
Yunan kelimesinin ilk çağrıştırdığı anlam, “Kadim/Eski Yunan Medeniyeti” olduğu halde, günümüzde bu uygarlığın varisi olduğunu iddia eden “Yeni Yunanlıların, tarihte adı geçen “Kadim/Eski Yunan Medeniyeti” ile uzaktan yakından hiçbir bağlantısının bulunmadığı, Yunanistanlı ve Batılı tarihçilerin eserlerinde görülmektedir.
Yunanistanlı tarihçi Paparigopulos, Kadim Yunan’ın yeryüzünden silinişini şu şekilde ifade edilmektedir: “Yunanlılar, M.S.146”da Romalıların, Korent”i işgal ve tahrip etmeleriyle yeryüzünden silinmişlerdir.
M.S. 6. yüzyılda kuzey ve batıdan, Yunan Yarımadası’na göç eden,
-Slavlar; Makedonya, Epir, Theselya, Rumeli ve Peloponese bölgelerine,
-Arnavutlar; Atina, Korent, Mani, Theselya ve Ege Adaları bölgelerine,
-Ulahlar; ise Theselya, Rumeli, Yediada ve Ege Adaları bölgelerine yerleşmişlerdir.
Görüldüğü üzere, Antik Yunan uygarlığı ile Yunanistan ve dolayısı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında doğrudan bir bağ bulunmadığı görülmektedir. Dolayısı ile Yunanistan ve GKRY’nin tarihsel geçmişi Megali İdea düşüncesi ve belki bir ölçüde 6. yüzyılda bölgeye gelenlerle Ortodoks dinine mensup olmaları münasebetiyle bu çerçevede birlikte ele alınarak değerlendirilebilir.
Orlov İsyanı ve Megali İdea
Şubat 1770’de Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kont Orlov’un kışkırtmalarıyla, Osmanlı Devleti’ne karşı Orlov İsyanı, Rum ve Yunanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Orlov İsyanı’nın önemi Megali İdea’dan yaklaşık 20-25 yıl önce olması ve Venezilos’un dedesinin de (Venizelos Krevattis) bu ayaklanmada ön safta yer almasıdır.
Yunanistan, henüz tarih sahnesine çıkmadan önce şair Rigas Ferreos(1791-1796) Bükreş’te Megali İdea haritasını 12 nüsha halinde hazırlayarak yayınlamıştır. Megali İdea Haritası zaman içerisinde Yunanistan yayılmacılığının temel belgesi haline gelmiştir.
Megali İdea’ya göre, İstanbul alınarak başkent yapılacak, devamında ise Girit, Teselya, Epir, Makedonya, Trakya, Ege Adaları, Batı Anadolu, Marmara ve etrafındaki coğrafi kısım, Kıbrıs, Trabzon ve dolaylarında büyük Yunanistan kurulacaktı! Megali İdeanın düşünsel temelinin, 1453’te İstanbul’un Osmanlı tarafından fethedilmesine dayandığı belirtilmiştir. Megali İdea, Yunanistan’da dönemin Başbakanı Venizelos döneminde parti programı içerisinde yer alarak siyasi bir hedef haline getirilmiştir!
ENOSİS
Osmanlı Devleti’ne karşı Balkanlarda ilk isyan 1820’deAleksandırİpsillanti önderliğinde başlamış ve Haziran 1821’de tüm Mora yarımadasına yayılmıştır.
Osmanlı döneminde Kıbrıs’ta ilk Rum ayaklanması ise Yunanistan’ın bağımsızlık süreci ile yakın etkileşim içerisinde gelişmiştir. Bu kapsamda Rumlar, Mora ayaklanması ile eş zamanlı olarak 1821’de Kıbrıs Başpiskoposu Kipriaynos önderliğinde, Ada’da Osmanlı’ya karşı ayaklanma girişiminde bulunulmuştur.
1828’de Yunanistan, Enosis düşüncesini tarihte resmi biçimde ilk defa İngiltere, Rusya ve Fransa’ya vermiş olduğu notaları üzerinden gündeme getirmiş ve bu doğrultuda Ada’nın ilhakını talep etmiştir.
Kıbrıs Başpiskoposu Kipriaynos önderliğinde gerçekleştirilen ayaklanmadan 10 yıl sonra 1931’de İngiliz döneminde de Rumlar, Papaz Nikodimus’un başkanlığında ve Yunan Konsolosu Kiru’nun çeşitli kışkırtma ve destekleriyle Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması (Enosis) için ayaklanmışlardır.
