KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, seçildiği günden itibaren gerek yurt içinde siyaset dünyasına yön veren hamleleri, gerekse uluslararası kamuoyunda Kıbrıs konusuna dair ortaya koyduğu isabetli görüşleri, diyalogdan yana stratejik önerileri, akılcı girişimleri ve geleceğe yönelik öngörüleri ile iç ve dıştaki süreçlere yön vermektedir.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gerek Kıbrıs’ta gerekse uluslararası kamuoyunda elde ettiği başarı ve süreçlere yön veren duruşunun gölgesinde kalan Hristodulidis’in süreç içerisinde suni gündemler yaratmak suretiyle rol kapmaya yönelik çeşitli girişimleri söz konusu olmuştur.
Hristodulidis Rum yönetimi 8. Başkanı seçilir seçilmez bir taraftan, statüko kabul edilmez, adadaki Türk işgaline son vereceğiz. Türk askerini kabul etmiyoruz, şeklinde açıklamalarda bulunmuş. Diğer bir taraftan da müzakerelere, kaldığımız yerden başlamalıyız, şeklinde konuşarak kendine göre rol kapmaya yönelik bir yaklaşım sergilemeye çalışmıştır.
Rum lideri Hristodulidis’in rol kapmaya yönelik en son girişimi ise GKRY’nin NATO üyesi olacağına ilişkin hamlesi olmuştur…
Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türk Halkının hak ve hukukunu görmezlikten gelmek suretiyle üye yaptığı Güney Kıbrıs Rum yönetimi şimdi de NATO üyesi olmak istiyor…
Söz konusu iddia ABD Başkanı Joe Biden ile görüşen GKRY lideri Hristodulidis’e yakın kaynaklar tarafından yayılmıştır…
NATO, coğrafi bölgeler üzerinden ortaklarla işbirliği yapmaktadır. NATO’nun GKRY’nin bulunduğu coğrafyada ana platformu Barış İçin Ortaklıktır. Barış İçin Ortaklık, NATO ile Avrupa-Atlantik bölgesindeki ülkelerle/birliklerle ivedi işbirliği sağlanmasına yönelik için oluşturulmuştur. NATO’nun AB’yle yürüttüğü ortaklık ilişkisinde GKRY, AB üyesi olması nedeniyle Barış İçin Ortaklık içerisinde yer alıyor. Dolayısıyla NATO ve AB arasındaki ilişki kurumsal kimlik üzerinden yürütülüyor.
Bakınız, NATO’da kararlar oy birliğiyle alınıyor. NATO’da bir ittifak üyesinin karşı çıktığı bir konu ne gündem maddesi haline gelebiliyor ne de o konuda karar alınabiliyor. Üstelik sınır sorunları bulunan ve bu sorunları barışçıl yollarla çözme kabiliyeti olmayan ülkeler, NATO’nun 5. maddesi gereği ittifakı savaşa çekme riski taşıdığından üyelik süreçleri daha dikkatle değerlendiriliyor.
Geçtiğimiz hafta, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı’nda düzenlenen toplantıda, bakanlık kaynakları, Rum Yönetimi’nin NATO’ya üyelik başvurusunun kabul edilemez olduğunun altı çizerek aşağıdaki açıklamada bulunmuştur;
“Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak, ittifakın genişleme kararlarının oybirliği ile alındığını hatırlatır ve bu süreçlerin herhangi bir ülkenin ulusal güvenlik endişelerini dikkate alarak yürütülmesi gerektiğini savunur. Mevcut durumda, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin NATO’ya üyelik başvurusu, Türkiye açısından kabul edilemez bir gelişmedir. Bu girişim, Kıbrıs meselesindeki hassas dengeyi bozacak ve çözüme yönelik müzakere süreçlerini olumsuz etkileyecektir.”
