Gökhan Güler

Küresel Aktör Türkiye ve KKTC







Mevcut tek kutuplu batı merkezli uluslararası sistemin uzun yıllardan buyana güçlü devletlerin çıkarlarını önceleyen bir yapıya dönüştüğünü, adil bir sistem olmaktan çıktığını, savaşları, krizleri, terör saldırılarını ve vekâlet savaşlarını durduramadığını, mazlumların sorunlarını çözemediğini ve sistemin reforme edilmesi kapsamında çok kutuplu dünya düzenine doğru evrilmeye başladığını bugüne kadar defalarca yazdım.
ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesinin ardından uluslararası sistemde değişim yaşanarak tek kutuplu küresel sistemden, çok kutuplu dünya düzenine geçileceğine yönelik yorumlar yapılmaya başlandı. Bakalım önümüzdeki süreçte bu konuda neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz…
***
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 2 bin 200 yıllık Türk devlet geleneği ve 1400 yıllık medeniyetin bilgi birikimi, deneyim, tecrübe ve devlet aklı ile yönetilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünden bugüne her daim haksızlıklara karşı dik bir duruş sergileyerek her zaman mazlumların yanında yer almıştır.
Türkiye, yakın geçmişe kadar bölgesindeki olaylar karşısında refleks gösteren bölgesel bir aktör ülke iken,   vizyoner devlet yönetimi, stratejik diplomatik hamleleri, güçlü sanayi ve ordusu, dünya genelinde meydana gelen sorunlar karşısında ortaya koyduğu başarılı çözüm bulma kabiliyeti vb. nedenlerle artık günümüzde küresel bir aktör haline gelmiştir. Türkiye’nin küresel bir aktör olduğunu günümüzde en başta ABD, Rusya ve Batılı liderler sıklıkla ifade etmektedirler…
Türkiye, sahip olduğu konumuyla bölgenin anahtar devleti olma özelliği ile bölgeyi yapılandırmasının yanında küresel sistemin işleyişi konusunda sunduğu çözüm önerileriyle sistem değiştirici küresel bir aktör olarak yoluna emin adımlarla devam etmektedir.
Türkiye, Akdeniz’de, Ortadoğu’da, Ege’de, Karadeniz’de, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da, Afrika’da, Türk ve Müslüman nüfusun yoğun olduğu Batı coğrafyasında ve dünyanın diğer bölgelerinde gündeme gelen uluslararası krizlerin çözümü noktasında son derece başarılı ve takdir edilen küresel bir aktör ülke haline gelmiştir.
Türkiye, küresel bir aktör olarak geleneksel uluslararası düzen kavramının ötesine geçen diploması faaliyetleriyle mevcut küresel ve bölgesel zorluklar karşısında daha kapsayıcı, etkin, adil ve güvenli bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Türkiye’nin ortaya koyduğu bu yaklaşım aslında Türk milletinin sahip olduğu, örf, adet, gelenek ve kültürü, adalet ve vicdan kavramlarından güç almaktadır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyoner liderliği ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son derece başarılı diplomatik faaliyetleri, Türkiye’nin krizlerin çözümünde etkin bir arabulucu ve küresel aktör olarak öne çıkmasını sağlamaktadır.
Türkiye, günümüzde gerek bölgesel gerekse küresel anlamda gündeme gelen sorunların çözümü konusunda görüşü alınan, nasıl hareket edeceği merak edilen, ortaya koyduğu uygulamalarıyla dengeleri değiştiren bir ülke haline gelmiştir.
Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasına yönelik müzakere heyetlerinin toplantısına ev sahipliği yaparken, Karadeniz Tahıl Girişimi Anlaşması’nın imzalanmasında da öncü rol oynamıştır. Önümüzdeki süreçte de bu savaşın sonlandırılmasında etkin biçimde rol alacağı öngörülmektedir.
Ayrıca Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının Antalya Diplomasi Formuna katılması, sorunların uluslararası bağlamda ele alınmasına ilişkin ortam hazırlanması ve Türkiye’nin ilişkilerdeki liderliği Türkiye’nin küresel yükselişte olduğunun bir kanıtıdır. Önümüzdeki süreçte de bu savaşın sonlandırılmasında etkin biçimde rol alacağı öngörülmektedir.