15 Ocak 1950’de ise Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması maksadı ile Kıbrıs Rum Komünist Partisi(AKEL) ile Rum Ortodoks Kilisesi iş birliğindeki liselerde dönemin Baf Metropoliti Makarios’un önderliğinde Enosis plebisti gerçekleştirilmiştir. Rum kiliselerine konulan “ENOSİS istiyorum” başlıklı defterlere imza atan Rumların %96’sı Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması anlamına gelen ENOSİS istedikleri yönde imzalar atmış. Bu durum kamuoyuna, defterlere imza atanların yüzde 96’sının ENOSİS’i istediği şeklinde duyurulmuştur.
Temmuz 1952’de Atina Radyosu’nda yayınlanan bir programda, Atina Başpiskoposu, Başbakan Venizelos’u ziyarete gitmiştir. Orada Kıbrıs’ın Yunanistan’ı ilhak edilmesine mâni olan yönetimin ne kadar daha süreceği sorgulanmıştır. Kıbrıs’ın nüfusunun %90’ının Yunanistan’ın ilhakı için büyük bir sabırsızlık ve heyecan içerisinde beklediklerini ifade ederek, konunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne götürülmesini özellikle istediklerini söylemiştir.
Yunan Başbakan’ı Venizelos, ziyaretine gelen heyete cevap olarak Yunan hükümetinin Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı konusunda elinden geleni yapmaya devam edeceğini, bu çerçevede ihtiyaç hasıl olması halinde BM’ye başvuruda bulunabileceklerini söylemiştir.
Makarios, başpiskopos olarak seçilmesinin ardından Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanma konusunu Yunanistan ile birlikte Birleşmiş Milletler’e götürerek plebisit sonuçlarının tanınmasını istemiştir. Ancak Birleşmiş Milletler’in söz konusu başvuruyu kabul etmediği bunun üzerine de Ada’da kilise öncülüğünde silahlı mücadele kararı alınarak hazırlıklara başlanmıştır
EOKA
Başpiskopos Makarios, Yunanistan’dan silah ve maddi katkılar alabilmek maksadıyla Yunanistan’a gitmiş, aralarında General Grivas’ın da bulunduğu ENOSİS taraftarlarıyla görüşmüştür. Yapılan görüşmelerin neticesinde ENOSİS’i Ada genelinde örgütleyerek organize etmek üzere 2 Temmuz 1952’de Yunanistan’da gizli bir şekilde Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü(EOKA) kurulmuştur.
2 Temmuz 1952’de Yunanistan’da gizli bir şekilde kurulan Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü(EOKA), Kıbrıs Adasında gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından 1 Nisan 1955’te faaliyete geçmiştir.
EOKA tedhiş örgütü,1 Nisan 1955’te ise Kıbrıs’ın her tarafında bombalı saldırı düzenleyerek eyleme geçmiştir.
EOKA’nın kökeni 1814 yılında bir grup fanatik Yunan’ın kurduğu Filiki Eterya cemiyetine dek uzanmaktadır.
***
EOKA tedhiş örgütünün 70. yıl dönümü her yıl olduğu gibi bu yıl da Rum Yönetimi Liderinin de katılımı ile GüneyKıbrıs’ta gerçekleştirilen çeşitli etkinlikler ve konuşmalarla coşkulu bir şekilde kutlandı.
Yunanistan Eğitim Bakanlığı’nın aldığı karar uyarınca, EOKA’nın Kıbrıs Türklerini hedef alan silahlı tedhişe başlamasının 70’inci yıl dönümü, Yunanistan’daki ilk ve orta dereceli okullarda da kutlanmaktadır!
Rum lider Nikos Hristodulidis, EOKA’nın 70’inci yıl dönümü nedeniyle gerçekleştirilen kutlamada yaptığı konuşmasında, 1 Nisan 1955’i dünya tarihinin dönüm noktası olarak niteleyerek, 1955-59 EOKA mücadele döneminin, 1821 Yunan Ayaklanmasının, Makedonya Mücadelesi ve Yunan tarihinin diğer destanının yanında yer almayı hak ettiğini ileri sürmüştür. Devamında ise, “hem atalarımıza, mücadelecilere ve EOKA milli kurtuluş mücadelesi kahramanlarına karşı, hem de onların miraslarına sadık kalmak, vatanımızı kurtarmak ve yeniden birleştirme sorumluluğumuz var” dedi.
Rum lider Hristodulidis, bu sözleriyle kime ne anlatmak istiyor acaba? Görüldüğü üzere, Rum lider Hristoduludis, Kıbrıs konusunda sahadaki mevcut gerçekleri yok sayarak kışkırtıcı açıklamalarda bulunmaktadır…
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkına düşen görev; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından gündeme getirilen “egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü” temelinde, “iki devletin iş birliğine dayalı uzlaşı vizyonu” ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır…
Yorumlar kapalı.