Görüldüğü üzere, Rum lideri Hristodulidis, gerçekleşmeyeceğini bile bile NATO üyeliği girişimiyle, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, karşısında içte ve dışta bozulan imajını kurtarmaya çalışmaktadır…
Rum lideri Hristodulidis, bu girişimiyle Kıbrıs Türk Halkını muhatap kabul etmediğini ortaya koymak suretiyle Türkiye ile direk temasa geçme girişiminde de bulunmaya çalışmaktadır…
Rum lideri Hristodulidis, kendince NATO üyelik girişimiyle 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları’nı bertaraf etmek suretiyle Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini de ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, son dönemlerde NATO’ya üyelik konularını gündeme getiren GKRY lideri Hristodulidis’e tepki göstererek, NATO’nun Avrupa Birliği gibi olmadığını ve alınacak keyfi siyasi kararlara Türkiye’nin müsaade etmeyeceğini ifade etmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ayrıca Rum lider Hristodulidis’in kaybettiği halk desteğini tekrar kazanabilmek için yeni/yapay gündem yaratma arzusunda olduğunu belirtmiş ve kendi halkını kandırmaktan vazgeçerek, sahadaki gerçekleri içselleştirmesini söylemiştir…
***
Bakü-Tiflis-Ceyhan(BTC) iletim hatlarının 2006’da açılmasıyla beraber Doğu Akdeniz büyük bir önem kazanmıştır.
Hazar Denizi kıyısında bulanan ülkeler için Doğu Akdeniz ithalat ve ihracat anlamında da önemli bir kapı haline gelmiştir. Dolayısıyla açık denizlere kıyısı bulunmayan Hazar Denizi kıyısında yer alan ülkeler için Bakü-Tiflis-Ceyhan koridoru Doğu Akdeniz’e açılan hayati öneme haiz bir koridor konumundadır.
Aynı zamanda bu hat, Güney Kafkasya ve Orta Asya’yı Türkiye’ye ve ardından da Batı Avrupa pazarlarına bağlayan ve bunun yanında doğu-batı koridorunu oluşturan bir mihenk taşı konumundadır.
Tarih boyunca küresel ve bölgesel güçler, bir yandan çıkar ve güvenliklerini koruyabilme, diğer bir yandan da bölge ile ilgili ayrıca niyetleri bulunan diğer ülkeleri kontrol altında tutma gayreti ile Doğu Akdeniz’de yer almaya çalışmışlardır.
Doğu Akdeniz’de Türkiye, KKTC, Yunanistan ve GKRY kapsamında deniz yetki alanları üzerinden yaşanmakta olan egemenlik mücadelesi ile uyuşmazlık durumu uzun bir süreden buyana boyut değiştirerek çok uluslu bir mücadeleye dönüşmüştür.
***
Uzun yıllardır defaten yazdığım üzere GKRY liderliği, Güney Kıbrıs’ı batılı devletlerin askeri yığınak yaptığı hava ve deniz üssü haline getirmiştir.
GKRY liderliği, uzun yıllardır, Yunanistan, İsrail, ABD, Fransa, Mısır, İngiltere, BAE, İtalya vb. ülkelerin katılımı ile her yıl gerçekleştirdikleri onlarca askeri tatbikatta gerek direk olarak Türkiye ve KKTC’yi hedeflemektedir gerekse dolaylı şekilde Çin, Rusya ve İran’ı çevreleme çabası içerisindedir…
İmaj kaybı yaşayan Rum Yönetimi lideri Hristodulidis, bir taraftan “barışçı” ve “uzlaşmacı” yapıya sahip olduğu yönde algı yaratmaya çalışırken diğer yandan da Güney Kıbrıs’ın silahlandırılmasına yönelik faaliyetlere (askeri anlaşmalar ve tatbikatlara) tam destek vermektedir.
Sonuç olarak; GKRY ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege’de Türkiye ile KKTC’nin karşısında yer alabilecek bölgesel ve uluslararası aktörlerle kolektif şekilde hava, kara ve denizlerde askeri tatbikatlar düzenlemektedirler.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki üs ve limanlara askeri yığınak yapılması neticesinde Güney Kıbrıs’taki muhalefet ve medya, Rum lider Nikos Hristodulidis’in ülkeyi ateşe attığını ve bu doğrultuda ülkeyi savaşa sokmaya çalışmakla suçluyor…
Gökhan Güler
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.