
İnsanı insan yapan o kadar çok duygu vardır ki; vicdan, merhamet, sevgi, saygı, mütevazılık, üzüntü, sevinç, mutluluk vb. Bunların tamamını iyiye kullanmak ise samimiyettir.
Samimiyet, insanın içiyle dışının bir olması, kalbinde hissettiklerini karşısındaki insana olduğu gibi yansıtması, dürüst, açık ve net olmasıdır.
Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. Samimiyet bir insanın içinden geldiği gibi davranması, özü ile sözünün, bununla birlikte davranışlarının birbiri ile uyumlu olması demektir. Samimi olmak, olduğun gibi davranmak demektir.
Samimi olan insanlar hayatlarında her zaman diğer insanlara güven veren kişiler olmuşlardır. Samimi olan insan son derece doğaldır. Onlar için çıkar ve menfaat söz konusu değildir.
Samimi insanları çok severim. Göründükleri gibi içi dışı birdir. Sinsi, ikiyüzlü, içten pazarlıklı değildir. Gizli hesapları ve ajandaları yoktur. Kimseyi arkasından hançerlemez, aldatmazlar. Arkadaşlık, dostluk ilişkilerinde çıkar beklemezler. Kimsenin kötülüğünü istemezler, yararlanmazlar, kullanmazlar…
Güven vermek de samimiyet gerektirir ve samimi bir niyet olmadan güven verilemez.
Davranışları yapmacık olan, içten pazarlıklı, sinsi, kibirli, gözünü hırs bürüyen, hırsları aklının mantığının önüne geçen, kıskanç, söyledikleri ile hareketleri birbirine uymayan kişiler ise samimi olmayan kişilerdir. Bu insanlar bize hiçbir zaman güven vermezler ve bunlardan herkes mümkün olduğunca uzak durmaya çalışır.
Günlük yaşam içerisinde ortaya konan içtenlik, ilkeli olmak, prensipli, etik, ahlaki, dürüst, tutarlı tavır, tutum, söylem ve davranışlar genel anlamda samimiyetin göstergesidir…
Samimiyet, yürekten yapılır. Taklit edilmesi mümkün değildir. Buna karşın özellikle kamusal alanda yukarıda saydıklarımın tam tersi yönde sergilenen ilkesiz, tutarsız tavır, tutum söylem ve davranışlar ise genel manada samimiyetsizlik olarak nitelendirilmektedir.
Samimiyet, insan ilişkilerinin temel taşlarından biri olup; içtenlikle paylaşılan duygular, düşünceler ve davranışlar, sağlam bir ilişkinin temelini oluşturur.
Samimiyet, içtenliktir, candan olmaktır, kalpten davranmaktır. Samimiyet, riyakârlık, menfaat ve art niyet içermez.
Samimiyetin ve içtenliğimizin hızla kaybedilmesi, hepimizin ortak şikâyeti, müşterek derdidir…
Samimiyetsiz insanlar başlangıçta samimi dost canlısı görünseler de kendilerini ve duygularını sonuna kadar gizleyemezler. Bu da, toplum içindeki ilişkilerini zedeler ve güvensizlik yaratır.
Kamusal alanda görev yapan ister memur, ister öğretmen, ister amir, ister yönetici, ister müdür, ister bürokrat, ister, siyasetçi, isterse medya mensubu olsun tümümün tavır, tutum söylem ve davranışlarında samimiyetle; içten, ilkeli, prensipli, etik, ahlaki, dürüst, sorumluluk sahibi ve tutarlı olması beklenir.
Bazı insanlar karşılarındaki kişileri etkilemek için toplum içerisinde yapmacık tavır, tutum ve davranışlar sergiler ve bu doğrultuda farklı bir kişiliğe bürünerek olduğundan farklı yaklaşım ve düşünceleri savunuyormuş gibi görünmeye çalışır.
Bu tür samimiyetsiz yaklaşımlar onları ikiyüzlü davranmaya yöneltir. İçten samimi olmayan bu yapmacık tavırlar, kişinin gerçek karakterini yansıtmadığı gibi karşı taraf üzerinde de beklenilen olumlu etkiyi oluşturmaz.
Kamusal alanda görev yapan her kim olursa olsun tümümün tavır, tutum söylem ve davranışlarında samimiyet ve tutarlığa büyük önem vermesi gerekmektedir.
Hal böyle iken kamusal alanda görev yapan kimi görevliler ve kimi siyasilerin sergiledikleri tutarsız, samimiyetsiz sorumluluktan uzak tavır, tutum, davranış ve söylemler kendileriyle birlikte temsil ettikleri kurum ve kuruluşlara olan güveni de temelden sarsmaktadır.
Örneğin bir kamu görevlisi ya da siyasi söylemlerinde her zaman ilkeli olmaktan, prensipli olmanın öneminden, dürüstlükten, içtenlikten, samimiyetten bahseder ve sonra da söylediklerinin tam tersi yönde davranış ve söylemlerde bulunursa kendilerine olan güveni sarsmazlar mı?
Söylemlerinde idealist olmaktan bahsedip, yanlış olan konuları doğru yönleriyle topluma anlatan, sonra da uygulama safhasında geldiğinde samimiyetten uzak yaklaşımlar ortaya koyan kişi ve kesimler acaba ne yaptıklarının farkındalar mı?
Sonuç olarak, gerek kamusal alanda gerekse siyaset içerisinde yer alan, samimiyetten uzak tavır, tutum, davranış ve söylemleri olan kişileri, aklıselime davet etmek istiyorum. Gerek kamusal alanda gerekse siyaset içerisinde görev yapan bu kişiler, kendilerine olan güvenin temelden sarsıldığının farkına varmaksızın böyle davranmaya devam ederlerse, kuşkusuz ilerleyen süreçte telafisi mümkün olmayacak sonuçlar yaşanacaktır…
Yorumlar kapalı.