
Halkın umutlarıyla oynamak, tarih karşısında en büyük suç, günah ve vebaldir. Halkımız umutlarıyla oynayanlardan çok çekti, son beş yıldır defalarca bıkmadan usanmadan umut balonları şişirdiler ve her defasında bu yalan balonları patladı. Patladı patlamasına ama bu kişiler bıkmadan usanmadan yalan balonları şişirerek halkımızın umutlarıyla utanmadan sıkılmadan oynamaya devam ediyorlar!
Halkımızın umutlarıyla oynayanlar kim?
1991 yılına kadar kurtarıcı olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni görüp, komünizm propagandası yaparak Batılı emperyalist ve sömürgecilere karşı siyasi mücadele verirken, soğuk savaşın bitmesinin hemen ardından Avrupa Birliği yandaşı haline gelenler!
Evet, düne kadar komünizm propagandası yaparak Batılı emperyalist ve sömürgecilere karşı siyasi mücadele verenler, 1991’deki değişime hemen ayak uydurarak düne kadar emperyalist ve sömürgeci olarak suçladıkları kişilerle aynı safta yer almaya başlayanlar!
Dahası en lüks evlerde oturup, en lüks arabalara binip, en lüks kıyafetleri giyip, en lüks restoran ve barlarda yiyip içip halk için çabaladıklarını söyleyenler!
***
Bakınız Kıbrıs müzakere tarihi bilindiği üzere, 3 Haziran 1968’den 7 Temmuz 2017 tarihine kadar olan yaklaşık 50 yıllık süre zarfında, BM iyi niyet misyonu çerçevesinde, Kıbrıs Türk ve Rum tarafları federal bir çözüm kurulabilmesine yönelik her ayrıntıyı müzakere ederek defalarca konuşmuş ve süreç Rum tarafının değişmeyen katı ve uzlaşmaz tavırları neticesinde Crans Montana’da sonlanarak federasyon defteri kapanmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin 2012-2015 yılları arasında görev yapan eski Lefkoşa Büyükelçisi John Koenig, kısa bir süre önce Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı değerlendirmede, Anastasiadis’in çözüm masasında verdiği sözleri tutmadığını, “Yanıltıcı vaatlerde bulunduğunu ve hiçbirini yerine getirme niyeti olmadığını” belirterek Rum liderliğinin çözüm sürecine zarar verdiğini, Kıbrıs Rum lideri Nikos Anastasiadis’in “sahtekar ve palavracı” olduğunu ifade etmiştir.
Kıbrıs konusuna federal zeminde bir çözüm bulunamayacağı anlaşılarak ortadan kalktığı bir dönemde, 2020’de KKTC Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Sayın Ersin Tatar, ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonunu’ ortaya koymuştur.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonu Kıbrıs müzakere tarihinde son derece önemli bir milat olmuş ve Kıbrıs konusunda kritik bir paradigma değişikliği yaşanmıştır…
Kıbrıs Türk Halkı’nın yarıdan fazlası 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonuna’ destek vererek Sayın Ersin Tatar’ı KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçmiştir.
Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Nisan 2021’de BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in gözetiminde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının yanı sıra, Garantör ülkeler, Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla Cenevre’de gerçekleşen 5 + BM toplantısında egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletin iş birliğine dayalı uzlaşı vizyonunu tüm taraflara sunarak kayda geçirmiştir.
Ersin Tatar’ın 5 + BM toplantısında Kıbrıs Türk Halkı’nın müktesep haklarının tescili anlamına gelen iki devletli çözüm vizyonu yazılı şekilde katılımcı taraflara sunulmak suretiyle uluslararası platformda resmiyet kazanmıştır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Kıbrıs Türk Halkının yarıdan fazlasının oyu ile KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından gündeme getirdiği ‘iki devletli çözüm vizyonu’ ilk andan itibaren başta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Türkiye Hükümet yetkilileri ve TBMM tarafından yüzde yüz uyum ve destek görmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 77. 78. ve 79. Genel Kurul toplantılarında yaptığı tarihi konuşmalarda Kıbrıs konusunda federasyon konusunun tamamen bittiğini defaten vurgulamış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmen tanınması yönünde uluslararası kamuoyuna çağırıda bulunarak, iki devletli çözüm vizyonunun yegâne çözüm yolu olduğunun defalarca altını çizmiştir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gündeme getirdiği iki devletli çözüm vizyonuna AK Parti Hükümeti tam destek vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dışında TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş ve vizyonuna AK Parti Hükümeti’nden T.C. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile T.C. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler başta olmak üzere kabine üyeleri defalarca iki devletli çözüm vizyonunun yegâne çözüm yolu olduğunu açıklamışlar ve açıklamaya da devam etmektedirler.
Bakınız 9 Ocak 2025 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, KKTC’yi ziyaret etmiş ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda yaptığı ortak basın açıklamasında; Kıbrıs konusunda İki devletli çözüm dışında, adadaki Türk varlığının, devlet statüsünün ve bağımsızlığının tescil edilmesinden başka bir seçeneğin olmadığını açık ve net bir şekilde ifade etmiştir…
Türkiye Büyük Millet Meclisi de iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerinin tam destekleriyle Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünde 18 Temmuz 2024 tarihli 105. Birleşiminde1420 Karar Numarası ile Kıbrıs Tezkiresini onaylamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kıbrıs Tezkiresinde; ‘Artık Ada’da tek ve kesin çözüm, Kıbrıs Türk Halkı’nın özden gelen haklarının teslim edilmesi, egemen eşitliğin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir. İki devletli çözüm siyaseti, Akdeniz bölgesinde istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın da yegâne yoludur’ diye belirtilmiştir.
Kararda ayrıca “Uluslararası toplumu Ada’daki gerçekleri kabul ederek, Kıbrıs Türk Halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz” denilmiştir.
Halkımıza sahte umut balonları şişirerek iki devletli çözüm vizyonuna karşı federasyon tezini savunanların Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a karşı savaş açtıkları görülmektedir. Peki, söz konusu kesimler iki devletli çözüm vizyonuna Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti Hükümeti’nin, TBMM’nin iktidar ve muhalefetinin tam destek verdiğini bilmiyorlar mı? Bal gibi de biliyorlar! Peki, söz konusu kesimler iki devletli çözüm vizyonuna karşı durup federasyon tezini savunarak yani Türkiye Cumhuriyeti ile açıktan değil de örtülü olarak çatışarak neyi hedefliyorlar? Cesurca görüşlerini söyleyemeyip parmağının arkasına saklanan ve Türkiye Cumhuriyeti ile örtülü olarak çatışanlar acaba kime ve neye güveniyorlar? Ve bu yolla ne elde etmeyi amaçlıyorlar?
Yorumlar kapalı.