Gökhan Güler

Ele verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı






Atasözleri kültürel zenginliğimizin en önemli göstergeleridir. Bazen uzun uzadıya anlatmak durumunda olduğumuz bir konuyu binlerce yıllık bilgi birikimi, deneyim ve tecrübeler ışığında ortaya çıkan atasözlerimiz sayesinde birkaç kelime ile izah edilebilmekteyiz…
“Ele Verir Talkını (Telkini), Kendi Yutar Salkımı” atasözümüz de bugün ele alacağım konunun aslında özünü yansıtmaktadır…
Atalarımız “Ele Verir Talkını (Telkini), Kendi Yutar Salkımı” atasözü ile konumuz çerçevesinde; kendisinin inanmadığı ve uygulamadığı icraatları başkalarının uygulaması yönünde telkinde bulunmasını kast etmektedir…
Sömürgeci bir geçmişe sahip dünyanın önde gelen bazı ülkeleri(Büyük Britanya, ABD, Fransa) Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgesindeki çıkar ve menfaatleri gereği Kıbrıs konusunda Rumları destekleyip, Kıbrıs Türklerini görmezlikten gelip, Adayı fiili olarak 307, hukuken ise 352 yıl boyunca egemenliği/hâkimiyeti altında tutan Türkiye’yi Kıbrıs’ta “işgalci güç” olmakta itham etmeye kalkışıyorlar.
Türk tarihi incelendiğinde sömürgeciliğe rastlanamaz, Bilakis Türkler tarih boyunca ezilen, sömürülen ve soykırıma tabi tutulan tüm mazlumların kurtarıcısı olarak görülmüştür. Osmanlı Devleti çekildikten sonra, kan gölüne dönen Balkanları ve Ortadoğu’yu Türkler, yüzlerce yıl barış ve hoşgörü içinde yönetmiştir. Örneğin Fransa ve İngiltere gibi ülkeler sömürgelerinde halkın konuşma dilini değiştirirken, Osmanlı’da her halk kendi diliyle konuşuyor ve ibadetini özgürce yapıyordu. İşte o nedenle Türkiye Cumhuriyeti, günümüzde gerek Ortadoğu gerek Balkanlar gerekse Afrika ülkelerinde kurtarıcı olarak görülmekte ve kendisine büyük bir güven durulmakta, sevgi, saygı ve hürmet gösterilmektedir…
Türkiye Cumhuriyeti, sömürgeci ve emperyalistlerin haritalarını cetvelle, bayraklarını ise masa başında pergel ve gönyeyle dizayn ettikleri ülkelere benzemez. Türk Milleti bağımsızlık ve özgürlüğünün bedelini defalarca ödemiş bir millettir!
Suriye konusunda bu kapsamda umarım bir hataya düşülmeyerek Türkiye’nin engin deneyim ve tecrübelerinden yararlanılır. Libya örneği herkesin önünde durmaktadır. Sömürgeci/emperyalist açgözlü hırslar umarım bazılarının akıllarını gölgelemez! Binlerce yıllık devlet tecrübesi göz ardı edilerek terör yapılanmaları ile iş tutulmaya kalkışılmaz! Umarım tarihi bir hata yapılarak bu şans ıskalanmaz. Osmanlı Devleti çekildikten sonra, kan gölüne dönüp barış ve huzur ortamına hasret kalan bölge için Türkiye’nin varlığının ne anlama geldiği bu bağlamda asla unutulmamalıdır…
Atasözüne dönecek olursak yukarıda da belirttiğim üzere Atalarımız “Ele Verir Talkını (Telkini), Kendi Yutar Salkımı” atasözü ile konumuz çerçevesinde; kendilerinin inanmadığı ve uygulamadığı icraatları başkalarının uygulaması yönünde telkinde bulunmasını kast etmektedir…
Doğu Akdeniz ve Ortadoğu bölgesindeki çıkar ve menfaatleri gereği Kıbrıs konusunda Rumları destekleyip, Kıbrıs Türklerini görmezlikten gelip, Adayı hukuken 352 yıl boyunca egemenliği/hakimiyeti altında tutan Türkiye’yi Kıbrıs’ta “işgalci güç” olmakla itham etmeye kalkışanların kendileri acaba ne durumda? Gelin hep birlikte bir buna bakalım…
İngiltere, Galler ve İskoçya’nın birleşmesiyle kurulan Büyük Britanya, bilindiği üzere tarihteki en önemli sömürgeci devletlerin başında gelmektedir.
Büyük Britanya, denizaşırı topraklara sahip. Büyük Britanya, günümüzde Cebelitarık Boğazı’nı kontrol eden Cebelitarık’ı, Güney Kıbrıs’taki Ağrotur ve Dikelya’yı, Kuzey Atlas Okyanusu’ndaki Bermuda’yı, Karayipler’deki Cayman Adaları, Anguilla, Britanya Virjin Adaları ve Britanya Virjin Adaları’nı, Güney Atlas Okyanusu’ndaki Falkland Adaları, Güney Georgia ve Güney Sandwich Adaları ile Büyük Okyanus, Orta Atlas Okyanusu ve Hint okyanusundaki topraklarının/adalarının kendisine ait egemen toprağı olduğunu söylüyor…
Amerika Birleşik Devletleri de günümüzde, geniş denizaşırı topraklara sahip. Bu topraklar, ABD’nin küresel stratejilerine büyük avantajlar sağlıyor. ABD sahip olduğu denizaşırı topraklarından Karayipler’deki Porto Riko ve ABD Virgin Adaları, Kuzey Mariana Adaları Topluluğu (CNMI), Amerikan Samoası ve Pasifik’teki Guam’ı terk etmeye niyetli görünmüyor…
Dünya tarihindeki en önemli sömürgeci ülkelerin başını çeken Fransa’nın da denizaşırı toprakları var. Bunların dördü Karayip Denizi’nde, dördü Büyük Okyanus’ta, üçü Hint Okyanusu’nda ve biri de Kuzey Amerika’dadır.Bunlar Réunion, Guadelupe, Martinik, Yeni Kaledonya, Fransız Polinezyası, Fransız Guyanası, Mayotte, Aziz Martin, Wallis ve Futuna, Saint Barthelemy, Saint Pierre ve Miquelon, Clipperton, Fransız Güney ve Antarktika Toprakları.
Fransahâlihazırda14 Afrika ülkesinin ulusal rezervlerini de ayrıca elinde tutuyor. Bunlar; Benin, Burkina Faso, Gine-Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo-Brazzaville, Ekvator Ginesi ve Gabon. Afrika ülkeleri ayrıca ulusal para rezervlerini de Fransa Merkez Bankası’na yatırmak durumundadır. Fransız hazinesi, bu kapsamda Afrika’dan yılda yaklaşık 500 milyar dolar kazanç elde ediyor. Fransa’da söz konusu toprakları terk etmeye niyetli görünmüyor…
Görüldüğü üzere tek kutuplu küresel dünya düzeninin önde gelen ülkeleri bize uygulamadıkları telkinlerde bulunup kendileri ise tam tersini yapmaktadırlar…
Sözünü ettiğim batı sömürgeciliğinin günümüz emperyal dünyasının zenginlik ve gücünün asıl kaynağını oluşturduğunu da hiç unutmamak lazım.

