Gökhan Güler

Köşeye sıkışan Rum liderliği -1






KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın son beş yılda Kıbrıs konusuna yön veren girişimleri Rum liderliğini köşeye sıkıştırmıştır. Köşeye sıkışan Rum liderliği KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın vizyoner hamlelerini durdurabilmek için Kıbrıs Türk halkına karşı uluslararası hukuku hiçe sayarak saldırıya geçmiştir.
Rum liderliğinin Kıbrıs Türk tarafını hedef alan mülkiyet davalarını sadece hukuki bir konu olarak değerlendirmeyip bireyleri doğrudan hedef alan sistematik bir cezalandırma süreci yürütmekte olduğu görülmektedir.
Başta sadece inşaat sektör temsilcileri ve müteahhitleri hedef alan yargılamaların, süreç içerisinde kapsamını genişleterek emlakçıları, eşdeğer mal sahiplerini ve alıcıları da hedef alan geniş bir kesimi içine aldığı görülmüştür.
Rum liderliğinin takip ettiği bu yöntem, sadece bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmekle kalmayıp aynı zamanda iki devlet arasında sürdürülmekte olan iş birliği sürecine de zarar vermektedir…
***
Peki, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, neler yaptı, nelerin hayata geçmesini sağladı da Rum liderliği, Kıbrıs Türk halkına karşı baskı, sindirme, tutuklama ve terör niteliğinde saldırılarda bulunmaya başladı?
Kıbrıs müzakere tarihi bilindiği üzere, 3 Haziran 1968’den 7 Temmuz 2017 tarihine kadar olan yaklaşık 50 yıllık süre zarfında, BM iyi niyet misyonu çerçevesinde sürdürülmüştü. Bu süre zarfında Kıbrıs Türk ve Rum tarafları federal bir çözüme varılabilmesine yönelik her ayrıntıyı müzakere ederek defalarca konuşmuş ve süreç Rum tarafının değişmeyen katı ve uzlaşmaz tavırları neticesinde CransMontana’da sonlanarak federasyon defteri kapanmıştır.
Kıbrıs Müzakere süreci, bizzat Anastasiadis ve Hristodulidis tarafından, Adaya ait zenginlikleri ve yönetimi Kıbrıs Türkleriyle paylaşmayı reddedip katı ve uzlaşmaz tavırlar sergilemeleri nedeniyle başarısızlıkla sonlanmış ve diyalog kesintiye uğramıştır.

O dönemki Rum lideri Anastasiadis ve onun öğrencisi (günümüzdeki Rum lideri) Hristodulidis’in Kıbrıs Türklerini eşit olarak görmemeleri, Adaya ait zenginlikleri eşit şekilde bölüşmeye hazır olmadıklarını belirtmeleri ve ‘’çoğunluk olan Rumların, Kıbrıs Türklerini azınlık olarak görerek yönetme isteği,’’ sıfır asker sıfır garanti” beklentisi içerisinde olmaları neticesinde, çökerek sonlanmıştır.
Türk heyeti CransMontana’da Rum heyetini masada iyi niyetle beklerken Rum lideri Anastasiadis ve onun yardımcısı Hristodulidis, Rum liderliğinin köşeye sıkışmış olması nedeniyle bavullarını toplayıp arkalarına bile bakmadan müzakere otelinden kaçmışlardır.
Kıbrıs Müzakere tarihinde Rum liderliğinin köşeye sıkıştığı zaman masadan kaçması bir ilk değil! Bu güne kadar müzakere masasında sıkışan Rum liderliği bu yola defalarca başvurmuştur! Neden mi? Çünkü geçmişte müzakere masasında sıkışan Rum liderliği defalarca masadan kaçmış, müzakereler kesintiye uğramış ve ardından yeniden müzakerelere kalındığı yerden devam edilmişti.  İşte bu durum CransMontana’da 7 Temmuz 2017 tarihinde sonlanarak federasyon defteri kapanmıştır.
Kıbrıs konusuna federal zeminde bir çözüm bulunamayacağının anlaşılarak ortadan kalktığı bir dönemde, 2020’de KKTC Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Sayın Ersin Tatar, ‘EGEMEN EŞİTLİK VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜ’ temelinde ‘İKİ DEVLETİN İŞ BİRLİĞİNE DAYALI YENİ UZLAŞI VİZYONUNU’ ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk Halkı’nın yarıdan fazlasının desteğini alarak KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüye dayalı iki devletli çözüm vizyonu görüldüğü üzere cumhurbaşkanlığı seçiminde Kıbrıs Türk Halkının onay ve desteğini almıştır.
İki Devletli Çözüm Vizyonunu gündeme getiren KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Nisan 2021’de BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in gözetiminde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının yanı sıra, Garantör ülkeler, Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla Cenevre’de gerçekleşen 5 + BM toplantısında ‘EGEMEN EŞİTLİK VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜ’ temelinde ‘İKİ DEVLETİN İŞ BİRLİĞİNE DAYALI YENİ UZLAŞI VİZYONUNU’ tüm taraflara sunarak kayda geçirmiştir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, iki devletli çözüm modelini masaya getirirken, Kıbrıs Türk halkının seçimlerde güçlü desteğini almasının yanında, Türkiye Devleti yetkililerini de bu konuda ikna ederek desteklerini almayı başarmıştır. İki Devletli Çözüm vizyonu konusunda en başından bu yana KKTC ile Türkiye arasında yüzde yüz uyum, düşünce ve eylem birliği söz konusudur.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 77. 78. ve 79. Genel Kurul toplantılarında yaptığı tarihi konuşmalarda Kıbrıs konusunda, federasyon konusunun tamamen bittiğini defaten vurgulamış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmen tanınması yönünde uluslararası kamuoyuna çağırıda bulunarak, iki devletli çözüm vizyonunun yegâne çözüm yolu olduğunun defalarca altını çizmiştir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gündeme getirdiği iki devletli çözüm vizyonuna AK Parti Hükümeti tam destek vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan dışında TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş ve vizyonuna AK Parti Hükümeti’nden T.C. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile T.C. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler başta olmak üzere kabine üyeleri defalarca iki devletli çözüm vizyonunun yegâne çözüm yolu olduğunu açıklamışlar ve açıklamaya da devam etmektedirler.
Bakınız 9 Ocak 2025 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, KKTC’yi ziyaret etmiş ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda yaptığı ortak basın açıklamasında; Kıbrıs konusunda İki devletli çözüm dışında, adadaki Türk varlığının, devlet statüsünün ve bağımsızlığının tescil edilmesinden başka bir seçeneğin olmadığını açık ve net bir şekilde ifade etmiştir…
Türkiye Büyük Millet Meclisi de iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerinin tam destekleriyle Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünde 18 Temmuz 2024 tarihli 105. Birleşiminde1420 Karar Numarası ile Kıbrıs Tezkiresini onaylamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kıbrıs Tezkiresinde; ‘Artık Ada’da tek ve kesin çözüm, Kıbrıs Türk Halkı’nın özden gelen haklarının teslim edilmesi, egemen eşitliğin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir. İki devletli çözüm siyaseti, Akdeniz bölgesinde istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın da yegâne yoludur’ diye belirtilmiştir.
Kararda ayrıca “Uluslararası toplumu Ada’daki gerçekleri kabul ederek, Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz” denilmiştir.

Köşeye sıkışan Rum liderliği -1
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.