Gökhan Güler

Hristodulidis’in Kıbrıs’ı hedef haline getirmeye yönelik girişimleri – 2






GKRY’nin, ABD ile imzaladığı savunma iş birliği anlaşması dışında, 1993 yılında Yunanistan ile imzaladığı “Ortak Savunma Doktrini” isimli savunma ve askeri iş birliği anlaşması, Ermenistan ile 2002’de imzalayıp 2010’da yenilediği Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği anlaşması, 2007’de Fransa ile imzalayıp 2018’de güncellediği savunma iş birliği anlaşması ve 24 Şubat 2016 tarihinde İsrail ile imzaladığı askeri savunma anlaşması bulunmaktadır.
Söz konusu anlaşmalar dışında Rusya’nın da Baf’taki Andreas Papandreu hava üssü ile Limasol Mari deniz üssünü insani operasyonlar yapabilmeye yönelik kullanabileceği bir anlaşması bulunduğu belirtilmektedir.
Fransa’nın da GKRY’de Andreas Papandreu Hava Üssü ile RMMO’ya ait Mari’de bulunan Evangelos Florakis Deniz Üssü bulunmaktadır.
Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Kathimerini Gazetesi, “Fransa İle Büyük Savunma Anlaşması” başlıklı haberinde, Mari’deki üsse Fransa dışında AB üyesi diğer ülkelere ait gemilerin de demirleyebileceği belirtilmiş. GKRY’de konuşlanacak Fransız Donanması’nın Fransız Total Şirketi ile İtalyan ENI Şirketi’nin yer aldıkları, GKRY’nin tek yanlı olarak ilan ettiği MEB içerisindeki üç deniz parseline de gireceği özellikle belirtilmiştir. Fransa ile GKRY arasında yapılan anlaşmaya göre Fransa’nın Rum askerlerini eğiteceği ve silahlarını modernize edecekleri de ayrıca yer almıştır.
GKRY ile İsrail arasındaki askeri savunma işbirliği anlaşması 24 Şubat 2016 tarihinde Rum ve İsrail Savunma Bakanları Hristoforos Fokaidis ile Moşe Yaalon tarafından imzalanmıştır. Bahse konu anlaşmaların imzalanmasının ardından gerek askeri eğitim faaliyetleri gerekse büyük çapta askeri tatbikatlar düzenlenmiştir.
Avrupa’nın yeni NATO’su olarak kabul edilen, ‘Daimî Yapısal İş birliği Savunma Anlaşması (Permanent Structured Cooperation-PESCO)’ 2017’de Avrupa Birliği üyesi 23 ülke tarafından imzalanmıştır. PESCO’nun öncelikli hedefinin Yunanistan ve Rum Yönetimini Ege ve Doğu Akdeniz’de her şekilde Türkiye ve KKTC’ye karşı desteklemek olduğu belirtilmektedir.
11 Mart 2024 tarihinde ise İsrail’in, Hayfa Limanı’nın hedef alınması ihtimaline karşın, ülkeye gelen ithalatın korunması ve ABD’nin Gazze kıyısında kurmayı planladığı limana ulaşmadan önce malların inceleneceği bir kontrol noktası görevi görecek bir liman olması için GKRY’den bir liman satın almaya yönelik girişimlerinin olduğu medyaya yansımıştır. Yediot Ahronot gazetesine göre, İsrail Limanları Şirketi Başkanı Yitzhak Uzi başkanlığında bir heyet, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne giderek incelemelerde bulunmuştur. Haberde ayrıca Güney Kıbrıs’tan bir liman satın alınmasının maliyetinin yaklaşık 140 milyon dolar olarak planlandığına işaret edilmiş ve Rumların da bu teklife sıcak baktıkları ifade edilmiştir.
***
Rum Yönetimi, bir taraftan sözde Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik girişimlerde bulunurken diğer bir taraftan da her yıl silahlanmaya milyonlarca Euro harcayıp, askeri anlaşmalar yapmaya devam etmektedir…
Rum Yönetimi, Yunanistan ile birlikte Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında yer alabilecek bölgesel ve uluslararası aktörlerle kolektif şekilde hava, kara ve deniz alanlarında askeri tatbikatlar düzenlemektedirler.
