Gökhan Güler

Mavi vatan






Devletler günümüzde sadece kara parçasından (topraklarından) oluşmamaktadır. Devletler sahip oldukları toprakları yanında hava ülkesi (gök vatan) ve deniz ülkesinde egemen, deniz yetki alanlarında (mavi vatan) ise egemen haklarından meydana gelmektedir. Devletlerin bu bağlamda kara sınırları yanında hava (Gök Vatan) ve denizlerdeki(Mavi Vatanını) yetki alanlarını da koruyarak güvenliğini her daim sağlama sorumluluğu bulunmaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bu kapsamda sadece bir toprak parçası değildir. KKTC Egemenlik hakları, hava ülkesi ile deniz ülkesinde egemen, deniz yetki alanlarında ise egemen hakları kapsamında Türk dünyasının Doğu Akdeniz’deki, Mavi Vatan’daki temsilcisidir.
Denizcilik tarihinde Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa denizciliğin önemine dikkat çekmek üzere; “Denizlere Hâkim Olan, Cihana Hâkim Olur” demiştir.
Osmanlı Devleti, kuruluşunu takip eden süreçte Anadolu-Balkan görünümlü bir bölge ülkesi iken, Doğu Akdeniz’de denizlerde elde ettiği başarılar neticesinde, üç kıtaya hâkim bir dünya devleti haline gelmeyi başarmış. O dönemde Akdeniz Türk Gölü haline gelmiştir…
Selçuklular ve Osmanlı Devleti dönemlerinde denizciliğe büyük önem verilmiş, denizcilikten uzaklaşılması oranında da gerileme söz konusu olmuştur.
Doğu Akdeniz’de 2000’li yılların başından itibaren Rum yönetiminin Yunanistan ve kendisine destek veren bazı ülkelerin etkisiyle Ada’nın tümüne ait deniz yetki alanlarını tek yanlı sözde münhasır ekonomik bölgeler (MEB) ilan etmek suretiyle KKTC ve Türkiye’ye ait deniz yetki alanlarını gasp edebilme girişimleri söz konusu olmuştur.
Rum tarafı nasıl 1963’de Kıbrıs Türklerini kurucu ortağı olduğu 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoru ile dışlayıp, 1960 ortaklık devletini BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih 186 numaralı kararına dayanarak gasp edip Rum devletine dönüştürdüyse, 2000’lerden buyana da KKTC ve Türkiye’ye ait deniz yetki alanlarını da aynı şekilde gasp etmeye çalışmaktadır.
Doğu Akdeniz’de Türkiye ile KKTC’nin karşısında Yunanistan, GKRY, İsrail ve Mısır’ın oluşturdukları ittifak Fransa ve Amerika tarafından desteklenmekte ve bu kapsamda hep birlikte ortak tatbikatlar yapmaktadırlar. Organize edilen ve kolektif çerçevede gerçekleştirilen askeri tatbikatların hedeflerinin Türkiye ve KKTC olduğu görülmektedir.
Türkiye 2019 sonunda Libya Hükümeti ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma imzalamıştır. Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşma ile bölgede Türkiye ve KKTC aleyhine kurgulanan birçok senaryo ve plan ortadan kalkmıştır.
20 Temmuz Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait 50 geminin, TCG Anadolu gemisi, Türk Yıldızları, helikopterler ve İHA’lar eşliğinde yapmış olduğu resmigeçit KKTC’nin Mavi Vatanda verdiği mücadele azim ve kararlılığına çok büyük güç katmıştır.
KKTC devleti büyük bir azim ve kararlılık içerisinde toprakları ile birlikte gerek hava sahasına gerekse Mavi Vatanına sahip çıkarak savunmaktadır.
Rum Yönetimi, bir taraftan her yıl silahlanmaya milyonlarca Euro harcamakta diğer bir taraftan da Doğu Akdeniz’e yönelik farklı emelleri olan bazı ülkelerle askeri anlaşmalar imzalayıp KKTC ve Türkiye’nin karşısında kolektif hava, kara ve deniz alanlarında askeri tatbikatlar düzenlemektedirler.
Rum Yönetimi’nin, ABD ile savunma işbirliği anlaşması, Yunanistan ile Ortak Savunma Doktrini adı altında savunma ve askeri işbirliği anlaşması, Ermenistan ile Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği anlaşması, Fransa ile savunma işbirliği anlaşması, İsrail ile imzaladığı askeri savunma anlaşması bulunmaktadır.
Söz konusu anlaşmalarla Güney Kıbrıs’ta Baf’taki Andreas Papandreu hava üssü ile Limasol Mari (Tatlısu) Korgeneral Evangelos Florakis deniz üssü askeri anlaşmalar yapan ülkeler tarafından kullanılmaktadır.Mari’deki üsse Fransa dışında AB üyesi diğer ülkelere ait gemilerin de demirleyebileceği belirtilmiştir.
Güney Kıbrıs’ın lojistik merkez ve hava üssü olarak kullanılması durumunda adamız Hizbullah’ın ve bölgedeki diğer ülke ve terör gruplarının hedefi haline geleceği açıklanmıştır.
Garantör ülke İngiliz donanmasının, bugünlerde Kıbrıs’ın güneyinde “Aphrodite Trident” adı altında eğitim tatbikatı düzenlediği basına yansımıştır.
Bunun dışında Doğu Akdeniz’de görev yapan 6. Filo’ya bağlı USS Arleigh Burke isimli güdümlü füze destroyeri USS Roosevelt’in (DDG 80), 27 Temmuz 2024 tarihinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki Limasol limanına vardığı da yine basına yansımıştır. Söz konusu ziyaret Amerika Birleşik Devletleri’nin son dönemde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile artırdığı ‘‘stratejik ortaklığın’’ bir parçası olup, askeri konularda ABD’nin GKRY’ye verdiği desteğin bir göstergesidir.
Dünyadaki küresel gelişmelerle taşların yerinden oynadığı görülmektedir. KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki statüsünün korunması, Mavi Vatan’daki hakkının, hukukun korunması büyük önem taşımaktadır.  Mavi Vatan, Türkiye ile birlikte yürütülen milli bir davadır.
Yaşanmakta olan bu gelişmeler karşısında, KKTC Devleti olarak, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlamak amacıyla Anavatan Türkiye ile birlikte topraklarımızda, havada ve mavi vatanımızdaki tüm hak ve hukukumuzu koruyabilmek için gereken her türlü adımı atmaktan geri durulmamalıdır…

Mavi vatan
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.