***

Kıbrıs gibi küçük bir adada iki devlet olmaz

Doğu Akdeniz ve Ortadoğu bölgesindeki menfaatleri gereği Kıbrıs konusunda Rumları destekleyip, Kıbrıs Türklerini ise görmezlikten gelip Kıbrıs gibi küçük bir adada iki ayrı devlet olmaz diyen ülkeler yıllardır bizleri baskılamaya kalkıştı durdu.
Kıbrıs Ada’sı 9.234km2’dir. Bugüne kadar bu küçücük adada iki ayrı devlet olmaz diyenler için aşağıdaki bilgileri dikkatlerinize sunmak istiyorum…
Kataja Adası: 0,71 km2 %50’si Finlandiya’ya %50’si ise İsveç’e ait. Market Adası: 0,03 km2 %50’si Finlandiya’ya %50’si ise İsveç’e ait…
Saint Martin Adası: 87 km2 %61’i Fransa’ya %39’u ise Hollanda’ya ait. Usedom Adası: 445 km2 %79’u Almanya, %21’i ise Polonya’ya ait…
Sebatik Adası: 452 km2 %50’si Endonezya’ya %50’si ise Malezya’ya ait. Hispanyola, İrlanda, Borneo, Timor, Yeni Gine ve Tierra Del Fuega Adalarında da uzun yıllardır iki ayrı devlet bulunmaktadır.

Ele verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.