ABD uzun yıllar sonra Rumlara silah ambargosunu kaldırmıştır. Rum Milli Muhafız Ordusu ise nerdeyse her yıl onlarca askeri tatbikata katılmaktadır! Sonra da birileri çıkıp hala daha Kıbrıs’ta iki taraf arasında müzakerelerin federasyon zemininde yapılması gerektiğini söylüyor!
Söz konusu tatbikatlara GKRY ve Yunanistan dışında; İsrail, ABD, Fransa, Mısır, İngiltere, BAE, İtalya vb. ülkelerin katıldıkları medyaya yansımıştır.
Söz konusu tatbikatlara, Noble Dina, Nemesis, Medusa, Onisilos Gedeon, İason (Yason) ve Nikoklis David, İniochos, Argonaftis, Lason, Eunomia ve Agapinor isimlerinin verildiği görülmüştür.
Doğu Akdeniz’de Yunanistan, GKRY, İsrail ve Mısır’ın Türkiye’nin karşısında oluşturdukları ittifak görüleceği üzere Fransa ve Amerika tarafından desteklenmektedir. Öyle ki söz konusu ülkelerin Türk Deniz Kuvvetlerini caydırmaya yönelik ortak tatbikatlar yapmaktadırlar
Rum lider Hristodulidis, bir taraftan “barışçı” ve “uzlaşmacı” bir yapıya sahip olduğu yönde bir algı yaratmaya çalışırken diğer yandan da Güney Kıbrıs’ın silahlandırılmasına yönelik faaliyetlere (askeri anlaşmalar ve tatbikatlara) tam destek vermektedir.
Crans Montana’da 7 Temmuz 2017 tarihinde, federasyon temelinde sürdürülmekte olan Kıbrıs Müzakere süreci, bizzat Anastasiadis ve Hristodulidis tarafından, ortaya konan katı ve uzlaşmaz tavırlar sergilemeleri nedeniyle başarısızlıkla sonlanmıştır.
Anastasiadis ve Hristodulidis’in Kıbrıs Türklerini eşit olarak görmemeleri, adaya ait zenginlikleri eşit şekilde bölüşmeye hazır olmadıklarını belirtmeleri ve ‘’çoğunluk olan Rumların, Kıbrıs Türklerini azınlık olarak görerek yönetme isteği,’’ sıfır asker sıfır garanti beklentisi içerisinde olmaları neticesinde süreç çökmüştür.
Türk heyeti Crans Montana’da Rum tarafını masada iyi niyetle beklerken hatırlanacağı üzere Anastasiadis ve Hristodulidis, bavullarını toplayıp arkalarına bile bakmadan müzakere otelinden kaçmışlardı…
Kıbrıs konusu, 7 Temmuz 2017 tarihinde Crans Montana’da Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırlar sergilemeleri nedeniyle başarısızlıkla sonlanmış ve müzakere masasında artık federal çözüm modeli yerine iki devletli çözüm modeli gelmiştir. Kıbrıs konusunda var olan gerçek durum bundan ibarettir.
Kıbrıs konusuna federal zeminde bir çözüm bulunamayacağının anlaşıldığı bir süreçte KKTC Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Sayın Ersin Tatar, Egemen Eşitliğe dayalı İki Devletli çözüm vizyonunu müzakere masasına koymak suretiyle Kıbrıs Türk Halkı’nın yarıdan fazlasının desteğini alarak KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Nitekim Kıbrıs Türk Halkı Sayın Ersin Tatar’ı Cumhurbaşkanı seçerek egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm vizyonunu onaylayarak sahiplenmiştir…
Sonuç olarak; Rum lider Nikos Hristodulidis, Güney Kıbrıs’taki üs ve limanları İngiltere, ABD, Fransa, Almanya, Kanada ve İsveç başta olmak üzere bazı AB ülkeleri tarafından askeri yığınak yapmalarına müsaade etmesi nedeniyle Kıbrıs adasının hedef haline gelmesine neden olmuştur. Bu çerçevede Güney Kıbrıs’taki muhalefet ve medya Rum lider Nikos Hristodulidis’i ülkeyi savaşa sokmaya çalışmakla suçlamaktadır. Bu aşamadan sonra neler olacağını büyük bir kaygı içerisinde hep birlikte göreceğiz…

Hristodulidis’in Kıbrıs’ı hedef haline getirmeye yönelik girişimleri – 2
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.