

Dolayısıyla 24 Ekim 1945 tarihinde dünya güvenliği ve barışını sağlamaktan sorumlu ülkeler olarak ABD, İngiltere, Fransa, SSCB(Rusya) ve Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni oluşturmuşlardır.

İki Kutuplu Dünya Düzeni 1946’da (ABD ile Rusya arasında) oluşturulmuş ve İki Kutuplu Dünya Düzeni Soğuk Savaşın 1991’de sona ermesi ile yerini Tek Kutuplu Atlantik Merkezli Dünya Düzenine (ABD/Batı) bırakmıştır. 2019 Yılı itibarı ile de Tek Kutuplu Batı merkezli Dünya Düzeni yerini Çok Kutuplu Asya/Doğu merkezli uluslararası sistemine bırakmaya başlamıştır…

Dünya nüfusu günümüzde 8 milyara ulaşmıştır. Söz konusu nüfus içerisinde ABD ve AB yani Batı olarak nitelendirilen nüfus 800 milyon civarıdır. Yani Batı olarak nitelendirilen nüfus dünyanın %10’u kadardır…

Dünya sistemi artık Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başlamıştır. Dolayısı ile Batı, merkez olma özelliğini kaybetmiştir. Dünya çok kutuplu bir yer haline gelmiştir. Birçok güç merkezi, kendi menfaatleri doğrultusundaki gelişmeleri yönlendirmeye çalışmaktadır.

Uluslararası sistem ve BMGK’nin neden olduğu sorunlar…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.