Gökhan Güler

Cenevre’de sahadaki gerçekler yansıtılacak 1






Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Ofisi’nde, 17-18 Mart 2025 tarihlerinde, 4+1+1 formatında, BM öncülüğünde düzenlenecek gayri resmi Kıbrıs konferansına sayılı günler kaldı. Cenevre’deki Kıbrıs diplomasisinden bir sonuç çıkıp çıkmayacağını Rum yönetiminin ortaya koyacağı tavır ve tutum belirleyecek.
Rum lider Hristodulidis’in konuya ilişkin açıklamalarına bakıldığında, Rum tarafının tavır ve tutumunda bir değişiklik olmadığı, amaçlarının Kıbrıs Türk tarafını bir şekilde federasyon görüşmelerine çekerek, tek taraflı üye oldukları Avrupa Birliği içinde, sıfır asker, sıfır garanti ve serbest yerleşimle Kıbrıs Türkü’nü yok ederek, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den dışlamaya çalışacakları görülmektedir!
Rum Müzakereci Menelaos Menelau da amaçlarının Crans-Montana’daki sözde kazanımları muhafaza etmek olduğunu ifade etmiştir.
Rum tarafı günümüzde hala hiçbir geçerliliği bulunmayan, BM tarafının dahi değinmediği, federal çözümde inatla diretmeye devam ediyor!
Rum tarafı federasyon dediğinde;
-1960’ta kurulan Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 21 Aralık 1963’te işgal/gasp edip, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih 186 sayılı siyasi kararına dayanarak Rum devletine dönüştürdükleri yapıya Kıbrıs Türklerini azınlık olarak dâhil etmeyi,
-Türk askerinin sıfırlanarak, Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasını,
-Mal/mülk konusunun AB müktesebatına göre çözülerek KKTC ekonomisinin sıfırlanmasını,
-Serbest yerleşim ile de KKTC sınırlarının fiilen ortadan kaldırılmasını kast etmektedir.
*
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk tarafının Cenevre’ye yapıcı bir şekilde gideceğine, orada sahadaki durumu bir kere daha dile getireceklerini vurgulayarak, beş yıla yakın bir süredir ifade ettikleri egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü taleplerinin kabul görmesi durumunda ancak resmi müzakerelere başlanabileceğini sık sık dile getirmektedir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, özellikle federal çözüm arayışlarına dönülmesinin kesinlikle mümkün olmadığını, tüketilmiş süreçlere yeniden fırsat tanınmasının söz konusu olmadığını vurgulamaktadır.
*
Kıbrıs konusuna bir çözüm bulunabilmesi amacıyla 55 yılı aşkın bir süre BM iyi niyet misyonu çerçevesinde (federasyon temelinde) sürdürülmeye çalışılan müzakereler hatırlanacağı üzere Crans Montana’da 2017 yılı Temmuz ayı başında Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları yanında müzakere sürecini sabote etmesi neticesinde çökerek sonlanmıştı!   Ardından Kıbrıs konusuna federal zeminde bir çözüm bulunamayacağının anlaşıldığı bir dönemde (2020) KKTC Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Sayın Ersin Tatar, tıkanan diyalog yollarının da canlandırılmasına olanak sağlayacak biçimde, ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonunu’ ortaya koyarak Kıbrıs Türk Halkı’nın yarıdan fazlasının desteğini alarak KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Herkesin de bildiği üzere Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu İki Devletli Çözüm politikası Kıbrıs Türk Halkının onay ve desteğini almıştır…
Devamında İki Devletli Çözüm politikamız, Nisan 2021’de İsviçre’nin Cenevre kentinde Birleşmiş Milletler öncülüğünde, KKTC, GKRY, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla 5+1 formatında gerçekleşen gayri resmi Kıbrıs konulu konferansında masaya konularak dünyaya duyurulmuştur.
İki Devletli Çözüm konusunda en başından bu yana KKTC ile Türkiye arasında yüzde yüz uyum, düşünce ve eylem birliği söz konusudur…
Kıbrıs Türk Halkı, özden gelen (müktesep) egemen eşitlik haklarına dayalı iki devletli çözüm politikasını sonuna kadar desteklemektedir…
*
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, iletişim, diyalog ve iki halk arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için geçiş kapıları da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliğinin artırılmasının, nihai bir çözüm bulunana kadar Kıbrıs’ın gerçeklerine bağlı kalınmasının, temenni ve arzusu olduğunu ifade etmektedir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs adasının geleceğinin Kıbrıs Türk Halkının iradesinden bağımsız şekillenemeyeceğini, Cenevre’ye sahadaki gerçeklerin masaya yansıtılması gerektiğini söylemeye gideceğini sıklıkla dile getirmektedir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, uluslararası alanda dengeler yeniden şekillenirken ve BM’nin rolü tartışılırken Kıbrıs’ta hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını, bu kapsamda ne Kıbrıs’ın eski Kıbrıs olduğunu, ne de Doğu Akdeniz’in eski Doğu Akdeniz olmadığını belirterek, egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul görmeden yeni ve resmi bir müzakere sürecine başlanmayacağını açık açık ifade etmektedir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ temelinde ‘iki devletin iş birliğine dayalı yeni uzlaşı vizyonu, uluslararası alanda ve bölgemizdeki jeostratejik gelişmeler kapsamında yeni siyasetin ne kadar doğru bir siyaset olduğunu ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, federasyon temelinde bir çözüm anlayışının artık geride kaldığını, Kıbrıs’ın gerçeklerine dayalı bir çözüm olan iki devletli çözümün, Kıbrıs’ta adil ve sürdürülebilir bir çözüm için tek seçenek olduğunu net bir şekilde ifade etmeye devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kalıcı, adil ve sürdürülebilir bir antlaşma olabilmesi için Kıbrıs Türk Halkının kendi kimliği, devletiyle yer alması gerektiğini, bu kapsamda Türkiye ile garantörlük antlaşmasının devam edeceğini ve Türk askerinin güvenliği sağlaması adına adadaki varlığını devam ettireceğine vurgu yapmaktadır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk tarafının” egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü” temelinde ortaya attığı politikadan kesinlikle geri adım atılmayacağına dikkat çekerek, Rum tarafıyla eşit bir aktör olarak konuşmaya gidileceğini kamuoyuna aktarmaktadır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ayrıca resmi müzakere süreci başlayacaksa; direkt uçuş, direkt temas ve direkt ticaretin kabul edilmesi gerektiğini Cenevre’de tekrar dile getireceğini de belirtmektedir.

Cenevre’de sahadaki gerçekler yansıtılacak 1
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.