Azerbaycan, uzun yıllardır Karabağ’daki Ermeni işgaline son verirken, Türkiye’nin askeri, siyasi ve diplomatik çabaları bu konuda belirleyici unsur olmuştur. Önümüzdeki süreçte bu konuda zengezur koridorunun da açılmasında etkin rol alacağı öngörülmektedir.
Gazze’de yaşananlar karşısında Türkiye, en fazla refleks gösteren ülke olmuş ve bu konuda uluslararası alanda çok ciddi efor sarf etmiştir. Önümüzdeki süreçte de Gazze’de yaşanan insanlık dramının yine Türkiye’nin öncülüğünde ve konuyu gündemde tutarak baskı unsuru olarak kullanması kapsamında sonlandırılacağı bilinmelidir.
Afrika Boynuzu ülkelerinden Etiyopya ile Somali arasında devam eden Somaliland krizinin de Türkiye’nin girişimleri ve arabuluculuğunda çözüm yoluna girdiği görülmektedir.
Türkiye, Suriye krizinin çıktığı günden itibaren, sorunun çözümü için diplomatik faaliyetlerini sürdürmüş, meydana gelen istikrarsızlıktan yararlanan terör örgütlerine karşı önemli askeri harekâtlara imza atarak bu sayede sınırlarında bir terör koridoru oluşmasına engel olmuştur.
Türkiye, Suriye’de Baas rejiminin devrildiği 8 Aralık sonrasındaki sürecin sorunsuz tamamlanması içinde etkin diplomasi trafiği gerçekleştirerek 2 kritik aktör Rusya ve İran ile diplomatik görüşmelerini sürdürmüştür.
Türkiye, Suriye’nin terörden arındırılmış, toprak bütünlüğü korunarak Suriye halkı tarafından yönetilmesi konusunda da elinden gelen desteği vermektedir.
Suriye Hükümeti ve Türkiye ayrıca devamında Lübnan Hükümeti ile Türkiye arasında Libya ile 27 Kasım 2019’da imzalanmış olan Deniz Sınırlandırma Anlaşması’na benzer bir anlaşma yapılması önümüzdeki süreçte gündeme gelebilir. Böyle bir gelişme Doğu Akdeniz’de hem yeni bir denklem ortaya çıkmasına hem de Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da jeopolitiğin mimarisinin yeniden şekillenmesine vesile olacaktır…
***
Türkiye’nin küresel bir güç haline gelmesi Türk milletinin kopmaz ve ayrılmaz bir parçası olan KKTC için de önümüzdeki süreçte birçok alanda yeni fırsatların ortaya çıkmasına neden olabilecektir…
Kıbrıs konusunda federasyon temelindeki en son denemeler Annan Planı ile Crans Montana süreçleri idi. Her ikisi de Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları neticesinde Kıbrıs adasına ait zenginlikleri ve yönetimi paylaşmak istememeleri nedeniyle sonlanmıştır.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 2020’de kamuoyunun bilgisine getirdiği ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonunu’ küresel bir aktör olan Anavatan Türkiye’nin güçlü desteği ile emin adımlarla yoluna devam etmektedir.
Kıbrıs konusunda en son olarak geçtiğimiz hafta TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm dışında, adadaki Türk varlığının, devlet statüsünün ve bağımsızlığının tescil edilmesinden başka bir seçeneğin olmadığını ortaya koymuştur.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, yayımladığı son İyi Niyet Misyonu raporunda Kıbrıs sorununun çözümünde federasyon konusuna değinmemiştir. Buradaki başarı Küresel Aktör Türkiye Cumhurbaşkanı ile KKTC Cumhurbaşkanı liderliklerinde yürütülen diplomasi faaliyetleri neticesinde elde edilmiştir.
Sonuç olarak, her ne kadar küreselleşmeci liderlerin Rum yönetimine giderayak destek verme hamleleri yapmalarına karşın dünya pazartesi günü yeni bir sürece başlamaktadır. Bu çerçevede Küresel Aktör Türkiye ile KKTC, Kıbrıs konusunda egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonunu kapsamında yoluna emin adımlarla devam etmektedir…

Küresel Aktör Türkiye ve KKTC
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.