Gökhan Güler

Cenevre’de sahadaki gerçekler yansıtılacak – 2






Cenevre’de yakın zamanda düzenlenecek Kıbrıs diplomasisi öncesinde, “iki toplumlu, iki kesimli federasyon” modelinin artık geçerliliğini yitirmiş olduğu uluslararası kamuoyunca görülmüştür.
Nitekim BM Genel Sekreterinin açıklamalarında, raporlarında ve Güvenlik Konseyi’nin kararında iki taraf arasında ortak bir zemin olmadığı açıkça görülmüş ve anlaşılmıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs Türk ve Rum tarafı arasında resmi görüşmelerin başlaması için ortak zemin olmadığını ifade etmiştir. Guterres, ayrıca federal çözümden bahsetmeyerek iki tarafın farklı pozisyonlara sahip olduğuna dikkat çekmiştir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, en başından bu yana masaya Rumların “cumhuriyet”, Türklerin “cemaat” olarak oturmasını kabul etmeyeceğini ifade etmiştir. New York’taki üçlü yemek öncesinde de Kıbrıs Türkünün egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü kabul edilmeden müzakerelere başlanmayacağını defaten belirtmiştir…
Kıbrıs Türk tarafı önce 2017’de, ardından ise Nisan 2021 Cenevre’de bu modelin tüketildiğini söylemiş ve bir uzlaşı modeli olarak federasyonun müzakere zemini olmasından rızasını resmi olarak çekmiştir. Kıbrıs konusunun bunca yıldır çözülememesinin en önemli nedeni sürekli aynı model üzerinde, hep aynı tartışmaları yaparak vakit kaybedilmesi ve bunun bir sonucu olarak Rum tarafının haksız ve hukuksuz statüsünü sürdürmesidir.
Türk tarafı, 2017’den bu yana tüketilmiş federal zeminde herhangi bir görüşme yapmayacağını kararlı bir şekilde söylemeye devam etmektedir.
Bugün Kıbrıs’taki en gerçekçi çözüm, mevcut iki Devletin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü temelinde karşılıklı iyi komşuluk ilişkileri kurmalarına dayanmaktadır.
Ada’da kalıcı işbirliği ve istikrarın sağlanabilmesi için BM Güvenlik Konseyi’nin, Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki ayrı Devletin varlığını kabul etmesi gerekmektedir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Holguin’e, ortak zemin için direk uçuş, direk ticaret, direk temas gerçekleştirilmesi ve sporda ambargoların kalkması talebinde bulunmuş ancak Rum tarafından ses çıkmamıştır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, seçilmesinin ardından, Cumhurbaşkanlığı’ndaki iki toplumlu teknik komitelerin aktif biçimde çalıştırılmasını sağlayarak her iki halkın da yararına olabilecek yapıcı bir tutumla işbirliği yapılmasına yönelik diyalog yollarını açık tutmuştur.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC tarafı olarak 2011, 2012 ve 2019 yıllarında Ada etrafındaki doğal kaynaklarla ilgili olarak gündem getirilen çeşitli iş birliği önerilerine 1 Temmuz 2022 tarihinde yenilerini eklemek suretiyle 4 maddeden oluşan yeni iş birliği önerilerinde bulunmuştur.
Ancak Rum yönetimi en başından bu yana nasıl masaya gelen önerileri katı ve uzlaşmaz tavırlarla elinin tersiyle itmişse söz konusu önerileri de aynı şekilde ellerinin tersi ile itmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonunu’ kapsamında her iki halkın da yararına olabilecek yapıcı bir tutumla yeni sınır kapılarının açılması için diyalogdan yana iş birliğine hazır olduğunu her zaman ifade etmiştir. Dolayısıyla söz konusu durumu Rumların keyfi şekilde göstermeye kalkmasının da önüne geçilmiştir.
Dolayısıyla en başından beri Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın diyalogdan yana olduğu, her iki halkın da yararına olabilecek iş birliğine hazır olduğu görülmüş, buna karşın Rum liderliğinin ise diyalogdan kaçan taraf olduğu anlaşılmıştır. Kıbrıs Türk tarafı süreç içerisinde hiçbir zaman diyalogdan kaçmamış, Rum tarafının tüketilmiş federal zeminine ve göstermelik içeriksiz diyalog girişimlerine de prim vermemiştir.
Sonuç olarak, Cenevre’deki gayri resmi toplantıda, bundan sonra, yeni ve resmi bir sürece geçilebilmesi için, iki taraf arasında ortak zemin bulunmadığı gerçeği göz önünde alınarak, adanın geleceğine ilişkin konuların konuşulması ve sahadaki mevcut gerçeklerin bir kere daha ifade edilerek kayıt altına alınması büyük önem taşımaktadır.
Sahadaki gerçek Kıbrıs Türklerinin özden gelen müktesep hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyididir. Sahadaki gerçek ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonu’dur…

Cenevre’de sahadaki gerçekler yansıtılacak – 2
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.