
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Ofisi’nde düzenlenecek gayri resmi Kıbrıs konferansı öncesinde siyasi partilerle yaptığı bilgilendirme toplantıları sonrasında düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını da yanıtlamıştır. Buna göre Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre toplantısında basın mensuplarının sorularına özetle aşağıdaki cevapları vermiştir;
– “Değerli Siyasi Parti Başkanlarıyla verimli olarak nitelendirebileceğim toplantılar yaptık. Kendilerine teşekkür ediyorum. Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir, ben böyle görüyorum. Yeri gelir bir birbirimizi eleştiririz, ancak birlikteliğimiz güçtür diye düşünüyorum. Değerli parti yetkililerimiz bizlerle Cenevre’de olacaklar, bu da benim için ayrı bir memnuniyet sebebidir. Orada birlikte durmak, orada Kıbrıs Türk Halkı’nın Cumhurbaşkanıyla birlikte iradesini temsil eden siyasi parti temsilcilerinin bulunması çok önemlidir. Bu konuda da davetimi kabul ettikleri için tümüne teşekkür ederim.
-Benim için Kıbrıs Türk Halkı’nın hak ve çıkarlarını korumak her zaman en öncelikli konu olmuştur. Bu yüzden egemenliğimizi, eşitliğimizi ve devletimizi her zaman en öne koydum. Benim için bir diğer önemli nokta da, Halkımıza Rum siyasetinden dolayı 60 yıldır uygulanan izolasyonu destekleyenleri tatmin etmek değil, her anlamda bizimle olan, bizi destekleyen, kısıtlandığımız her platformda güçlü sesimiz ve soluğumuz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğini almaktır. Şu anda büyük bir mutlulukla ifade etmek isterim ki başta Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye’nin tam desteğiyle Cenevre’ye gidiyoruz.
-Türkiye’yle istişare içinde Kıbrıs sorununa ilişkin süreçleri sürdürmek bizim devlet geleneğimizdir ve benden önceki tüm Cumhurbaşkanları da buna önem vermiştir. Bazıları iç siyasi mülahazalarla kendini ayrı göstermek istediyse de bu durum Halkımızdan karşılık bulmamıştır.
-Seçilmemle birlikte yeni bir yola çıktım, yeni bir vizyon ortaya koydum. Rum tarafını memnun etme politikasının son bulduğunu açıkladım. Herhangi bir süreç olacaksa, iki tarafın eşitliğinin önceden teyit edilmesi gerektiğini, bunun da özden gelen haklarımızın gereği olduğunu söyledim. Yani müzakere odasına girildiğindeki eşitlik değil girmeden de o odadan çıktığınızda da aynı eşitliğin olması gerektiğini defaten vurguladım. Egemen eşitliğimizi ve eşit uluslararası statümüzün teyidini öneminin altını defa defa çizdim. Özden gelen haklarımıza sahip çıkmak Halkımızı hangi görevde olursa olsun temsil ettiğini söyleyen herkesin görevidir, ödevidir.
-Cenevre’de başlayacak toplantının gerçekleşmesi için yoğun çabalarım oldu. Bu fikrimi BM Genel Sekreteri’nin eski kişisel temsilci Holguin’le 1 Temmuz 2024 tarihinde Londra’da yaptığım son görüşmede paylaştım. Orada ortak zeminin olmadığının tespitinin önemin dikkat çekerek, artık çalışmayandan, çalışmayacağı 50 yılı aşkın bir süre devam eden süreçlerle ispatlanmış olan federasyonla zaman geçirilmemesi gerektiği noktasının altını çizdim. Ve dedim ki Kıbrıs adasının geleceğini ciddi şekilde konuşma vakti gelmiştir ve ben bunu anavatanların katılımıyla 4+1 formatında yapmak istiyorum. Buna yönelik çalışmalarımız hem buradaki misyonlarla hem de BM dahil diğer çevrelerle sürdü. Geçtiğimiz Eylül ayında Sayın Genel Sekreter’le ikili görüşmemizde bu fikrimi tekrarladım ve bunun bir gereklilik olduğunun altını çizdim. Sayın Genel Sekreter bu fikrimi olumlu bulduğunu, böylesine bir toplantıya ev sahipliği yapabileceğini söyleyerek, bu toplantı öncesinde iki liderle gayri resmi bir yemek yemeyi de istediğini söyledi. Bu önerisini hemen kabul ettim.
Hem kendisine duyduğum saygıdan hem de eski zeminin artık ortak zemin olmadığının kayda geçirilmesinin ardından anlamlı diyalogun başlaması gerektiğine inandığımdan yaptım. Ardından Sayın Genel Sekreter Birleşik Krallığın da bu toplantıda yer alma isteğini kendisine ilettiğini, kabul edersek onların da katılımını arzu ettiğini söyledi.
-Ben de iyi niyetle konuya yaklaştım, kendilerine dengeyi bozmayacak şekilde iki Garantör Anavatan’ın Dışişleri Bakanları’ndan daha düşük bir seviyede bu katılıma rıza gösterebileceğimizi söyledim. Nihayetinde Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı’nın altında görev yapan Avrupa ve Kuzey Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanları genişletilmiş gayri resmi toplantıda Birleşik Krallığı temsil edecektir. Kendisiyle burada Cumhurbaşkanlığındaki Ofisimde geçtiğimiz Cuma günü bir görüşme geçekleştirdim ve net şekilde ülkelerinden tarafsız bir tutum takınmalarını beklediğimi ilettim.”
Yorumlar kapalı.